Kitabın Adı:
ALLAH KİMLERİ SEVER?
İNSAN-I KÂMİL
AHLAK NASIL GÜZELLEŞİR?
Müellifi : İbn ARABÎ (1165-1240)
Çeviri : Ekrem DEMİRLİ
Yayınevi : Hayykitap Yayınları – İstanbul – 0212
352 00 50
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
İkinci Bölüm:
Meleklerin Âdem’e Secde
Etmesi:
Melekler, Kur’an-ı Kerim’in aktardığı şekilde, Âdem için
önce “Yeryüzünde
bozgunculuk çıkaracak birisini mi yaratacaksın?..”
demişti. Çünkü onlar, Âdem’in zıt unsurların bileşimi
olduğunu görmüştü. İki zıddın birbiriyle çatışması
kaçınılmazdır. Bu nedenle melekler, aslında doğru
söylemiş ve gerçeği dile getirmişti. Nitekim beşeriyet
âleminde onların söylediği şey gerçekleşmiştir.
Fakat melekler, dini bakımdan meşrû olan öldürme (kısas
gibi) ile bozgunculuğu (meşrû olmayan öldürme)
birbirinden ayırt edememişti. Her ikisi de görünüşte
birdi, fakat onların hükmü farklıydı. (22)
Meleklerin hakikatleri, çatışma ve didişmeye imkân
vermez. Bu nedenle onlar, emir âlemi diye
isimlendirilmiştir. Onlara yönelik herhangi bir şekilde
yasaklama söz konusu değildir. Dolayısıyla (Allah’ın
emrini bildiren) kelime meleklerde (emir ve yasak) diye
ikiye ayrılmaz. Bu nedenle melekler, salt emir ve salt
bildirim ehli olduğu gibi aynı zamanda mutlak haz
içindedirler. Dolayısıyla onlarda herhangi bir taşkınlık
yoktur. Çünkü taşkınlıkta (gerçeği yanlışla) karıştırma
ve didişme vardır. (23)
İblis ile İnsan
Arasındaki Benzerlik:
İblis için iki durum söz konusudur: Birincisi, İblis
öğretim mertebesinde (sırasında) bulunmamıştı.
Dolayısıyla o konudaki bilgi, kendisi için bağlayıcı
olamazdı. Öte yandan İblis unsur âleminden olduğu için
insan ile hemcins sayılırdı. Bununla birlikte, İblis’te
baskın olan unsur ateş idi ve onun ateşi, nuruna
baskındı.
Nitekim Âdem de unsurlar âlemindedir. Âdem’e baskın olan
şey toprak olsa bile, onun nuru toprağına baskındır.
Böylece insan türü, itaatkâr olmuştur.
Aralarındaki bu nesep bağı ve cinsiyet yakınlığı
nedeniyle, (İblis ile Âdem arasında) çekememezlik ve
didişme meydana geldi. Bazı unsurlar diğer unsurlara
karşı üstün olmuştur. Fakat gerçekte zat bakımından
unsurlar arasında herhangi bir üstünlük yoktur. Bununla
beraber, İblis’in kendisinden yaratıldığı unsur ile
insanın var olduğu baskın unsur arasında ortak bir
özellik bulunuyordu. Bu ortak özellik, kuruluktu. Fakat
Allah onu toprak yapmayıp çamur yapınca –ki, çamur suyun
toprakla karışımıdır- İblis (toprağa değil) su unsuruna
baktı. Su unsuru, İblis’in böbürlenmesini sağlayan
özelliğin (ateşin) zıddıydı. Böylece iki unsurun
çatışması gibi, İblis insanla çatışmaya girdi.
Bu
nedenle İblisten (secde emrine karşı) ayak sürümü
gerçekleşmiş ve kıyamet gününe kadar diğerlerine
katılmıştır. Öyleyse İblis, doğası gereği düşman,
dolaylı olarak dosttur. (23,24)
AHLÂK NASIL
GÜZELLEŞİR?
Bütün canlılar içinde sadece insan, düşünme gücüne ve
iyiyle kötüyü ayırt etme yetisine sahiptir. Bu yönüyle
o, işlerin daima en iyisini, mertebelerin en üstününü,
bilgilerin en değerlisini yeğler ve tercih eder. Bunun
böyle olması (iyiyle kötüyü) ayırt etme yetisinden
ayrılmayıp isteklerine uymaması ve arzu gücünün etkisine
girmemesi şartına bağlıdır.
Böyle bir mertebeyi ve üstün dereceyi elde etmek için
yola koyulan kimse, görünüşte güzel, gerçekte çirkin bir
takım bozuk huylara maruz kalabilir. Hâlbuki insan, bu
gibi davranışlardan uzak durmak zorundadır. Huylarını
güzelleştirme ve yetkinleştirme çabasında olan henüz
başlangıç düzeyindeki kişi ise, böyle iyi görünümlü
huyları, sakınmak ve uzak durmak gereken çirkin
huylardan ayırt edemez. (30,31)
Ahlak:
Ahlak, herhangi bir ön düşünce ve tercih olmaksızın,
insanın davranışlarını yerine getirmesini sağlayan
nefsin durumudur. (Meleke)
Ahlak bazı insanlarda doğal olarak yerleşiktir. Bazı
insanlarda ise, ancak eğitim ve çalışmayla bulunur.
Örneğin cömertlik, insanların çoğunda bir eğitim ve
çalışma olmaksızın doğal olarak bulunur. Cesaret,
yumuşaklık, iffet, adalet gibi iyi huylar da bu kısma
örnek verilebilir. İnsanların bazılarında ise, bu gibi
huylar ancak eğitim vasıtasıyla bulunabilir. Bazı
insanlar, yalnızca alışkanlıklarına gtöre yaşarlar. (35)
İyi Huylar:
İyi
huylar, bazı insanların doğasında yerleşik olsa bile
hepsinde bulunmaz. Bu huyların doğalarında yerleşik
olmadığı insanlar ise, eğitim ve terbiye yöntemiyle o
huylara sevk edilebilir. Alışkanlık ve aşinalık
kazanarak, o huylara ulaşabilirler. (36)
Kötü Huylar:
Kötü huylar insanların çoğunda bulunur. Örnek olarak
cimrilik, korkaklık, adaletsiz davranma gibi huyları
verebiliriz.
Yaratılış bakımından iyi huylara sahip insanlar son
derece azdır. Kötü huylara sahip olanlar ise çoğunluğu
oluşturur. Çünkü insanların doğasına hâkim olan şey,
kötülüktür.
O halde insanlar, çirkin huylara sahip bir doğada
yaratılmış (düşünme gücünü kullanmadıkları sürece)
bayağı arzulara boyun eğmiştir. Bu nedenle din ve
yasalara, iyi yönetimlere gerek duyulmuş, yaşantısı ve
gidişatı güzel yöneticilerden yararlanmak azami derecede
önem kazanmıştır. (36, 37) |