İbn-i Arabî Hz. Allah Kimleri Sever?’den Yansımalar-8

www.sufizmveinsan.com
 
 

Kitabın Adı: ALLAH KİMLERİ SEVER?

                  İNSAN-I KÂMİL

                  AHLAK NASIL GÜZELLEŞİR?

Müellifi    :   İbn ARABÎ (1165-1240)

Çeviri      :  Ekrem DEMİRLİ

Yayınevi  :  Hayykitap Yayınları – İstanbul – 0212 352 00 50

Yansıtan  :  Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Sekizinci Bölüm:

 

Bütün İnsanları Sevmek Bir İnsanlık Görevidir:z

Yetkinliğe ulaşmak isteyen bir insan kendisini bütün insanları sevmeye, onlarla dostluk kurmaya, onlara şefkat beslemeye, acımaya ve merhamet duymaya alıştırmak zorundadır. Çünkü bütün insanlar birbirleriyle ilişkisi olan tek bir aile gibidir. İnsanlık ortak paydası onları birleştirir. Hakk’ın kuvvetinin nişanı bütün bireylerde bulunur. Bu nişan düşünen nefstir. Bu nefs sayesinde insan; insan haline gelir. Düşünen nefs insanın iki parçasından en kıymetli olanıdır. Söz konusu iki parça; beden ve nefstir. İnsan; gerçekte düşünen nefsten ibarettir. Bu nefs bütün insanlardaki tek bir cevherdir. Onların hepsi gerçekte tek bir şeydir. Şahısları ise pek çoktur.

İnsanların nefsleri gerçekte tektir ve dostluk nefsin bir eylemidir. O halde bütün insanların birbirlerini sevmesi ve birbirleriyle dost olması (insan olmaktan kaynaklanan) bir zorunluluktur. Öfke gücü kendilerini sevk etmediği sürece bu sevgi ve dostluk insanlarda doğal bir davranış olarak bulunur.

Kişi öfke gücünü kontrol altına aldığında ve düşünen nefsine boyun eğdiğinde, bütün insanlar kendisine dost ve kardeş haline gelir.

O halde yetkinliğe ulaşmak isteyen kişinin bütün insanları sevmesi, onlara karşı şefkatli, merhametli olması bir gerekliliktir. (99,100,101)

Kötülükler Gizli Kalmaz:

İnsan herhangi bir ayıbın ve kötülüğün gizli kalmayacağını bilmelidir. Ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın kimsenin öğrenemeyeceğini zannederek nefsini kötülük yapmaya cesaretlendirmemelidir. Ayrıca şunu bilmesi gerekir ki insanlar doğal olarak birbirlerinin eksiklik ve ayıplarını araştırıp onları anlatmaya kendilerini görevli sayar. Bu durum insanlarda bir karakter yapısıdır.

Bunun nedeni şudur: İnsan yetkinliğe ulaşmadığı sürece ayıplanmasına yol açacak huylardan yoksun kalamaz. Üstelik başkasının kendisinden daha erdemli olmasını onu üzer. Dolayısıyla, eksiklikte kendisine denk ya da ondan daha aşağı derecede bulunmaları için bütün insanların eksik olmasından mutluluk duyar. Bu nedenle olgunluğa ulaşmamış bir insan diğerlerinin eksikliklerini araştırır ve bundan dolayı onları kınar. Eksikliğin bulunduğu kimseden daha üstün olduğunu insanlara göstermek ister.  Bu duruma kendisini de tanık tutar. Böylece kendisinde bulunan ayıplardan dolayı nefsinin haz duymasını sağlar. İnsan gizlemek için çalışsa bile, hiçbir kötülük gizli kalmayacaktır. (103)

 

Kendi Sırrını Saklamayan Başkasının Sırrını Saklar mı?

Unutmamak gerekir ki güvenilir her insanın sırrını verdiği başka bir sırdaşı vardır. Kendi sırrını saklayamayan bir insanın ise, başka bir insanın kendisine verdiği sırları saklaması mümkün değildir.

Bir insan eksiklik ve kusurlarının gizli olup olmadığını öğrenmek istediğinde kendisine dönmeli ve düşünmelidir: Acaba o başka birisinin sakladığı ve gizlediği bir eksiğini veya ayıbını biliyor mu?..

Eksiklikleri olduğu bilinen kişi, yetkin bir adam değildir. Yetkinliğe varmanın yolu ayıp ve eksikliklerden bütünüyle uzak durmak ve bütün işlerde erdemlere sarılmaktır. Bu mertebe insanlığın zirvesi, insanın sahip olabileceği erdemlerin en üst noktasıdır. (104,105)

Yetkinleşme Arzusu Öncelikle Yöneticilerin Ödevidir:

Doğal Liderlik ve Cebrî liderlik:

Bütün erdemleri kendisinde toplayan yetkin kimse doğal olarak eksik insanların önüne geçer. Başka bir ifadeyle yetkin insan doğal başkandır.  (105)

Hükümdarın Sahip Olması Gereken Huylar:

Hükümdara yaraşan şey gerçek başkanlığın peşinde olmaktır. Söz konusu başkanlık ne baskıyla, ne soylulukla, ne de insanların kendisini öyle kabul etmesiyle elde edilemez. O halde hükümdarın bütün gücünü erdemleri kazanmaya ve güzellikleri edinmeye yöneltmesi istenir. …

Hükümdar eksikliklerini gösterip bunları öğrenmesini sağlayan kişiyi, eksikliğini övene göre daha çok ödüllendirmeli, onun eleştirisine tahammül gösterebilmelidir.

Buradaki açıklamaları araştırıp içeriğini anlayan ve derinden düşünen kimsenin yapması gereken şey bu bölümlerde anlatılanları öncelikle kendisine uygulamaktır.  Bütün gayretiyle kendisini nefsini yetkinleştirmeye vermesi, bütün gücünü kendisini tamlaştırmak için harcaması gerekir. (106…109)

Başka bir eserden “Yansımalar” da buluşmak dileğiyle, hoşça kalın, Allah

Muin” imiz olsun.

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 22.10.2009
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com