Kitabın adı :
NURLAR HAZİNESİ
Müellifi :
İBN ARABÎ
Mütercim :
Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ
Yayınevi :
İZ YAYINCILIK – 6.
Baskı – İstanbul – 0212 520 72 10
Yansıtan :
Hamdi CENİK
Rasûlullah
(s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
-Aziz ve Celil
olan Allah şöyle buyuruyor:
-Benden
başkasına ümit bağlayan Beni tanımıyor demektir. Beni
tanımayan bana kulluk etmez. Bana kulluk etmeyen Benim
gazabıma mâruz kalır. Benden başkasından korkan Benim
azâbımla karşılaşır. (86)
Hz. Enes (radıyallahu
anh) anlatıyor:
Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
-Allah arzı
yarattığı zaman, arz sallanmaya (tıpkı bir hurma
ağacı gibi sağa sola) yalpalar yapmaya başladı, bunun
üzerine dağlarla onu sabitleştirdi ve böylece arz
istikrarını buldu. Melekler dağların şiddetine
hayrette kaldılar.
-Ey Rabbimiz,
dediler, dağlardan daha şiddetli bir mahluk yarattın mı?
-Evet,
buyurdu. Demiri
yarattım.
-Demirden daha
şiddetli bir şey yarattın mı? dediler. Hak Teâla:
-Evet!
dedi. Ateşi yarattım.
-Ateşten daha
ağır bir şey yarattın mı? diye yine sordular. Hak Teala:
-Evet,
dedi, suyu yarattım!
-Sudan daha
şiddetli bir şey yarattın mı? dediler. Hak Teala tekrar
cevap verdi:
-Evet, rüzgârı
yarattım.
-Rüzgârdan daha
şiddetli bir şey yarattın mı? diye yine sordular. Hak
Teâla:
-Evet
insanoğlunu yarattım…
dedi ve devam etti:
-Eğer o, sağ
eliyle sadaka verir, sol eli görmeyecek kadar gizlerse
(daha şiddetlidir). [3238] (92,94)
Rasûlullah
(s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
-Allah şöyle
buyuruyor:
-Ey Âdem oğlu,
sen Bana duâ ettiğin ve Benden ümit ettiğin müddetçe,
nasıl olursan ol seni bağışlarım ve aldırış etmem.
-Ey Âdem oğlu,
senin günahların gök yüzünün bulutlarına kadar ulaşsa ve
sonra sen Benden mağfiret dilesen seni bağışlarım.
-Ey Âdem oğlu
sen Bana dünyâlar dolusu hatâ ile gelsen ve fakat Bana
hiçbir şeyi ortak
(şirk)
koşmamış olduğun halde ulaşsan, şüphesiz sana dünyâlar
dolusu mağfiretle muamele ederim. (98)
Rasûlullah
(s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
-Allah şöyle
buyuruyor:
-Dünyada kulumun
iki gözünü alırsam, benim katımda bunun karşılığı ancak
cennet olur.
(104)
Aziz ve Celil
olan Allah, Resûlü ve dostu İbrâhim’e şöyle buyuruyor:
-Bu şiddetli
korku niçindir?
İbrâhim cevap
verdi:
-Ya Rabbi, nasıl
korkmayayım ve dehşet içinde olmayayım: Babam Âdem as.
ki yeri Senin yanındaydı, onu Kendi elinle yarattın, ona
Kendi ruhundan üfledin, meleklere ona secde etmelerini
emrettin! Ve bir tek günahtan dolayı onu yanından
uzaklaştırdın!
Bunun üzerine
Allah şöyle vahyetti:
-Ey İbrâhim, bilmez misin ki sevenin sevgiliye karşı
itaatsizliği çok zor gelir.. (114)
Allah Taâlâ
şöyle buyuruyor:
-Ey Dâvud,
İsrâil oğullarına aşırı istek ve arzulardan
sakınmalarını söyle. Zira aşırı istek ve arzulara bağlı
olan kalblerin akılları (idrakleri) bana karşı
örtülüdür, aramızda perde bulunur. (114)
Allah Taâlâ
şöyle buyuruyor:
-Beni sevdiğini
iddia edip de, Benden gafil olan yalan söylemiştir.
Seven herkes,
sevdiğiyle birlikte olmayı (halvet) istemez mi?
Ben nice
sevenlerimi tanırım ki, Beni gözlerinin önünde temsil
ederler; görürcesine Bana hitap ederler ve huzurumda
Benimle konuşurlar. Yarın onların gözlerini
cennetlerimde serinleteceğim.
(116)
Allah Taâlâ,
intihar eden kimse hakkında şöyle buyuruyor:
-Kulum kendi
kendine (ölüme teşebbüs ederek) Benim önüme
geçti, Ben de ona cenneti haram kıldım. (118)
Aziz ve Celil
olan Allah buyurur:
Benim kulum,
Benim has kulum savaş sahnesinde dengiyle karşı karşıya
bulunduğu halde Beni zikr edendir.
(118)
Aziz ve Celil
olan Allah buyurur:
-Ey Âdem oğlu,
sana verdiğim şeye razı olursan, kalben ve bedenen
rahatlık içinde olursun, ayrıca övülürsün.
Şâyet sana
verdiğim kısmete razı olmazsan, senin başına dünyâyı
musallat ederim; o kadar ki, yabani hayvanların çöllerde
dolaşması gibi oradan oraya koşar durursun; İzzetim ve
Celâlime yemîn olsun ki, dünyadan ancak senin için
takdir ettiğim kadarını elde edebilirsin, hem de
zemmedilmiş, aşağılanmış olursun.
(120)
Aziz ve Celil
olan Allah buyuruyor:
-Ey Âdem oğlu, herkes seni kendisi için ister. Ben ise
seni senin için isterim, oysa sen Benden kaçıyorsun. Ey
Âdem oğlu, bana karşı hiç de âdil değilsin!..
(122)
|