A.K.Geylânî Hz. Fütûhû’l Gayb‘dan Yansımalar: -6-

www.sufizmveinsan.com
 
 

Kitabın Adı:   FÜTÛHÛ’L GAYB

                     Gizliden Sesler

Müellifi    :     Abdülkâdir GEYLÂNÎ (1077-1165)

Mütercim :     Abdülkadir AKÇİÇEK

Yayınevi  :     Alperen Basım Yayın ve Tanıtım Tic. Ltd. Şti.

                     (0312) 312 72 31 - (0312) 309 49 67                  

                     www.alperenyayinlari.com

                     www.alperenkitabevi.com

Yansıtan  :     Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Altıncı Bölüm:

Yüzünden edep, namus ve kanaat perdesini açma. Bunun aksini yaptığın an halka rüsvay olursun.

Halkın yardımını kalbinden çıkar, onlara güvenme. Kudreti, kuvveti Allah’tan gör!.. (85)

Hayrı ve şerri iki cins ve meyve gör. Bunların kökü, bittiği yer aynı. Aynı ağacın iki ayrı dalında yetişirler. Fakat biri tatlı, biri acı. Bir dalda beldeler, iklimler, küreler bulunur. İşte bu dalda meyve yüklüdür. Ve bu meyve acıdır. Buradan uzaklaş, her şeyi ile ondan uzak ol.

Tatlı ağaca yanaş, onun yetiştiricisi ve hadimi ol.

Sakın ve çok çekin!.. Acı ve tatsız meyveli ağaca yanaşma. Ondan yediğin an helak olursun, onun acısı seni helak eder.

Daima dikkatli, ölçülü olmalısın. Elinde ölçü olarak Allah’ın Rasûlünün (s.a.v.) emri olmalı. Bu ölçüler elinde olmadan meyveleri ayırt etmek senin için kolay olmaz.

Her iki meyveyi de önüne koy, bak: Şekilleri aynı, tatları ayrıdır. Çok kere bilmeden veya ölçüsüzlük yüzünden bir uçuruma düşersin. Ona el atar, hata edersin. E bu hatanın mükâfatı (!) olarak yersin.

Belki bir an için sana lezzet verir. Şehevi arzularını tahrik eder. Dolayısıyla hoşlanırsın. Fakat yapacağı felaketi takdir edemezsin, dimağını bozar. (89)

Bir daha hatırlamak lazım gelirse; “Hayır ve şer ilâhi birer fiildir.” Bunların fâili, ilahi kudret ve yürüten O kuvvettir. Nasıl ki Allah-ü Teâlâ:
-“Allah, sizi ve yaptığınız işleri halk etti.” buyurur.

Efendimiz (s.a.v.) de bu manaya işaret ederek şöyle buyurdu:
-“Allah, zalimi de zulmü de yarattı.”

Kulların yaptıkları iş, bizzat ilahi kudretin eseridir. Yapılan işin ne olacağını Allah haber veriyor.

İşte bu durum, Hâlık’la mahlûk arasındaki farkı gösterir. Allah yaratır; kul iradesini kullanarak kesbeder.

Cennet, Allah’ın sevdiği kullarına bir ihsanıdır, fazlıdır. Oraya bu ihsan ve fazılla girilir. Ayrıca dereceleri dünyada yapılan iyi amellerle verilir. (88,89,90)

Birçok bela çeşitleri vardır. İnsanın dünyevî safahattan korunması için paradan yana nasipsiz olur. Şehevi arzuların ölmesi için bazı, zahirde nimet gibi görünen şeylerden mahrum olur. Halkın sahte teveccühünden azat olması için sevgilerini kazanamaz, çeşitli isimler takar, ondan hoşlanmazlar.

Bu hal dışta bir felaket gibi görünür, fakat değildir.

Allah âyette:

-“Allah, iki kalbe sahip bir kişi  yaratmamıştır..” buyurmuştur. (92,93)

Allah rızası dışında olan şeylere kalbinde bir nohut miktarı meyil olsa, dünyanın manevi pisliklerinden âri ve beri olamazsın. Böyle devam ettikçe dünya sevgisi seni sarar. (96)

Altın sikkeleri bilmez misin?.. Her yerde dolaşır, her keseye girer. Ama sonu ne olur?.. Bir kere altını düşün, parça parça herkeste boldur. Bir gün baklada görülür, bir gün kasapta. Daha sonra manavda ve attarda, dabakta, süscüde ve her çeşit altın işi yapanlarda bulursun. Bazen âdi işlerde de kullanılır. Nihayet bir dirayetli sultan sayesinde o kötü ellerden alınır, kaplarda eritilir, haddelerden geçer, inceltilir, süs yapılır. Sultanlara bezek, padişahlara taç olur. İşte o çeşitli ellerde gezdi, sonsuz zahmet çekti ve nihayet ereceğine erdi. (97)

-“Bir kimse Allah’ın emirlerine bağlı olur ve ondan korkarsa, ona güç yollar kolay olur, bilmediği yerden rızık kapıları açılır, kendisine tam tevekkül edene Allah yardım eder.”

İman sahibi daima bu âyeti okur ve manasına göre ruhî inşirah duyar. Bolluk devrinde bunu böyle bilir. Zaman olur, hikmet icabı bir imtihan belirince derhal sızlanmaya başlar; ağlar, feryat ederse bu hal onun tam bir iman sahibi olamadığını gösterir. O kimse bilmez ki kader-i ilahi ağlamakla, sızlamakla şekil değiştirmez. O zavallının bu acıklı hali Efendimiz (s.a.v.) ‘in:

-“Fakirlik zaman olur ki küfre yaklaşır..” hadis-i şerifinin manasına girer.

İman sahibi, hangi felaket olursa olsun sarsılmaz ve maneviyatı bozulmaz.

Ama ne olursa olsun Allah’a dayanan herkes kurtulur, ona inanmış olan her imanlı dar zamanda daha geniş olur. İlahi kement onların boynundadır. Sabır dağları onları içine almıştır. Çünkü imanları kuvvetlidir, çünkü kadere razıdırlar.

(98,99,100)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

-“Vücutta baş nasılsa iman bölümleri arasında sabır da öyledir.”  (102)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 24.12.2009
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com