Kitabın Adı:
HIRKA KİTABI
Nesebu’l Kitabu’l Hırka
Müellifi :
Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn İbn ARABÎ (1165-1240)
Mütercim :
Vahdettin İNCE
Nâşir :
Remzi GÖKNAR
Yayınevi :
KİTSAN Yayınları – İstanbul / 0212 513 67 69
Yansıtan :
Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
… Bizden olanın
bizden başkasından alması caiz değildir.
Onlardan kimi
miracında rahattır, semizlemese de. Kimi israsında
zahmet çekmekte, yorulmaktadır; mana hâsıl olduktan
sonra karşılaştığı zorluklara aldırmamaktadır. Kimini
safi, sırdaş, sevgili ve yaren edinmiştir. Ama her biri
ezeli inayet sayesinde emanet ehlinin güvenilir
seyyidleridir.
Bu noktadan
itibaren ilahi ruhla beraber duranlar ile bir atımlık
meniden ibaret olanların yanında duranlar birbirinden
ayrılmaktadır. (32–33)
Ey Âdemoğulları!
Size ayıp yerlerinizi örtecek elbise ve süslenecek
elbise inzal ettik. Takva elbisesi elbette en
hayırlısıdır… İşte bu Allah ayetlerindendir ki belki
düşünüp öğüt alırlar.
[Araf/26]
Şu halde zahiri
elbiseden zorunlu olan, ayıp yerleri örten elbisedir. Bu
ise, koruma anlamına gelen vikaye kökünde türemiş takva
elbisesi (koruyan elbise) dir. Ayette süslenecek elbise
anlamında kullanılan “er-Riş” ise, korunmaya ek olarak
süslenme amacıyla giyilen elbisedir. Bundan maksat da
Allah’ın gaiplerinden kulları için çıkardığı
ziynetlerdir ve bunları dünyada ve kıyamet gününde
müminlere has kılmıştır. Ki bunları kullandıkları için
hesaba çekilmeyeceklerdir. (34)
… Allah,
kulların kalplerine takva elbisesi indirmiştir. Çünkü
ayette “enzelna” inzal ettik ve
Takva elbisesi daha hayırlıdır buyurmuştur.
Bu elbise zahiri elbise suretinde de olabilir. İç
dünyanın ayıplarını örten zaruri elbise de bunun
kapsamına girer. Bundan maksat da mutlak olarak
haramlardan kaçınmaktır. (35)
… Batıni elbise,
şeran zahiri elbise suretindedir. Zahiri elbisenin
durumu maksadına ve niyetine göre değişebileceği gibi,
Batıni elbise de maksadına ve niyetine göre değişir.
(35)
Allah, kulunun
kalbini giyinmiştir. Çünkü şöyle buyurmaktadır:
“Sema’ma,
arz’ıma sığmadım, ama mü’min kulumun kalbine sığdım.”
Çünkü elbise,
kendisine giyeni kaplar. (36)
… Terbiye edici
şeyh, hırka giydirmek istediği müridine bakar, mürid
hangi halde bulunuyorsa şeyh de bu hale bürünür. Bu hale
tahakkuk eder, ona dalar, sonra bu halin gücü şeyhin
üzerindeki elbiseye sirayet eder. Bunun üzerine şeyh o
elbiseyi çıkarır ve bu müride giydirir. Bunun etkisi
tıpkı şarap gibi organlarına sızar, onu bürür ve hal
tamamlanmış olur. Böyle bir gün çok değerlidir. (37)
Bu hırkayı
giymenin şartı, yüce Allah’ın avret yerlerinin
örtülmesiyle yani önce elbise giyinmekle ilgili olarak
izhar ettiği üzere bilinen bir şeydir.
Öyle ise bu
gerçeğe göre elbiseleri şöyle sıralamak mümkündür:
Yalan ayıbını
doğruluk elbisesiyle..
Hıyanet ayıbını
emanet elbisesiyle..
Sözünde
durmazlık ayıbı ahde vefa elbisesiyle..
Riya, ihlas
hırkasıyla..
Kötü ahlak,
güzel ahlak hırkasıyla..
Zemmedilen
huylar, övülen huylar hırkasıyla..
Her aşağılık
ahlak, üstün ahlakla..
Sebepleri terk
etme, tecrit tevhidiyle..
Varlıklara
güvenip dayanan, Allah’a tevekkülle..
Nimete karşı
nankörlük, nimeti verene şükretmekle örtülür.
Sonra..
Allah’ın
övülen ahlaktan ibaret süsleriyle süslenirsin. Bu
süsleri şöyle sıralayabiliriz:
Seni
ilgilendirmeyen hususlarda konuşmamak,
Bakması helal
olmayan şeyden bakışını kaçırmak,
Takva esasına
göre bedenin organlarının amellerini denetlemek,
İnsanlara karşı
suizan beslemeyi terk etmek,
Geçmiş zamana
karışan ve kiramen katibin tarafından yazılan eski
amellerin üzerinde düşünmek,
Mevcut olan az
rızka kanaat getirmek,
Hayırlı ameller
dışında daha fazlasını talep etme arzusuyla yanıp
tutuşmamak,
Nefsin ahlakını
araştırıp kontrol etmek,
İstiğfar etmeyi
ve Kur’an okumayı alışkanlık haline getirmek,
Nebevi edeb
sınırları dâhilinde kalmak,
Salihlerin
ahlakını öğrenmeye çalışmak,
Dindarlıkta
yarışmak,
Sıla-i rahimi
gözetmek,
Komşularla
şefkat esasına dayanan bir ilişki içinde olmak ve ırz
noktasında cömert olmak…
Rasûlullah
(s.a.v.) bir hadiste bu hususa şöyle işaret etmiştir:
”-Sizden biriniz Ebu Damdam gibi olmaya güç yetirir
mi? Sabah uyandığında şöyle derdi:
—Allah’ım! Ben
ırzımı kullarına sadaka olarak dağıtıyorum.”
(37, 38, 39)
Nefiste “ırz”da
cömertlik, halkın ihtiyaçlarını karşılamada ırz’ı yani
nefsi harcamak, nefsinin isteklerini yerine getirmemek,
başka nefisleri kendi nefsinin isteklerinin, menfaatinin
önüne geçirmek demektir. (40) |