Müellifi:
Muhiddîn-i Arabî
Kitabın adı:
Şeceretü’l Kevn (Üstün İnsan)
Tercüme:
Abdülkadir Akçiçek
Naşir:
Alperen Yayınları-ANKARA (Birinci Basım)
Şeyhu’l Ekber
Muhiddîn İbn Arabî hazretlerinin (H.560
638/M.1164-1240) bir birinden değerli eserlerinden biri
olan “Şeceretü’l Kevn’ den yansımalarla
huzurlarınızda olmaktan mutluyuz.
Bir başka mevzu
da şöyle soruldu:
-Sana göre
insanların en saadetlisi (!) kimdir?
-Namazlarını
bilerek, kasten bırakanlar.
-Peki.. sana
göre insanların en şakîsi kimdir?
-Cimriler.
-Peki, seni
işinden ne alıkoyar?
-Ulema
meclisleri.
-Peki, yemeğini
nasıl yersin?
-Sol elimle ve
parmaklarımın ucuyla.
-Peki, sam yeli
estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman
çocuklarını nerede gölgelendirirsin?
-İnsanların
tırnakları arasında.
Bundan sonra
İblis şöyle anlattı.
-Benim bir oğlum
vardır. Adı Ateme’dir. Bir kul yatsı
namazını kılmadan uyursa, gider onun kulağına bevl eder.
Eğer böyle
olmasaydı, imkanı yok, insanlar namazlarını eda etmeden
uyumazlardı.
Benim bir oğlum
daha vardır ki,onun adı da Mütekazi’dir.
Bunun vazifesi de, yapılan gizli amelleri yaymaya
çalışmaktır.
Mesela bir kul
gizli bir taat işlese, ve bu yaptığını da gizlemeye
çalışırsa, Mütekazi onu dürter, en sonunda o gizli
amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya muvaffak olur.
Böylece Allah-ü
Teâlâ o amel sahibinin yüz sevabının doksan dokuzunu
imha eder, biri kalır.
Çünkü bir kulun
gizli yaptığı bir amel için tam yüz sevap verilir.
Sonra benim bir
oğlum daha vardır ki onun adı da Kühayl’dır.
Bunun işi de
insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa ulemâ
meclisinde ve hatip hutbe okurken.
Bu sürme onların
gözüne çekildi mi uyuklamaya başlarlar. Ulemânın
sözlerini işitmezler, böylece hiç sevap alamazlar.
İblis bundan
sonra kendi durumunu anlatmaya başladı:
-Bir kimseyi
delâlete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur.
Ben ancak
vesvese veririm ve bir şeyi güzel gösteririm… O kadar.
Eğer delalete
sürüklemek elimde olsaydı, yer yüzünde:
“Lâ İlâhe
İllallah, Muhammedün Rasûlullah” diyen herkesi,
oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini
delalete düşürürdüm.
Ben, kendisi
için ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Said olan kimse
taa ana karnında iken saiddir, şaki olan da yine ana
karnında iken şakidir.
Saadet ehli
kılan Allah, şekavet ehli kılan da Allah.
“Bunlar taa
sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek.. Ancak
Rabbın esirgedikleri hariç.”
(11/118-119)
“Allah’ın emri
behemehâl yerini bulan bir kaderdir ”
(33/38)
Bundan sonra
soruldu ki:
-Yâ Eba Mürre,
acaba senin bir Tevbe etmen ve Allah’a dönmen mümkün
değil mi?...
Bunun zerine
İblis şöyle dedi:
- İş verilen
hükme göre oldu… Kararı yazan kalem de kurudu… Kıyamete
kadar olacak işler olacaktır.
Beni şakilerin
efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen
Allah’tır. Ve O; bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.
Ve İblis
cümlelerini şöyle tamamladı:
-İşte bu
söylediklerim son sözümdür, ve bütün söylediklerimi de
doğru söyledim.
Kitabın
mütercimi merhum Abdülkadir Akçiçek’ e ait
olduğunu anladığımız son kısım:
Evvel, ahir,
zahir, batın; âlemlerin Rabbı olan Allah’a hamdolsun.
Efendimiz
Muhammed Nebîye Allah salât eylesin… Keza onun Âline de…
Ashabına da…
Amin!...
Bütün
peygamberlere selâm… Âlemlerin Rabbi olan Allah’a da
–tekrar- hamd olsun
Başka bir
eserden “yansımalar” da buluşmak üzere hoşça
kalın…
Allah Muin’imiz
osun!... |