İbn-i Arabî Hz. Kur’an Mührü’ nden Yansımalar: -23-

www.sufizmveinsan.com
 
 

Kitabın Adı:   KUR’AN MÜHRÜ

                     Hatmu’l Kur’an

Müellifi    :     Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn İbn’ül ARABÎ (M: 1165-1240)

Derleyen :     Abdulbaki Miftah

Mütercim :     Vahdettin İNCE

Nâşir       :     Remzi GÖKNAR

Yayınevi  :     KİTSAN Yayınları – İstanbul – 0212 513 67 69

Yansıtan  :    Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Yirmiüçüncü  Bölüm:

638 yılı 22 Rebiulevvel (Kasım 1240) Cuma gecesi gözleri güçlü sultanın katındaki doğruluk makamına dikildi ve hiç ayrılmadığı en yüce dosta (Refiku'l a'la) kavuştu. Dilinden "Allah…Allah…Allah" sözleri dökülüyordu. Hak taalayı, Muhammedi surette Ahmedi gözle görme sırrı ebedi ve daimi bir salât olarak kaldı.

Üç arkadaşı cenazesini yıkadı: Cemaluddin b. Abdulhalık, Kadı İbn Zeki, zühd sahibi abid ve muhaddis İmaduddin Abdullah b. Hasan en-Nahhas (ö:654) (IV:524). Benu Zeki türbesine defnedildi. Ebu Şame'nin "Teracimu ricali'l karneyni's sadis ve's sabi'" adlı eserinde vasfettiğine göre cenazesi son derece güzeldi. Adı geçen zatın kendisi de Şeyh'in cenazesine katılmıştır. Ne kendisi, ne başka bir tarihçi, ne de Şeyh'in herhangi bir öğrencisi, bu gün Suriye'de ileri sürüldüğü gibi, onun bazı fakihlerin tertibiyle öldürüldüğüne ilişkin bir şey söylemiş değildirler. Şeyh'in ölümünden 284 sene sonra Türk Sultanı 1. Selim, Mısır ve Suriye'yi fethettikten sonra Şam'a girdi. Verdiği ilk emir, Şeyh'in kabrinin üzerine geniş bir makamın, hemen yanında da bir caminin inşa edilmesi oldu. 924 yılında (5 Şubat 1518) sultanın da hazır bulunduğu ilk Cuma namazı bu camide kılındı.  (434–433)

El-Firuzabadi şunları söylemektedir:

—Benim söylediğim, bir gerçeklik olarak benimsediğim ve Allah'a kulluk ettiğim dinin bir gereği saydığım husus şudur:

—Şeyh Muhyiddin, hal ve ilim olarak tarikat şeyhidir. Hakikat ve şekil olarak tahakkuk etmiş bir imamdır. Fiil ve isim olarak ariflerin ilimlerini ihya etmiştir. Bir kişi onun ululuğu hakkında yakışıksız bir şey söylediği, onun hakkında yanlış düşüncelere daldığı zaman, bu, ona bir zarar vermez. Çünkü o, bir şeyin bulaşmasıyla kirlenmeyen koca bir denizdir. Diyarların üzerine yağmur yağdırmakla eksilmeyen bir buluttur. Duası göğün yedi tabakasını delip geçerdi. Bereketleri her yeri kaplar, ufukları doldururdu. O, kesin olarak benim vasfettiklerimin üstündedir. Yazdıklarımı söylemektedir. Buna rağmen onu gereği gibi tanıttığımı düşünmüyorum: (442)

Rüyada kıyametin koptuğunu gördüm. İnsanlar dalga dalga akın ediyorlardı. İlliyinde Kur'an okunduğunu duydum. Dedim ki:

—Böyle bir zamanda, hiçbir korku duymadan Kur'an okuyan bu adamlar kimlerdir? Denildi ki:

—Onlar Kur'an taşıyıcılarıdır. Dedim ki:

—Ben de onlardan biri miyim? Bunun üzerine benim için bir merdiven indirildi. Merdiveni tırmanarak İlliyinde bulunan bir odaya çıktım. Büyük küçük bazı insanlar Allah'ın Resulü İbrahim Halil'e (a.s) Kur'an okuyorlardı. Önünde oturdum. Ben de kendimden emin olarak mushafı açıp okumaya başladım. Hiçbir korku, endişe veya sorgu ürpertisi hissetmiyordum. İnsanların haşirin zorlukları olarak içinde bulundukları durumu da fark etmiyordum. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Kur'an ehli, Allah'ın ehli ve haskullarıdır."

Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: ".

“Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler." (Sebe, 37)  (446)

Tarikat ehlinin cömertliklerinin ve nefisleri bilmelerinin bir göstergesi de şudur: Kıyamet günü, Allah katındaki makamları ortaya çıkınca, onlara dünyada eziyet edenler onlardan korkarlar. Kıyamet günü ilk olarak, kendilerine eziyet edenler, daha hesaba çekilmeden, onlar hakkında şefaatte bulunurlar. Bunu Ebu Yezid el-Bistami ifade etmiştir. Bizim yaklaşımımız da budur. Çünkü onlara iyilikte bulunanlara, bu iyiliğin karşılığı olan iyilik yeter. Onlar bu iyilikleriyle Allah katında kendilerinin şefaatçileridirler. Veli hakkında önceden işledikleri hayır onları bu mertebeye yükseltir (…) Veli, Allah'tan, söverek, yererek ve hakkında hayır söylemek suretiyle överek kendisinden bahseden herkesi bağışlamasını, affetmesini ister. Bunu kendi nefsimde tattım. Rabbim bana da bahşetti bu duyguyu. Allah'a hamdolsun. Kıyamet günü gözümün gördüğü, tanıdığım, tanımadığı herkes hakkında şefaat edeceğimi vaat etti.  (446–447)

Başka bir eserden “YANSIMALAR” da buluşmak üzere hoşça kalın.

Allah “Muin” imiz olsun.

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 27.03.2009
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com