Kitabın Adı: FÜTÛHÛ’L GAYB
Gizliden Sesler
Müellifi : Abdülkâdir GEYLÂNÎ
(1077-1165)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Alperen Basım Yayın ve Tanıtım Tic. Ltd.
Şti.
(0312)
312 72 31 - (0312) 309 49 67
www.alperenyayinlari.com
www.alperenkitabevi.com
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Onbeşinci
Bölüm:
Bu
dargınlığın neden? Duan kabul olmadı diye Allah’a mı
darılacaksın? Duanı kabul eder, ama biraz geç kalabilir.
Geç kalınca darılmak yerinde bir iş olur mu? (192)
Dış
âlemine ait bir şey olursa dua et. Sabırlı ol. İlahi
emirlere uymaya bak. Hakka darılma. Nefsin isteğini
yerine getirmeye bakma. Onun boynunu eğdir. Boş şeylere
uyma, çünkü boş şeyler insanı Allah yolundan alıkoyar.
(193)
Bütün işlerinde nefse uymaya yanaşma, yaptığı işlere
boyun eğme. Çünkü nefis Allah’a düşmandır. Nefis,
şeytan; bunlar ilahi ve kudsî varlıkların yokluğunu
isterler. Bir gizli düşman gibi senin manevi değerini
bitirmeye gayret ederler. (194)
Daima dua et. Dua etmek bir vazifedir, görevdir, kulluk
icabı sayılır. Dünya ve ahirete ait işlerin için Allah’a
yalvar, dua et ve iste. Haram olmayan, ahlakına bir
zarar vermeyecek olan her şeyi ondan talep et. Çünkü
Cenab-ı Hak bizi dua etmeye teşvik ediyor, emir veriyor:
—Bana dua
edin, icabet ederim. Allah’ın güzel nimetlerini isteyin,
ama o nimetleri birbiriniz için böbürlenme vesilesi
yapmayın.
Dua
üzerine Efendimiz (s.a.v.) hayli emirler vermiştir.
Ümmetini dua etmeye teşvik etmiştir. Bunların bir kaçını
zikretmek yerinde olur:
—Kabul
olunacağına emin olarak dua edin. Allah’a yalvaracağınız
zaman ellerinizi açınız.
İş
bu Hadis-i Şerif senin; “Dua etmeye lüzum yok. Etsem
de gelir, etmesem de.” şeklinde söylediğin sözlerin
yersiz olduğunu gösteriyor. (195,196)
Duanın kabul olunacağı muhakkaktır. Ya bu âlemde ya öbür
âlemde karşılığı görülür.
Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyuruyor:
—Kıyamet
günü imanlı kimse amel defterinde birçok iyi işlerin
mükâfatı şeklinde bazı şeyler görür, hayret eder. Sonra
ona sorulur:
-Bunları
biliyor musun?..
Haliyle
bilemez ne olduğunu;
—Bilmiyorum, der.
Buna
karşılık ona şöyle anlatılır:
-İşte bunlar senin dünyada dua yoluyla istediğin
şeylerin karşılığıdır. Kaderinde olmadığı için orada
verilmedi, burada onların mükâfatını alıyorsun.
Dua eden kibirli değildir.
İşte bundan ötürü dua iman sahibinin huyları arasında
olmalıdır. (197)
Muhalefet kılıcıyla nefsini her öldürdükçe Allah, onu
yeniden diriltir. Dirilince yine senden birçok şeyler
istemeye, seninle kavgaya tutuşur. Kötülük kanatlarını
açar, yine uçmaya başlar. İşte bu sırada sana yine cihad
düşer. Nefis ölmez, sen sağ oldukça o oda odur.
Yalnız o ıslah olur. (197)
Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle
buyuruyor:
—Küçük
cihaddan büyük cihada dönüyoruz.
Bunu bir muharebe dönüşünde söylemişti. Bu büyük sözler,
nefsile mücadelenin devamlı olduğunu ve nefsin nefsin
yok olmayacağını anlatmak istemişti. En büyük ibadet ve
en güç iş nefisle uğraşmaktır. Daima onunla mücadele
yolunda olmak gerektir. Çünkü Allah-ü Teâlâ buna işaret
olarak şöyle buyurdu:
—Ölüm
gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
(197,198)
Kul
dua eder, duası kabul olunur. Bu hal, ilahi tecelli
üzerinde bir etki yapmaz. Sonra yapılan dua geçmişte
kader sayfalarına yazılanlara da zarar vermez. Bir anda
dua edilir, edildiği zaman kader ve irade-i ilahiye de o
yoldadır, hemen kabul olunur. Yoksa kader dua ile
değişir, ilahi arzu bir tesir alır.
Birçok ilim sahipleri:
—O her an
yeni bir tecelli alır.
Âyetinin manasını şöyle açıklıyor: Dua yapılır, kader de
aynı yöndedir. Dua da bir sebep olur. İlahi tecellinin
nuru hemen olacak işi bitirir. Yoksa bazı kimselerin
anladığı gibi dua edildi diye hiçbir oluş olmaz. Yek
başına dua ile ne bir belâ def olur ne de bir yarar iş.
Bir
Hadis-i Şerifte şöyle bir açıklama vardır:
-Bela ancak
dua ile gider.
Ama
bunu biraz açıklamak lazım gelir. Tefsirsiz, bunu yanlış
anlayanlar olur.
Bu
Hadis-i Şeriften murat belânın giderilmesi bazen duaya
bağlıdır demektir. Yani: Dua yapılır, belâ gider. Çünkü
kader o yoldadır, dua edilmedikçe belâ def olmaz.
Yukarıdaki Hadis-i Şerifin manasına gelen bir diğeri
vardır:
-Kul
ameliyle cennete giremez.
—Amelsiz cennete girer.. manasına gelmez. Cenneti Allah
verir, kulun ameline göre orada makam. Bunu daha çok
tefsir eden bir Hadis-i Şerif vardır. Hz. Aişe (r.a.)
rivayet eder. Diyor ki:
-Peygamber
(s.a.v.) ‘ e sordum: Ameliyle cennete giren olur mu?..
Cevaben:
—Hayır,
yalnız Allah’ın rahmetiyle girilir.
-Sen de mi
Ya Rasûlullah?..
—Evet, ben
de. Yalnız, Allah beni rahmetine daldırmıştır.
Son cümleyi
söylediği zaman elini başının üstüne kaldırmıştı.
Bunlardan çıkan mana şudur. Allah hiçbir işi yapmak
mecburiyetinde değildir. Ne bir dua ile kimseye bir şey
vermek için, ne de kimseye karşı bir taahhüt altındadır.
Allah istediğini yapar. Şu âyetler anlatmak istediğimizi
daha iyi anlatır:
—Allah
dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder, dilediğini
affeder.
—İstediğini yapar.
—O
yaptığından sorumlu değildir; onlar hep hesap
vereceklerdir.
—Allah dilediğine sayısız rızık verir.
(201,202,203) |