Kitabın Adı: ONLARIN ÂLEMİ
Haletü Ehli’l-Hakikati Maallah
Müellifi : Ahmed Er-Rufâî
(M: 1119-1182)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Bahar Yayınları
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Dördüncü
Bölüm:
9. Hadis-i
Şerif:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:
Kıyamet günü
oldukta bir kimse hesaba çekilmek üzere huzura
getirilir, denir ki:
—Küçük
günahlarını kendisine gösteriniz.
Ama büyük
günahları kendisinden saklanır, sonra ona şöyle
söylenir:
—Falan gün şu
ve şu amellerde bulundun, falan gün de şu ve şu işleri
yaptın.
O şahıs bütün
gösterilenleri kabul eder, inkâra sapacak halde
değildir. Bu arada büyük günahlarının getirilmesinden de
korkar. Ne var ki; Allah-ü Teâlâ onun için hayır
dilemiştir, bu sebeple emir verir:
—Onun bütün
bu günahlarının yerine iyilik ve sevap veriniz.
O şahıs bu
durumu görünce içten bir arzuya kapılır ve der ki:
-Benim bir takım günahlarım daha vardı ki, onları
burada göremiyorum.
Ebu
Zer (r.a.) diyor ki:
—
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz son cümleyi söylerken
tebessüm etti ve şu
Ayete-i Kerimeyi okudu:
—Bunlar
o kimselerdir ki: Allah-ü Teâlâ onların kötülüklerini
iyiliğe çevirir.
[25/70]
Bu Hadis-i
Şerifte anlatılan şahıstaki korku; yakîn hali
sırlarındandır. Allah’ın saltanatını bilme ilmi
bu yoldan gelir. (143,144)
Biri
ilim sahiplerinden birine gitti:
—Bana yararlı bir söz söyle, dedi, O bilgi sahibi de ona
şu cevabı verdi:
—Bana göre sen pislik içine düşmüş, her yanı o pisliğe
belendikten sonra, kokucu dükkânına giden ve:
—Bana koku sür…
Diyen biri gibisin. Bu durumda kokucu ona şöyle söyler:
—Git, önce bir sabun al, kendini ve elbiseni iyice yıka…
Koku sürünmeye sonra gel.
Ben
de sana şöyle söylüyorum:
—Sen
nefsini günah kirleri ile batırmışsın. Git hasret sabunu
al, nedamet kilini de bul. Sonra Tevbe suyunu ara,
dışını ve içini korku suyu ile temizle. Ümitle cürüm
pisliklerini gider. Beğenilmeyen işlerden beri dur.
Sonra zühd ve takva hamamına gir. Doğruluk ve safiyet
suyu ile iyice yıkan. İşte bundan sonra gel ki; sana
marifet kokusundan vereyim.
Ey ilahi hikmete sahip olan zat; bir tabip gibi ol.
İlacı yerinde kullan. Nasihatini faydalı olacağını
bildiğin yerde yap. Hikmeti; cahillerin önüne saçma.
Sonra sen de onlar gibi cahil kalırsın. Ehlini bulunca
da saklama. Sonra zalim olursun. Sonra, rastgele her
yerde de içini açma, rüsvay olursun, utanırsın.
(146, 147)
10. Hadis-i
Şerif:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:
—Kıyamet günü
cennetin kapısına kadar giderim. Kapısının açılmasını
istediğimde, kapıcı:
-Sen
kimsin?.. diye sorar.
—Ben
Muhammedim, deyince, kapıcı şöyle der:
—Buyurun,
Senden önce hiç kimseye kapıyı açmayacaktım, öyle emir
aldım.
(149)
İlahi bilgiye erenler bilirler ki; burada bahsedilen
cennet, Hakkın hayır kapısıdır. Bu kapı ezeli ve
sonsuzdur. Ancak Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin varlığı
ile açılır. Çünkü O; her hayrın başıdır. Dünya ve ahiret
hayırları ondan coşar, taşar bize gelir. Bu bilgi onun
şanındandır. İşbu bilgi Allah ilminin sırrıdır. (149)
Marifet nuru; Allah’ın Celal sıfatlarından bir
aydınlıktır,
iyi hasletlerin en iyisidir. Allah bu iyiliği, akıllı
insanların kalplerine yerleştirir. Cemal sıfatı ile
de o kalbi bezer. Yüce şanı ile o kalbe bu huyu
ikram eder. Bilhassa mahabbet, dostluk ve fazilet
sahiplerine verir. (150)
Şöyle bir rivayet vardır:
Allah, Davud (a.s.) a şöyle vahyediyor:
-Ey
Davud!.. Faydalı ilme çalış.
Haliyle Davud (a.s.) sorar:
-Ya
Rabbi faydalı ilim nedir?..
Şu
cevabı alır:
—Benim Celalimi, azametimi ve büyüklüğümü anlamaktır.
Gücümün her şeye yeter olduğunu bilmektir. İşte bu
anlayış ve bilgi seni bana yakın kılar. Çünkü ben
cehaleti özür olarak kabul etmem. (152) |