İbnu
Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Yahudilerden bir
gruba uğradı. Onlardan bazısı: "Muhammed'e ruh hakkında
sorun" dedi;
Bazısı da: "Sakın sormayın, hoşunuza gitmeyecek şeyler
işitirsiniz" diye aralarında konuştular. Sonunda kalkıp:
"Ey Ebu'l-Kâsım bize ruh'tan anlat, (ruh nedir?)"
dediler.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir müddet sessiz durdu.
Ben anladım ki kendisine vahiy inmektedir.
Sonra okudu: "Sana ruhtan sorarlar; de ki, ruh Allah'ın
emrinden ibarettir.
Size onun hakkında az bir ilim verilmiştir" (İsra, 85)
Bir rivayette: "Onun hakkında az bir ilim verilmiştir"
denmektedir.
A'meş: "Bizim kıraatımızda böyledir" demiştir.
Buhari, İlm 47, Tefsir, Benû İsrail 13, İ'tisam 3, Tevhid
28, 29; Müslim, Münafıkûn 32, (2794); Tirmizi, Tefsir
(3140).”
Hz. Resulûllah’a
sorulan sorudan anlaşılacağı üzere Ruh kavramı üzerinde
durulması çözülebilmesi zor konulardan, bayağı çetrefilli
bahislerden biridir. Ona olan yaklaşım, değerlendirmeler
evrensel ve objektif olmak zorundadır.
Yaşamın en küçük
detaylarına sahip olabilmek insanın en tabii hakkıdır..
Ne var ki bu konuda
gerçekçilik ile
bağdaşmayan yanlış fikirler serdedildiği de görülüyor..
Zira bu detaylar bazen farklı olabiliyor.
Ruh hakkında
temel bir öğretiye sahip olmayan, bu olgu için gerekli araştırmalarda
bulunmayan bireyler, tasavvuf felsefesinde
Ruhi hayvani diye adlandırılan biyolojik bedenin çevresini
saran enerji alanını ruh olarak kabul etmektedir.
Halogramik bir görüntü arzeden ve eskilerin deyimiyle
ruh denen üç boyutlu varlığın en güzel örneği rüyada
gördüğümüz bedenlerdir.
Ruh, madde
bedenin karşıtı olan bedendir...
Maddenin aynadaki yansıması gibi düşünebilirsiniz..Simetrik
kardeşi. Evrende her şey böyledir. Her objenin bir gölgesi
oluşu gibi.
Kesitsel duyu araçları ile bu ışınsal yapıyı görebilmek
tesbit edebilmek asla söz konusu olamaz.
Ruh için berzahı açan bir anahtar tabirini kullanabilirim.
Diğer taraftan
insan vücudunun belli bir bioelektriksel enerjiye sahip olduğu
bilim adamları tarafından çoktandır kabul ediliyor.
Eskiler bu ışığın görülebildiğini ama görebilmek için
uzun bir çalışma döneminden geçmek gerektiğini söylerlerdi.
Bundan elli yıl kadar önce Semyon Kirlian adlı Rus fotoğrafçısı
insandan
fışkıran bu enerji alanının fotoğrafını çekmeyi başardı.
Kirlian, bir
elektro-terapi makinesini tamir etmeye çalışıyordu.
Dalgınlıkla elini bir elektrota yaklaştırdı ve bir şok yaşadı.
Büyük bir elektrik kıvılcımı ve parlak bir ışık gördü.
Kirlian kıvılcımın hizasına ışığa duyarlı bir malzeme
koydu. Elini de bu ışığa duyarlı bir kağıdın arkasına
tuttu, olayı birkaç
kez tekrarladı.
Tam parlak ışığı gördüğü anda olayın fotoğrafını çekti.
Fotoğraf ile tespit edilen ve canlı organizmaların çevresini
saran bu ışık
hüzmesine Aura denmektedir.
Yani biyolojik bedenin canlılığı ile var olan bioelektiriğin
oluşturduğu ve dışarıya yansıyan
yapıdır.
Mistizm bu enerji
alanını ruhi hayvani olarak tanımlamaktadır.
İnsanın
ikizi olan yapı
ile alakası yoktur.
(20.12.2000
Akşam Gazetesi)
|