Kitabın Adı: FÜTÛHÛ’L GAYB
Gizliden Sesler
Müellifi : Abdülkâdir GEYLÂNÎ
(1077-1165)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Alperen Basım Yayın ve Tanıtım Tic. Ltd.
Şti.
(0312)
312 72 31 - (0312) 309 49 67
www.alperenyayinlari.com
www.alperenkitabevi.com
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Beşinci Bölüm:
Henüz iman bakımından olgunlaşmadığın ve yakîn hali
yönünden hakikate ermediğin bir zamanda bir kimseye
herhangi bir şeyi vaad edersen, sakın dönme; ta ki
imanın yokluğa gömülmesin ve yakîn halin elinden
gitmesin. (69)
“Sana şüphe
vereni bırak!..”
Hadis-i Şerifinin açıklaması:
Biri şüpheli, diğeri şüphesiz iki şey arasında kalırsan,
şüphesiz tarafı al, öteki tarafı bırak. Mümkün olduğu
kadar şüpheli şeylerden kaç.
Herhangi bir şeyin şüpheli tarafı kalmasa dahi, kalbin
razı değilse yine alma, bekle. Zuhurata tabi ol.
Bilhassa manevi emirle yasak olduğu bildirilen şeyi
yapma. Emre uy.. Sanki o yapacağın şeyle hiç
karşılaşmadın.. Rabbine dön.. rızkını O’ndan bekle..
Eğer onun kapısına gitmek istemezsen, seni hatırına bile
getirmez.
…
Başka mânâ: Halkın sahip olduğu malı bırak.. Onlardan
bir şey bekleme.. Kalbini onlara bağlama. Ne onlardan
kork, ne de bir şey bekle. Senin için haram olmayan,
şüphelerden beri olan, Allah’ın gösterdiği şeyi al.
Her
şeyi o büyük varlığa bağlamalısın!.. (71)
Rüya gördüm. Büyük bir topluluk içindeydim. Şeytan da
orada idi. Onu öldürmek istedim, bana şöyle söyledi:
-Beni neden öldürmek istiyorsun?.. Benim ne günahım
var?.. Eğer bir şey şer olacaksa, onu hayra çeviremem…
Yine bir şey hayır olarak kalacaksa, onu da şer yapmaya
gücüm yetmez. Benim elimde ne var?.. (72)
Allah, kulunu imanı nispetinde sever. BU böyledir. İman
yükseldikçe deneme nispeti o derece artar, büyür,
çoğalır.
Resûlün imtihanı; Nebininkinden büyüktür. Çünkü imanı
üstündür. Nebinin başına gelen de bedelin başına
gelenden ağırdır. Bedelin iptilası da velininkinden
zordur. Çünkü iman bakımından veliden ileridir.
Velhasıl herkes imanı nispetinde denenir.
Şu
Hadis-i Şerif bu durumu çok güzel anlatır:
—“Biz
peygamberler zümresiyiz, belânın en çoğu bize
verilmiştir. Sonra sırası ile…” (73)
…
Çünkü belâ imtihan için gelir. Kalbi kuvvetlendirir.
Vicdani kanaati arttırır. İmanı hakikate erdirir. Hak
yolda sabrı çoğaltır. Nefsi, kötü arzuları zayıflatır.
Her belâ geldikçe müminde sabır ve Hakk’ın hikmetli
işlerine karşı teslim ve rıza olur. Ona her işinde
yardım eder, bol nimet gönderir. Kula her yaptığı işte
muvaffakiyet ihsan eder. Âyet:
-“Eğer
şükrederseniz biz de ihsanımızı arttırırız.”
(74)
Şunu iyi bil ki her şeyin ardından koşmak, ele bir şey
geçirmez, yalnız kısmet olan gelir. Sabırla kısmetini
beklemen nasibini eksiltmez. Ne her şeye hırsla koş, ne
de gelecek olan gelir diye otur, yat.
Geleni al, giden için de üzülme. Eğer bir şey nasip
değilse, yılarca didinsen eline geçmez. Hırsı bırak,
sabırlı ol, halini muhafaza et. Kalbine sahip ol,
kötülük koyma. Allah’tan afiyet iste, sebebe yapışmayı
da ihmal etme. (76)
Allah’ın gösterdiği yolu keyfine göre tefsir etme, yerin
dibine batarsın. (77)
Hakk’ın gayrına nazar etme, hevaya koşma, yaptığın
işlere karşılık bekleme. Ne dünyayı iste, ne de
ahretin güzelliklerini talep et.
…
Edepli ol, Hak katında her şey ölçülüdür. Ne geç olacak
erken olur, ne de erken gelecek sonraya kalır. Zamanı
gelince nasibin gelir. İstesen de istemesen de hakkını
alırsın.
…
Halen kimseye mal olmayan şeyler iki kısımdır.
Birincisi, senin olması ihtimalidir. Eğer böyle ise o
şeye neden hasret çekip üzüntü duyasın? Bugün olmasa
dahi yarın o senindir. Nasıl olsa bir gün ona
kavuşursun.
İkincisine gelince, senin olmayacak şeylerdir. Bu durum
ciddi ise, yine üzüntün ve çektiğin yorgunluk boştur.
Nasıl olsa sana gelmez. Onun ardından koşman sana ne
fayda sağlar? Sana ancak boş yere zahmet çekmek kalır.
(78)
…
Senin yaratılışlında bir hürlük vardır. Allah tarafından
sana sabır, rıza, muvafakat verilmiştir ki bunlar en
büyük nimetlerdir. Aynı zamanda iman, ilim, tevhit
nurları sende vardır. İman ağacın daha eskimemiştir.
Tohumları ve fidanları henüz çürümemiştir, kuvvetlidir,
yaprağı boldur…
…
Allah sana dünya işlerinde az, fakat rahat edeceğin
şeyler verdi. Ama ahiretle hiçbir gözün görmediği ve
hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hatırına
gelmeyen büyük nimetleri senin için hazırladı. (84) |