MUHYİDDİN İBN ARABİ
"Mekârimu'l Ahlak" tan Yansımalar

1. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

MUHYİDDÎN İBN ARABİ

“Mekârimu’l Ahlâk” tan Yansımalar

Birinci Bölüm

Müellifi: Şeyh-ül Ekber MUHYİDDÎN İBN ARABİ

Eserin Orijinal adı: MEKÂRİMU’L AHLAK

Kapakta kullanılan isim: Mekârimu’l Ahlak – Üstün Ahlak

Tercüme: Vahdettin İNCE

Yansıtan: Hamdi CENİK

KİTSAN Yayınlarından çıkan bu değerli eserden alıntılar yapmamıza izin veren Remzi GÖKNAR beye teşekkürlerimizi sunar, insanların manevi ufkunu genişleten daha nice eserlerle bizleri buluşturmasını dileriz.

www.sufizmveinsan.com

Sair canlılar içinde sadece insan fikir ve temyiz (ayırt etme) gücüne sahiptir. Bu nedenle serbest iradesine bağlı temyiz yeteneğini bozmadığı, hevasına yenik düşmediği ve tutkulu arzularına tabi olmadığı sürece, her zaman işlerlin en faziletlisini, mertebelerin en şereflisini, giysilerin en güzelini takva elbisesini sever. (25)

Ahlak, nefsin halidir; insan düşünmeksizin ve seçim yapmaksızın fiillerini bu hal esasında yapar.
Ahlak, bazı insanlarda içgüdü, huy ve tabiat şeklinde var olurken, bazı kimseler de ancak riyazet ve çalışmayla sahip olabilir. (30)

Doğuştan güzel ahlak karakterine sahip olanların sayısı çok azdır.

Doğuştan kötü huylara sahip olanlar ise, insanların çoğunluğunu oluşturacak kadar çokturlar.

Bunun nedeni: İnsan tabiatının galip unsurunun kötülük olmasıdır.

Şöyle ki: İnsan  kendini tabiatına kaptırdığı, onun doğrultusunda kendini koyverdiği; düşünce, ayırt etme, haya ve sakınma gibi unsurları kullanmadığı zaman, hayvanlara özgü huylar onu kaplar.

Zira: İnsanı hayvanlardan ayıran şey, düşünce ve temyiz yeteneğidir. (32)

ŞEHVANİ NEFİS:

Şehvani nefis, hem insanda hem de hayvanda vardır.

Bütün cismani lezzetler ve şehvetler bundan kaynaklanır. Yeme içme ve cinsel arzuları tatmin etme gibi.

Bu nefis çok güçlüdür.

Bir insan şehvani nefse galip gelmez, arındırmazsa, bu nefis , insanı hakimiyeti altına alır, bütün güçlerini istila eder.(38)

Bu özelliğe sahip olan kimsenin utanması az, yalan söylemesi çok olur.

Faziletli kimselerden kaçar...

İlim adamlarından nefret eder, takva ve ibadet ehline buğzeder.

Günahkarları sever, fuhuş ve hayasızlıktan hoşlanır.

Günaha dair sözler dinlemekten lezzet alır.

Sürekli şaka eder , çok eğlenir ve bu hali onu bir çok günaha kadar sürükler…

Nihayet lezzet düşkünlüğü onu en çirkin, en rezil yoldan mal kazanmaya sevk eder…

Derken onu başkalarının malını gasp etmeye, hırsızlık yapmaya, ihanete zorlar.(39)

GAZAP NEFSİ:

Gazap nefsi de hem insanda hem de hayvanda bulunur.

Öfke, cesaret/cüret ve galip gelme isteği bu nefisten kaynaklanır.

Bu nefis şehvani nefisten daha güçlüdür.

İnsan gazap nefsinin emrine girdiğinde çok öfkelenir…

Kini çok şiddetli olur ve kendisinde hilm/ağırbaşlılık ve vakar namına bir şey kalmaz. Küstahlığı, cüretkarlığı artar.

Öfkelendiği zaman hemen intikam almaya, öfkelendiği kimseye zarar vermeye yeltenir.

Öcünü alırken sınır tanımaz olur. Çok söver, sövmede çirkefleşir.(42)

Gazap nefsinin hakimiyeti altına giren kimse, galip gelme arzusuyla içten içe yanıp tutuşur…

Kendisine eziyet edenlerin başına yönetici olarak geçmek için fırsat kollar.

… Onlara lider olma arzusunu taşır.  Normal yollardan başa geçemeyince de iğrenç hilelere, ayak oyunlarına baş vurur. (43)

Böyle kimselerin galibiyet sevgisi ve başkanlık arzusu bu kişileri normal ve helal yolların dışında mal kazanmaya, galibiyet ve zulümle mal edinmeye sevk eder.

Galibiyet sevdası uğruna kendilerine direnenlerle savaşır. (44)

Gazap nefsi boyun eğdirilmiş, kontrol altına alınmışsa, kişi ağır başlı ve vakur olur.

Gazap nefsi ihmal edilmiş, salıverilmişse, dolayısıyla kişiyi kontrol altına almışsa, kişi abartılı bir öfkeye, ölçüsüz bir kızgınlığa ve sınır tanımayan bir zorbalığa sahip olur.

Bu nefsin de övülen erdemleri vardır. Çünkü aşağılık şeylere tenezzül etmeme, gerçek liderliği, başkanlığı isteme, yüksek mertebelere talip olma aslında övülen ahlakın birer unsurlarıdır ve bunlar gazap nefsinin fiilleri kapsamına girerler.

Tedip ve arındırma yöntemiyle gazap nefsine hakim olunan güzel işlerde kullanımı sağlandığında, dehşet verici eylemlerden alıkonulduğunda; hali güzelleşir ve yöntemi de övgüye değer olur. (45)

NEFS-İ NATIKA

“KONUŞAN NEFS:AKIL”

Nefs-i Natıkaya gelince…

İnsanı diğer tüm hayvanlardan ayıran, farklı, ayrıcalıklı kılan bir nefistir.

Düşünme, ayırt etme ve anlama yetisi bundan kaynaklanır.

İnsanın üstünlük kaynağı, himmetinin büyüklük nedeni budur.

İnsan bununla kendini beğenir.

Bununla güzellikleri güzel, çirkinlikleri çirkin görür.

İnsan bu yeteneğiyle diğer iki nefsini yani şehvani ve gazap nefislerini terbiye eder, arındırır, onları sınırlandırır, kontrol altına alır.

Olayların sonunu bununla düşünür ve bununla olaylara başlamaya karar verir.

Bu nefsin de çok güzel erdemleri ve de tam bunların zıddı olan çok kötü rezillikleri vardır.

Bu nefis, erdemlerini illim ve adap yoluyla edinir. Bu sayede kişi alçaklıklardan, çirkin hayasızlıklardan uzak durur. Diğer iki nefsi de kontrol altına alır, edeplendirir. (47)

Tabiatında kötü alışkanlıklar baskın olan kişinin durumu; nefs-i natıka’sının zayıflığından, cevherinin kötülüğünden kaynaklanır.

Erdemlerle birlikte rezilliklere de sahip olan kişinin ise nefs-i natıka’sı orta halli olur.

İnsanların büyük çoğunluğu bu alışkanlıkları, güzel ve çirkiniyle bütün ahlakları, huyları kendi fiilleri sonucu elde eder. (47,48)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 17.04.2007
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com