Kitabın Adı: ONLARIN ÂLEMİ
Haletü Ehli’l-Hakikati Maallah
Müellifi : Ahmed Er-Rufâî
(M: 1119-1182)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Bahar Yayınları
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Onüçüncü
Bölüm:
24. Hadis-i
Şerif:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:
—Sizi
maddi ve manevi cihetten beslediği için, Allah’ı
seviniz.
Beni de,
Allah sevdiği için seviniz.
Ehl-i
Beytimi de, ben sevdiğim için seviniz.
(280)
Bu
Hadis-i Şerifte ruh temizliğine erme yolu belirtiliyor.
Anlatılan sevgi yoluna giren ruh temizliğine ermiş olur
ve Allah tarafından seçilmişlere katılır.
Oğlum sana safiyet yollarını anlatacağım. O anlatacağım
yolun bir içi bir dışı vardır.
Dışı: Bilcümle temizliğe ermektir. Bu erişte; dünya,
yaratılmışlar ve nefsin kirlerinden kurtulmak icap eder.
İçi: Yaptığın işleri, büyük ve çok görmekten kurtulmanla
olur. Yapılan işleri görmek; ruhun safiyeti üzerine toz
eker. Ayrıca yapılan işlere karşılık beklemek ve Hak’tan
başkasını görmek, ruh safiyetini karartır.
Bu
manada şu Hadis-i Şerif önemlidir:
-İç aleminiz!.. İç
aleminiz!.. Çünkü o, Allah katında en çok sevilendir.
(280,281)
Birçok büyükler şu fikirdedirler:
—Bilgisizlik ölümdür. Allah bilgi verdikçe canlılık
olur.
Her
bilgi bir vebaldir. Ancak, amel ederse kurtulmak mümkün
olur.
Her
amel de fayda vermez, ancak Allah için olan faydalıdır.
Bu
anlatılan ameli yapanlar için de; ruh safiyeti elde
edilmedikçe, kurtuluş kolay olmaz.
Bu
safiyeti bulanlar ise.. hallerince, büyük tehlike
içindedirler. Çok dikkatli olmaları icap eder. (284)
25. Hadis-i
Şerif:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:
-Bir kimse
kazandığı helal ve temiz maldan, normal olarak sadaka
verirse .. bu helal kazançtan fakirlere Allah rızası
için yedirirse.. Allah o kimsenin iyiliklerini kabul
buyurur. Malına bereket ihsan eyler. Tıpkı, bir kimsenin
büyüyen çocuğu gibi, o mal büyür, artar.
(289)
Bu
Hadis-i Şerif bizi iyilik etmeye teşvik ediyor.
Yapılan iyilikle, ihlâs sahibi olmanın gerekli olduğuna
dair bizi ayık tutmak istiyor.
İhlâs sahibi olarak, güzel işler yapan için, ecrin kat
kat artacağına ve bu gibi işlerin mutlaka kabul
buyrulacağına işaret ediyor.
Anlatılan sadakanın, makbul olma durumunun, mutlak
ihlasla toplandığını bilmek gerekir.
Kaldı ki: İhlâs, irfan sahiplerinin nurudur. Ameller
ihlassız olduğu takdirde, karanlık içinde kalır. Ancak,
ihlâsla aydınlığa kavuşur.
İşbu düşünce iledir ki, İrfan sahipleri, bütün
gayretlerini, ihlâs yolunda harcarlar. Çünkü onlar, şu
Âyet-i Kerimenin özünü anlamışlardır:
—Dikkat
ediniz: İhlâsla tutulan işler, Allah içindir.
[39/3]
(289,290)
Oğlum bugün tasavvuf yolunda olan kimselerin çoğunu,
zındık olarak bulursun.
Onlar tasavvuf dillerinde, kalemlerinde bir
sermaye yapmak sevdasına kapılmış kimselerdir.
Onlar bütün bağları kırmış, güya hürriyetçi geçinen
kimselerdir. Bütün usulleri bozarak kendilerinden icat
çıkarırlar.
Onların çoğunu; işin hakiki yönünden anlamayan, bilgisiz
olarak bulursun. Anlayışları kıttır. Çok hilekâr,
kandırıcı kimselerdir. Onlar kendilerini beğenirler.
Düşünceleri karanlıktır. İyi kimseler hakkında kötü
düşünceler beslerler. Takva sahiplerini, zühd yolunda
gidenleri, sadakat sahibi olanları, ruhi bir safiyete
erenleri benimsemezler.
Tam
tasavvuf derecesine ermiş kimselerin, vasfı yapılmaz.
Fehim, onların mana yollarını çıkaramaz.
Onların yalnız işaretleri vardır. Başta; nefsin elinden
ve onun kirli işlerinden kurtulmak, onlar için en büyük
emeldir. Sözlerinde ve işlerinde; nefse, dünyaya pay
çıkarmazlar. Onların bütün duyguları Hak ayrılığı
tozundan tamamen temizidir.
Onlar nefisle olurlar; ama nefsin cümle çirkin
huylarından uzaktırlar.
Halk içinde gezerler; ama halkın kötülükleri onlara
dokunmaz.
Kalb sahibidirler; ama kalbleri Hak katındadır. Onların
kalbinden ancak iyilik zuhura gelir. (290,291)
Her varlıkta tekliği sezerler. (292) |