İLÂHÎ ARMAĞAN’dan Yansımalar

15. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Arapça aslı   :  El-Fethü’r-Rabbani Vel-Feyzü’r-Rahmani

Müellifi         : Hz. Abdülkadir GEYLÂNÎ (1077-1165)

Mütercim      : Abdulkadir AKÇİÇEK

Yayınlayan    : Bedir Yayınevi - İstanbul / 0212 519 36 18

Yansıtan       : Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Namaz, halkı kalpten çıkarıp attıktan sonra kılınırsa, Hakk’a vuslat sayılır. O anda cisim ikiye ayrılmaz. O, ya Hak’la birleşir yahut halkla… Varlığını Hak yola harcayan zatların namazı budur.

Diğer kulların namazına gelince, onlar cenneti kalplerinin sağına, cehennemi sollarına alırlar. Sırat köprüsünü önlerinde görür, Hakk’ı da bütün hâllerine vâkıf bilirler.

Sevgi ehlinin namazı ise daha başkadır. Onlar halk âleminden tamamen ayrılır, Hakk’ın zâtı ile olurlar. 

-Rabbın ona, kötülüklerini ve iyiliklerini iham etti.. [91/8]

Allah için sohbet arkadaşı talep ediyorsan, sâkin hâlinin avdetini bekle. Gözlerinin uykuya daldığı saati ara. İyi bir abdest al, sonra namaza başla. Yapacağın iç temizliği ile namaz kapısını aç. Namazınla da Rabbın kapısına yanaş. İşte bundan sonra Hak’tan sohbet arkadaşını talep et. (421)

-Sana ibâdet eder ve Senden yardım dileriz. [1/5] dediğin zaman, kelâmın şu demektir:

-Sana taat eder ve seni Tevhid ederiz. (424)

Evin deniz kenarında olduğu halde susuzluktan ölmek üzeresin. İki adım at, Rahman’a vasıl olursun. İki adımda nefsini ve halkı O’na bağlayabilirsin. Ey Hakk’ı dileyen, iki adım at, hem dünyayı, hem de öbür âlemi Hakk’ın zâtından ibaret görebilirsin. (425)

Bir zat, velâyet hâlinin sonuna varırsa ona kutupluk hâli verilir. O, bu hâli ile halkın işlerini üzerine alır. O, bu hâlinde halkın cümlesine muadil îmana sahiptir. O îman sayesindedir ki, halkın işlerini yüklenir. (427)

İhlas, îman sahibinin arsası sayılır; yapılan işler ise, onların ağacıdır. Ağaçlar değişebilir, ama arsa değişmemeli. (428)

Benim kusurum ne, taat kılıp kulak ettiğim halde başım dertten kurtulmuyor?..(diyene) , şöyle cevap veririz:

-Sana az da olsa ilim gerek…

Hikmet sahipleri; daima yığar, ilim sahipleri ise; halka faydalı şeyleri ihraç ederler.

Zahitler, hükümle olur. Doğru zatlar da ilme bağlanır.

Sevilmiş zatlar; Hak’la ünsiyet eden erenler, ilme daha fazla önem verirler. (429)

İrfan sahibi için dirilik, ölümden sonra başlar. (429)

İrfan sahipleri için ölümler çeşitlidir. Bir ölüm vardır; ilâhi bilginin gereğidir. Bir ölüm vardır ki, o sıdıklara hastır. (430)

(İsa as.) O evlenmedi, dünyada hiçbir mülke sahip olmadı. Ama, âhir zamanda gelecek, Kureyş neslinden bir kadınla evlenecek ve bir çocuğu olacak. (430)

Bir çok zâhid vardır ki, onun yaptığı zühd hâli, Hakk’a karşı perde olur. Bir çok ârif geçinen vardır ki, mârifet hâlini görmesi ve ona güvenmesi Hakk’a nazar kılmaya mani olur. (431)

Evinden ayrıldığın zaman kendini diyar-ı harbe giden birisi farzet ve bir daha hâneye dönmeyecekmiş gibi bil. Allah’a yakın olmak için maddeden bu kadar soyun. (431)

Bir takım cemaat vardır ki, onları heybet zayıf düşürdü ve duygularını bağladı. Onların kalbini, halktan yana bir dehşet sardı. Bu yüzden onlar, bütün hâllerini bir yerde kalmaya icbar ettiler. Her şeyi bırakıp bir izbeye çekildiler. Onların kısmet alma zamanı gelince Hak Taâlâ, lokma vereni gönderir.

Ne geçmişte, ne de gelecekte bu kula itiraz edecek bulunmaz. (435)

Ümitleri haddini aşmayan için her şey, kalben bir yana atılmıştır. (436)

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar ki:

-Bana altı şeyi yerine getireceğinize söz verin, cennete girmenize kefil olayım:

1- Hanginiz olursa olsun, söz ederken yalan katmasın.

2- Verilen emânete hâin gözle bakmasın.

3- Yaptığı vaadi yerine getirsin.

4- Elinizi yasaklardan çekiniz.

5- Gözlerinizi haramlardan alınız.

6- Cinsî varlığınızı kötülükten koruyunuz. (437)

Korkun ve ümîdin bir olunca, Mevlâ’nın sana hitabı gelir. (437)

Bir kimse Allah yolunda telef olursa, onun yeniden var olmasını Allah sağlar. (437)

Ben burada oturup konuştuğum zaman evde yalnız başına oturmana tevbekâr ol. (437)

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar ki:

-Gece dilencilerini ters çevirmeyiniz. Onlar ne insan, ne cin tayfasındandır; Hakk’a mensup kimselerdir. Onların vasıtası ile Cenab-ı Hak, içinde bulunduğunuz hâli dener.  (438)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 18.12.2007
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com