Kitabın Adı: ONLARIN ÂLEMİ
Haletü Ehli’l-Hakikati Maallah
Müellifi : Ahmed Er-Rufâî
(M: 1119-1182)
Mütercim : Abdülkadir AKÇİÇEK
Yayınevi : Bahar Yayınları
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Sekizinci
Bölüm:
14. Hadis-i
Şerif:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:
—İşler
niyetlere bağlıdır. Herkese niyet ettiği şey vardır.
Buna
göre, bir kimsenin yapmaya hazırlandığı şey:
Allah ve peygamber yolu ise.. Allah’a ve Peygambere
varır.
Eğer
dünya ise.. ona kavuşur
Bir
kadınsa.. onu da bulur.
Hâsılı: O şahsın yolu, niyet ettiği şeye çıkar.
(189)
Enes
bin Malik (Hızır a.s. ın tamir ettiği duvardaki)
hazinede şu yazıların olduğunu söylüyor:
-Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile..
Ölüme inanana şaşıyorum: Nasıl neşeleniyor?
Kadere tam inanmışa hayret ediyorum: Nasıl mahzun
oluyor?
Cehenneme inanmışa taaccüp ediyorum: Nasıl gülebiliyor?
Dünyanın yıkılmasını bilen için parmak ısırıyorum: Ona
bağlı olanlara nasıl sarılıyor?.. Ve kendisini onun
havasına nasıl kaptırıyor?..
İlah
olarak ancak Allah vardır. Muhammed onun Rasûlüdür.
(191)
Şu
adama hayret etmemek elde değil:
Öyle
işler tutuyor ki, başkası yapsa darılıyor, kendisi
yapınca aklına bir şey gelmiyor.
Kendisine biri isyan etse kızıyor; ama kendisi isyan
edince aklına bir şey gelmiyor.
Ve
itaat edilmesini istediği halde, kendisi kimseye itaat
etmiyor.
Sonra, herkesi kötüler; ama nefsinin kötülüklerini
görmez. (193)
Hatem’ül-Asam şöyle diyor:
-Kuldan utanıp; Allah’tan utanmayana..
Kulların rızasını almak istediği halde; Allah’ın
rızasını aramayana..
İtaat ehlini sevdiği halde; günahkar olmaya devam
edene..
Allah’ın kuvvet ve kudretini bildiği halde; kaçana..
Allah’ın nimetlerini yiyip şükrüne yanaşmayana parasıyla
mal mülk kazandırdığı halde; iyilik yolu ile insan kalbi
kazanmayana..
Güzel sözlü dahi olsa; onları kendisine bağlamayana
şaşırıyorum. (193)
Hanis b. Abdullah şöyle diyor:
—Hayret ediyorum:
Bir kimse vardır;
gece sabahlara kadar ibadet eder, gündüzlerini oruçlu
geçirir.. Böylece günahlara da girmez.
Böyle olduğu halde, bu zatı daima gözyaşları içinde
görürsün.
Bir başka kimse vardır ki:
Geceleri sabahlara kadar uyur, güneş her zaman üzerine
doğar. Gündüzlerini oyun ve oyuncakla geçirir. Her çeşit
hataları da işlemekten çekinmez.. Durumu böyle olmasına
rağmen, bunu da daima güler bulursun (193)
Yahya b. Maaz anlatıyor:
—İrfan sahibi için cenneti düşünmek ölümdür. Cehennemi
hatırlamak yine ölümdür. Bu iki ölüm arasında nasıl
yaşanır?..
Cennetsiz olmaz, cehenneme ise hiç kimse dayanamaz.
(194)
İsmi
bilinmeyen bir zat şöyle diyor:
—Kavuşmayı düşünmek ölümdür. Ayrılmayı hatırlamak yine
ölümdür. Bu iki ölüm arasında diri kalabilene hayret
edilir.
İrfan sahibinin ölmesine şaşılır.
Çünkü o; irfan hoşluğu ile ayrılık ölümü arasındadır.
Acaba irfan hoşluğu ile ölmek mi iyi?..
Yoksa, firkat ve ayrılıkla hayat sürmek mi hoş olur?.. (194)
Seni
anınca ölürüm, sonra dirilirim;
Ki,
vuslat suyun olmasa nasıl dirilirim?..
İhsan ile dirilirim, şevkle de ölürüm;
Uğruna nice dirilir, nice kez ölürüm..
Sevgiyi bardak bardak içip de kaldım;
Amma ki, ne şarap bitti ne ben kandım.
(195) |