M. Aziz Nesefi "Hakikâtin Özü" 'nden yansımalar

2. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Bilesin ki peygamberler ve veliler açısından, doğal ölümden önce bir yükseliş söz konusudur. Onlar…
-Mûtû kable en temutu.. Ölmeden önce ölünüz!...
Buyruğunu fiilen yaşadıkları için, başkalarının doğal ölümden sonra görebilecekleri halleri onlar, doğal ölümden önce görürler. Âhirete ilişkin halleri dünyada gözlemleyip “İlm’el Yakîn” bilgiye dayalı kesin inanç mertebesinden “Ayn’el Yakîn” gözleme dayalı kesin inanç mertebesine erişirler. Bu yüzden İmam Âli (k.s) ; “Gayb perdesi yarılsa benim kesin inancımda bir artış olmaz!...” buyurmuştur. (50)

Uruç=Yükseliş:
Tasavvuf ehline göre bu yükselişin izahı şöyledir:
Salikin ruhu, sağlık ve uyanıklık halinde cisminden dışarı çıkıp ölümden sonra göreceği halleri, dönüş yerini, âkıbetini, cenneti ve cehennemi, onlara giren kimseleri, hallerinin keyfiyetini gözlemleyip “İlmel Yakîn” mertebesinden, “Hakkal Yakîn”  mertebesine ulaşır. (53)

… Hikmet ehli de tıpkı şeriat ehlinin dediği gibi, varlıkları iki kısma ayırır. Biri kadim varlık, biri de hadis (sonradan olma) varlık. Kadim varlığa, zatından dolayı varlığı zorunlu (Vacib-ul vücud) varlık, sonradan olma varlığa da, zatından dolayı varlığı mümkün (olsa da olur) varlık derler.

Bir başka ifade ile ..
Varlığı kedinden kaynaklanan varlığa zorunlu varlık, varlığı başkasından kaynaklanan varlığa da mümkün nitelikli (olsa da olur) varlık denir.
Varlığı zorunlu varlık; “evrenin yaratıcısıdır.”
Olsa da olur
(mümkün) nitelikli varlık; “evrendir.” (58)

-Allah’tan sadır olan ilk cevher “İlk Akıl” dır. İlk Akıl, yalın cevherdir. Tekil cevher yani.. Bölünmez parçalanmaz.
Hikmet ehline göre, birden; ancak bir sâdır olur. Bu, onlar için temel bir ilkedir. Yani varlığı zorunlu yüce Allah, gerçek “Ahad” tekdir. “O” ndan gerçek TEK sadır oldu ki, o da İlk Akıl’ dır. İlk akılda izafeler ve nispetler nedeniyle çokluk niteliğine büründü. (59)

Bundan da anlaşılıyor ki, başlangıç İlk Akıl olduğu için daha sonra meydana gelecek her nesne İlk Akıl’da mevcut idi. (60)

Hikmet ehlinin görüşüne göre, yüce Allah’tan sadece bu İlk Akıl sadır oldu. Diğer bütün varlıklar İlk Akıl’dan kaynaklandılar. İlk Akıl; Allah’ın fiilidir, geri kalan eşyalar ise, İlk Aklın emriyle gerçekleşmişlerdir.
İlk Akıl Allah’ın alemidir. Geri kalan varlıkların tamamı da İlk Aklın alemidir.  İlk Akıl, gerçek feyz kaynağından feyz alır. Ve bu feyzi kendinden aşağı olan varlıklara aktarır. (61)

Her akıl, sözü edilen düzen içinde kendinden yukarı olandan feyiz alarak aşağısına aktarır. Her birinin bir alan, bir de veren eli vardır.. Alıp verirler. Sadece varlığı zorunlu yüce Allah verir, almaz. (62)

…Hikmet ehli :
“İnsanların ruhları bedenlerinden önce bil fiil var edilmiş değildir. Çünkü fiilen var olmak imkansızdır. Ama bedenlerden önce bil kuvve vardılar. Çünkü, “yok” un salt var olması ve “var” ın salt yok olması imkansızdır, derler.” (65)

Evrende olmuş ve olacak her ne varsa, bunların tümü İlk Akl’ın kapsamında vardı. İlk Akıl’da bulunmayan bir nesnenin bu Evrende var olmasına imkan yoktur. O halde insanların akılları ve nefisleri bütünüyle İlk Akl’ın içindeydiler. Her biri zamanı gelince kuvveden fiile geçer. (66)

Hafız şöyle demiştir:
İki cihanın huzuru şu iki cümlenin açıklamasında gizlidir;
Dostlarına karşı nazik ol, düşmanlarının da yüzüne gül. (67)

Allah’ın ilmi; hükmü demektir. Bu hükmün sebeplerini yaratmak; kazası demektir. Bu sebepleri birden meydana getirmek de O’nun kudret ve kaderidir. (71)

Bundan da anlıyoruz ki, bu alemde bir şeyin sebepsiz meydana gelmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu alemde Allah’ın kudreti dışında bir şeyin var olması imkansızdır. Bütün varlıklar kudret ve kader ile gerçekleşirler. (71)

“-Takdir edilen değişmez..” denilmiştir.
Bir diğer hadiste de;
“-Kaderi ancak dua değiştirebilir..”

Bir kimse, ilk hadisi baz olarak “Kaderi geri çevirmek mümkün değildir..” derse doğru söylemiş olur. Yine bir kimse de ikinci hadisi baz alarak “Kaderi geri çevirmek mümkündür..” derse, o da doğru söylemiş olur.
Bunun izahı:
Varlıkların bir kısmı değişime açıktır, ama varlıkların tümünün değişmesi imkansızdır. Mümkün olan değişim, sadece varlıkların bir kısmı için geçerlidir. Kader yine kaderle değişebilir.

Bir başka örnek:
Yaz mevsimi geldiği zaman hava son derece sıcak olur. Bu sıcaklık Allah’ın belirlediği bir kaderin (sistemin) sonucudur. Bu sıcaklığı bütün dünyadan gidermek mümkün değildir. Fakat bir kimse bir sedaphane (yer altında olan serin ve soğuk oda, bodrum) bulup yaz mevsiminde orada oturursa yaz mevsiminin sıcaklığını kendinden uzaklaştırmış olabilir. (73)

Kul eliyle (aletiyle) yaptığı işlere tedbir, Allah’ın yaptığı işlere de takdir denir.
“Kul tedbir eder, Allah takdir eder.”
Fakat hakikat itibariyle bakıldığı zaman; her ikisinin de Allah’ın kaderi olduğu gözlemlenir.Kaderi yine Allah’ın kaderiyle geri çevirmek mümkündür. (74)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 07.11.2006
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com