Günlerden birinde Mecnun'a rastlayan bir gönül ehli,
onun halini bilen bir yolcu, bütün içtenliğiyle sordu:-
Leyla hakkında ne biliyorsun? Bana Leyla'dan haber
ver!Mecnun, o anda baş aşağı yıkıldı, yola serilip
kaldı. Sonra inler gibi mırıldandı:
- Bir
kere daha Leyla de! Eğer Leyla'yı bilmek istiyorsan bir
kere daha Leyla de. Yoksa benden bir şeyler sorup durman
beyhude. Madem Leyla diyorsun, soruna cevap olarak Leyla
adı kafi değil mi? Ne kadar mânâ incisi delinse, yine de
Leyla adı kadar değerli değildir. Leyla'nın adını andın
mı, cihan içinde cihanlarca sır söyledin demektir. Leyla
adı hatırımda dururken başka bir adı bir an bile ansam
küfürdür bu.
Bunu
duyan o gönül ehli, daha sonraki zamanlarda şu şiiri
okuyup durdu:
Mecnun ki "La ilahe illa!" der idi
Teklif-i visal eyleseler la der idi
Şol
mertebe meftun idi Leyla'sına kim
Mevla
diyecek mahalde Leyla der idi
Leyla'nın Mecnun'u
Mecnun bir fırsatını buldu, Leyla ile baş başa kaldı.
Leyla da ondan bir dilekte bulundu:
- Ey
âşık! Neyin varsa getir!..
- A
ay yüzlü!.. Senin aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne
ciğerimde azıcık kan, ne geceleri gözümde uyku. Aşkın
aklımı yağmaladıktan sonra her şeyim birer birer gitti.
Şimdi sahip olduğum tek şey yaralı bir kuş olan canım.
Senden bir emir bekliyorum. Ver dersen hemencecik
vereyim.
Leyla
güldü bu sohbete. Sonra sitem etti:
- A
yiğit!.. Ben senden bunu ne vakit istersem alırım, başka
neyin var?!..
Bu
söz üzerine Mecnun, partal giysilerinin eprimiş
yakasından çıkardığı bir iğneyi Leyla'ya sundu:
-
Vallahi, varlık âleminde malik olduğum tek şey işte bu.
Bundan başka hiçbir nesneye sahip değilim. Bunu
taşımamın sebebi ise yine sensin a gönlümü alan!..
Çölde, ovada, dağda, kırda senin hayalini izlerken çok
düşüyorum; dikenler ayağıma batıyor. İşte bu iğne onları
ayağımdan çıkarmak için.
Mecnun, Leyla'nın kendisine acımasını beklerken Leyla
sitem etti:
-
İşte ben tam da onu arıyordum. Aşkta gerçek isen bu iğne
sana nasıl layık oluyor, a perişan âşık!.. Bencileyin
bir güzelin peşindeyken ayağına diken batsa o dikeni
çıkarmak doğru olur mu? Eğer o dikeni çıkarırsan,
seninkine vefa derler mi?!.. Sevgili yolunda ayağına
diken batan âşık, onu elbisesine takılmış bir gül
görmeli değil midir? Gül fidanı, bir gül elde etmek için
bir yıl dikenlere sabrediyor da sen gül fidanından da
aşağı mısın yoksa? Leyla'nın aşkıyla ayağına batan
diken, onun başkalarına armağan edeceği yüzlerce gül
demetinden daha değerli değil midir?
Leyla'nın ölümü
Yolunu şaşırmış Mecnun ordan oraya koşturup giderken
biri ona, "Leyla öldü!" deyiverdi. Mecnun, bu kara haber
üzerine derhal durdu ve ellerini açıp şükretti:
-
Hamd olsun Allah'ıma!..
Bu
sefer adam çok öfkelenip bağırdı:
- A
aklı ve hayatı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için
yanar, hem de neden böyle söyler, ölümüne sevinirsin?
-
Ben, iyiliğini isteyip dururken o ay yüzlüden bir fayda
elde edemedim. Bari kötülüğünü isteyen de bir şey elde
edemesin!..
Mecnun'un vuslatı
Günlerden birinde Mecnun'u bir duvarın üstüne oturmuş,
ayaklarını sallandırmış otururken buldular. Kerpiçten
duvarın üstünde gayet neşeli ve bahtiyardı. Kendince
konuşuyor, işaretleşiyor, gülüyordu. Gelen geçen bu hale
bakıp gülmedeydi. Nihayet bir gönül eri oradan geçti.
Bakınca Mecnun'un yanında Leyla'nın da oturmakta
olduğunu gördü. Başkasına gizli olan ona açılmıştı.
Şükretti:
- Bir
ömürdür koşup durdum... Çok da yoruldum... Ama sonunda
bir araya geldiklerini gördüm!.. Çok şükür Allah'ım;
sevenleri buluşturdun!..
Akıllı deli
Anlatırlar ki, kendince kavminin önde gelenlerinden,
dindarlığı herkes tarafından bilinip itibar gören biri
kırlara gezmeye çıkmış, Allah'ın yarattıklarını ibret
nazarıyla seyre koyulmuştu. Sonra kalktı, iki rekat
şükür namazı kılmak üzere tekbir aldı. Olacak bu ya, o
sırada Mecnun da kırlarda dolaşıyordu ve tesadüfen bu
adamın önüne doğru geçip bilmeden orada oyalanmaya
başladı... Adam selam verdikten sonra Mecnun'a seslendi:
- Bre
çekil önümden, burada namaz kılıyorum.
O
vakit Mecnun hayretler içinde şöyle sordu:
- A
efendi! Sen bu namazı niçin kılarsın?
Adam
şaşırmıştı. Delinin aklına hayret etti ve işin sonunu
getirmek istedi:
-
Neden sordun ki?
-
Allah aşkıyla ve onun için kılıyor musun diye?
-
Evet, Allah aşkıyla ve O'nun rızası için kılıyorum!..
-
Mecnun önce güldü, sonra dudağını büzüp kederlendi:
-
Kendini yokla beyim, içini yokla... Ben Leyla'nın aşkına
düştüm düşeli şunca yıldır ondan başkasını görmüyorum da
sen Allah aşkıyla namaz kılarken beni nasıl görüyorsun?
BERCESTE
Halâs
olmak için ez-cân u
dil
aşkından ol yârin
Dua
etsem de dergâhında
ya
Rab müstecab etme
Halîm
O
sevgilinin aşkından kurtulmak için can u yürekten de dua
edecek olsam, onu dergâh-ı izzetinde kabul etme
Allah'ım!.. |