Mecnun'un Leyla'sı

İSKENDER PALA
 

Günlerden birinde Mecnun'a rastlayan bir gönül ehli, onun halini bilen bir yolcu, bütün içtenliğiyle sordu:- Leyla hakkında ne biliyorsun? Bana Leyla'dan haber ver!Mecnun, o anda baş aşağı yıkıldı, yola serilip kaldı. Sonra inler gibi mırıldandı:

- Bir kere daha Leyla de! Eğer Leyla'yı bilmek istiyorsan bir kere daha Leyla de. Yoksa benden bir şeyler sorup durman beyhude. Madem Leyla diyorsun, soruna cevap olarak Leyla adı kafi değil mi? Ne kadar mânâ incisi delinse, yine de Leyla adı kadar değerli değildir. Leyla'nın adını andın mı, cihan içinde cihanlarca sır söyledin demektir. Leyla adı hatırımda dururken başka bir adı bir an bile ansam küfürdür bu.

Bunu duyan o gönül ehli, daha sonraki zamanlarda şu şiiri okuyup durdu:

Mecnun ki "La ilahe illa!" der idi

Teklif-i visal eyleseler la der idi

Şol mertebe meftun idi Leyla'sına kim

Mevla diyecek mahalde Leyla der idi

Leyla'nın Mecnun'u

Mecnun bir fırsatını buldu, Leyla ile baş başa kaldı. Leyla da ondan bir dilekte bulundu:

- Ey âşık! Neyin varsa getir!..

- A ay yüzlü!.. Senin aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne geceleri gözümde uyku. Aşkın aklımı yağmaladıktan sonra her şeyim birer birer gitti. Şimdi sahip olduğum tek şey yaralı bir kuş olan canım. Senden bir emir bekliyorum. Ver dersen hemencecik vereyim.

Leyla güldü bu sohbete. Sonra sitem etti:

- A yiğit!.. Ben senden bunu ne vakit istersem alırım, başka neyin var?!..

Bu söz üzerine Mecnun, partal giysilerinin eprimiş yakasından çıkardığı bir iğneyi Leyla'ya sundu:

- Vallahi, varlık âleminde malik olduğum tek şey işte bu. Bundan başka hiçbir nesneye sahip değilim. Bunu taşımamın sebebi ise yine sensin a gönlümü alan!.. Çölde, ovada, dağda, kırda senin hayalini izlerken çok düşüyorum; dikenler ayağıma batıyor. İşte bu iğne onları ayağımdan çıkarmak için.

Mecnun, Leyla'nın kendisine acımasını beklerken Leyla sitem etti:

- İşte ben tam da onu arıyordum. Aşkta gerçek isen bu iğne sana nasıl layık oluyor, a perişan âşık!.. Bencileyin bir güzelin peşindeyken ayağına diken batsa o dikeni çıkarmak doğru olur mu? Eğer o dikeni çıkarırsan, seninkine vefa derler mi?!.. Sevgili yolunda ayağına diken batan âşık, onu elbisesine takılmış bir gül görmeli değil midir? Gül fidanı, bir gül elde etmek için bir yıl dikenlere sabrediyor da sen gül fidanından da aşağı mısın yoksa? Leyla'nın aşkıyla ayağına batan diken, onun başkalarına armağan edeceği yüzlerce gül demetinden daha değerli değil midir?

Leyla'nın ölümü

Yolunu şaşırmış Mecnun ordan oraya koşturup giderken biri ona, "Leyla öldü!" deyiverdi. Mecnun, bu kara haber üzerine derhal durdu ve ellerini açıp şükretti:

- Hamd olsun Allah'ıma!..

Bu sefer adam çok öfkelenip bağırdı:

- A aklı ve hayatı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için yanar, hem de neden böyle söyler, ölümüne sevinirsin?

- Ben, iyiliğini isteyip dururken o ay yüzlüden bir fayda elde edemedim. Bari kötülüğünü isteyen de bir şey elde edemesin!..

Mecnun'un vuslatı

Günlerden birinde Mecnun'u bir duvarın üstüne oturmuş, ayaklarını sallandırmış otururken buldular. Kerpiçten duvarın üstünde gayet neşeli ve bahtiyardı. Kendince konuşuyor, işaretleşiyor, gülüyordu. Gelen geçen bu hale bakıp gülmedeydi. Nihayet bir gönül eri oradan geçti. Bakınca Mecnun'un yanında Leyla'nın da oturmakta olduğunu gördü. Başkasına gizli olan ona açılmıştı. Şükretti:

- Bir ömürdür koşup durdum... Çok da yoruldum... Ama sonunda bir araya geldiklerini gördüm!.. Çok şükür Allah'ım; sevenleri buluşturdun!..

Akıllı deli

Anlatırlar ki, kendince kavminin önde gelenlerinden, dindarlığı herkes tarafından bilinip itibar gören biri kırlara gezmeye çıkmış, Allah'ın yarattıklarını ibret nazarıyla seyre koyulmuştu. Sonra kalktı, iki rekat şükür namazı kılmak üzere tekbir aldı. Olacak bu ya, o sırada Mecnun da kırlarda dolaşıyordu ve tesadüfen bu adamın önüne doğru geçip bilmeden orada oyalanmaya başladı... Adam selam verdikten sonra Mecnun'a seslendi:

- Bre çekil önümden, burada namaz kılıyorum.

O vakit Mecnun hayretler içinde şöyle sordu:

- A efendi! Sen bu namazı niçin kılarsın?

Adam şaşırmıştı. Delinin aklına hayret etti ve işin sonunu getirmek istedi:

- Neden sordun ki?

- Allah aşkıyla ve onun için kılıyor musun diye?

- Evet, Allah aşkıyla ve O'nun rızası için kılıyorum!..

- Mecnun önce güldü, sonra dudağını büzüp kederlendi:

- Kendini yokla beyim, içini yokla... Ben Leyla'nın aşkına düştüm düşeli şunca yıldır ondan başkasını görmüyorum da sen Allah aşkıyla namaz kılarken beni nasıl görüyorsun?

BERCESTE

Halâs olmak için ez-cân u

dil aşkından ol yârin

Dua etsem de dergâhında

ya Rab müstecab etme

Halîm

O sevgilinin aşkından kurtulmak için can u yürekten de dua edecek olsam, onu dergâh-ı izzetinde kabul etme Allah'ım!..

 

Kaynak; www.zaman.com.tr den alınmıştır

 

 
 
İstanbul - 03.02.2009
http://sufizmveinsan.com