Kitabın Adı: FÜTÛHÛ’L GAYB
Gizliden Sesler
Müellifi : Abdülkâdir GEYLÂNÎ
(1077-1165)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Alperen Basım Yayın ve Tanıtım Tic. Ltd.
Şti.
(0312)
312 72 31 - (0312) 309 49 67
www.alperenyayinlari.com
www.alperenkitabevi.com
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Onsekizinci
Bölüm:
Ey
karşımda duran, dinle: İman sahibi yarar iş tutarsa
nefsi iyiliğe döner. Kalbin anladığını anlar. Sonra sır
olur. Sonra fena bulur. Daha sonra varlık olur. (220)
Fena şey, yaratıkları yaratana karşı görmektir.
Tabiatın melek sıfatına bürünmesidir. Bir zaman sonra bu
da yok olur, ilk yaratılış şeklini bulursun. İşte o
zaman suyunu Hak verir. (220)
Zahid ol, ilk iş zahitliktir. Bu, bir anlık iştir. Vefa
sahibi ol, bu da az zamanda elde edilir. Sonu olmayan
güzel iş ise marifet yoludur.
(220)
MÜCAHEDE EHLİ VE HUYLARI:
Birincisi, Allah adına yemin etmek:
Bu
yemin ister doğru, isterse yanlış olsun, ister kasten
ister sehven olsun yapılmamalıdır.
İkincisi, yalandan sakınmak.
Üçüncüsü, hiç kimseye bir vaade bulunmamak:
Herkese vaade bulunmak hatadır, doğru değildir. İnsan
elinde olmayan sebepten vaadini yerine getiremez,
yalancı olur. Herhangi bir vaade bulunan kat’i söz
vermemeli. Vaadini inşallah gibi sözlerle bitirmelidir.
Dördüncüsü, yaratılmışlara lânet okumamak.
Beşincisi, beddua etmemek.
Altıncısı, İslâm kıblesine yönelip namaz kılan için
küfür ve nifak hükmü vermemek.
Yedincisi, kötülüklere bakmamak ve duyguları korumak.
Sekizincisi, İnsanların hiç birine işini gördürmemek.
(Büyük ya
da küçük olsun)
Dokuzuncusu, İnsanların elinde bulunan her şeyden
ümidini kesmek.
Onuncusu, Tevazu sahibi olmak.
Son
olarak birkaç söz daha söylemek gerekecek ki bu da kibir
üzerine olacak. Bilindiği gibi tevazu, kibrin zıttı dır.
Kibirli olanda tevazu olmaz. Bu yüzden kibirli olmak
iman sahibine yaramaz.
İnsan elbette ki bu kadar şeref sahibi olunca bir makama
çıkarılır. İşte o zaman insanı bilmeyerek yıkacak olan
şey dedikodudur. Bu tamamen icapsız ve yersiz iştir.
Bilhassa cemaat önünde yersiz dedikodu yapmak
zararlıdır. (221…227)
Geylânî Hz. lerinin derin bir aşk ve istiğrak halinde
söylemiş olduğu, bazılarınca “Kaside-i Gavsiye”
de dedikleri, “Kaside-i Hamriye” sini teberrüken
alındığı beyan edilen kitabın sonundan aynen yazıyoruz:
KASİDE-İ HAMRİYE
Muhabbet; bana visal kadehlerini içirdi;
Ve.. yine halime özüm:
—Bana doğru gel
Dedi..
Koştu, yürüdü bana doğru kadehlerde geldi;
Büyükler arasında özüm sarhoşluğu sezdi…
Sair kutuplara dedim ki:
-Derlenin gelin..
Çünkü benim erlerimsiniz alemime girin..
Ve.. benim askerlerimsiniz, gayret edin için..
Bana kavmin sakisi yetinceye kadar doldurdu;
Ben
sarhoş olunca, size kalan artığım oldu.
Yücelik ve ittisal benim, siz eremediniz,
Ne
var ki; yücedir, hepten sizin de makamınız.
Ama
makamım devamlı yüce, siz alttasınız.
Ben
Hazret Hakk’ın yakınlığındayım, yalnızım.
Bende tasarruf eder, yeter bana Zülcelâlim.
Ben
ki: Ama her şeye namlı ALACADOĞAN.
Hak
erlerinden kime verildi bende bulunan.
Senelerce ders okudum, sonunda kutup oldum.
Saadete nail oldum; Mevlalar Mevlâsından..
Bana kisve giydirdi, özünde kemal bulunan.
Beni kurban ilan etti, istediğimi verdi.
Oldu davulum, yerde ve gökte tok tok çalınan;
Ve
saadet perişanlığı bana oldu ayan.
Ben
ki Hüseynî soydanım, hazinedir durağım.
Cümle Hak erlerinin boynunda durur ayağım.
O
yaptı, toptan kutuplar üzerine sultanım;
Her
hâl-ü kârdan emrim geçerlidir, hükümranım.
Hakkın beldelerine baktım ve gördüm ki hepten,
Hükmüme bağlanmakta hiç farkı yok bir zerreden.
Öyle sırra sahibim ki, onu ateşe bıraksam;
Hemence söner, küllenir o sırrımın yüzünden.
Öyle sırra sahibim ki, ölüye ondan saçsam;
Kalkar yürür, bana gelir, gücü Mevla gücünden.
Öyle sırra sahibim ki, onu dağlara atsam;
Atılır pamuk misali, seçilmez bu milletten.
Öyle sırra sahibim ki, ben, denizlere katsam;
Hepsi kaybolur da gider, ama zeval nevinden.
Ne
kadarı varsa cümle ayların ve yılların;
Yürür, tükenir ve sonunda ancak bana gelir.
Haberini getirir olmuş ve olacakların,
Cidal mi benimle; bu onlara çok giran gelir.
Biladullahtır mülküm, hem onlarda geçer hükmüm;
Vaktimi evvelimden daha evvel, saf görürüm.
Müridim, ortada korkulacak ne var, çünkü ben;
Pek
azimliyim, cengâverlikte bir cengâverim.
Müridim, hiç korkma, çünkü Allah’tır benim Rabbim.
Risâletler verdi bana yüceliklere erdim ben,
Müridim; silkin, hoş ol, terennüm eyle san;
İsmim yücedir, hiç çekinme yap neler istersen.
Vardır her velinin bir kuvvet kaynağı kademi..
Ama
benim ki kemal bedri Nebînin kademi.
Ben
oyum ki, Ceyli namım, hem Muhyiddin adımdır;
Şüphesiz, dağların başında duran bayrağımdır.
Ne
şüphe dillerde meşhurdur adım ABDÜLKADİR;
Kemal kaynağına sahip Zat, öz ceddimdir. (228… 231)
Allah’ım!.. Bizlere okumayı, idrak etmeyi ve yaşamını
nasip eyle.
Başka bir eserden “Yansımalar” da buluşmak
dileğiyle hoşça kalın.
Allah “Muin”imiz olsun. |