A.K. GEYLANİ Hz. - SIRR’ÜL ESRAR'dan “Yansımalar”

1. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Eserin adı     : Sırr’ül-Esrar

                     (Ötelerden Haber)

Müellifi         : ABDULKADİR GEYLÂNİ (K.S.) (1077-1165)

Mütercim      : Abdulkadir AKÇİÇEK

Yayınlayan    : Bahar Yayınları – İstanbul / 0212 518 26 26

Yansıtan       : Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

…Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın c.c. tevhidine ilimle erilir.

Nebîleri, Resulleri tasdik edebilmek ilimle olur. (14)

Efendimiz (s.a.v.) Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Allah’ü Teâlâ kıyamet günü halkı bir araya toplar. Sonra âlimleri aralarından ayırır. Ve şu hitabı yapar:

-Ey ulemâ zümresi, sizi bildiğim için ilmimi verdim. Size azap etmek için onu vermedim. Doğruca cennete gidiniz, sizi bağışladım. (15)

Allah’ü Teâlâ bir Kudsî Hadislerine şöyle buyurur:

-MUHAMMED (s.a.v.) ‘in ruhunu yüzümün nurundan halk ettim.

Bu durumu Efendimiz (s.a.v.) şöyle beyan etmektedir:

-Allah önce ruhumu yarattı. Allah önce nurumu yarattı. Allah önce aklı yarattı.

Bunların hepsinden tek şey murad edilmektedir: Hakikat-ı Muhammediye. (17)

Efendimiz (s.a.v.) Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Ben Allah’tan; müminler de benden…

Allah’ü Teâlâ, lâhut âleminde ve hakiki ahsen-i takvim’de; bütün ruhları O’nun (s.a.v.) ruhundan yarattı.

O; (s.a.v.) yukarıda bahsi edilen âlemde, bütün insanlığın adıdır.

O, (s.a.v.) vatan-ı aslîdir.

Bu yaratılıştan dört bin yıl sonra, Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) göz nurundan arşı yarattı.

Kâinatın kalan kısmını da arştan yarattı.

Ondan da kâinatı. (18)

İki deniz yürür, karşılaşır; hatta mahcuplara göre birleşir, fakat aralarında berzah –insan-ı kâmil- vardır, şaşmazlar. (Rahman-20) (21)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-İlim ikiye ayrılır.

Biri dilde olur ki, bu Allah’ın kulları üzerindeki hüccetidir.

Bir de kalbde olan ilim var ki; gâyelerin husûlü için, faydalı olan da budur.

İnsan, önce şer’i bilgilere muhtaçtır. Bu ilimle; sıfatlar âleminde Hak Teâlânın zatına ait bilgiler tahsil edilir. Bundan sonradır ki, bâtın ilmine sıra gelir. Bu ilimle de marifet âleminde Hakka irfanın tam kendisi elde edilir. (23)

Efendimiz (s.a.v.) Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Bir anlık Tefekkür, bir yıllık ibadetten hayırlıdır.

-Bir anlık Tefekkür, yetmiş yıl ibadetten hayırlıdır.

-Bir anlık Tefekkür, bin yıl ibadetten hayırlıdır.

Her işte başarı, Hakkın zatında saklıdır.

Tefekküre dair zikri geçen Hadis-i Şerifler, biraz tefsir ister. Çünkü aynı mevzuu üç şekilde anlatılıyor.

Herkim, bazı hikmet taşıyan işleri düşünür, onun bir parçasında birçok parçalar olduğunu, onlardan daha nice şeyler husûle geldiğini düşünürse, ki buna tefekkür denir, yaptığı bu tefekkür bir yıllık ibadete bedel olur.

Herkim, yaptığı ibadeti düşünür ve onların hikmetine karşı irfan duygusu taşırsa, bu tefekkürü yetmiş yıllık ibadete bedel olur.

Herkim, ilahi marifeti düşünür; Allah’ü Teâlâya karşı tam irfan duygusuna sahip olmayı dilerse, bunun yaptığı tefekkür de bin yıllık ibadete bedel olur. Asıl irfan budur. (30)

-İrfan sahipleri Allah’ü Teâlânın gelinleridir. (Bayezid-i Bistâmî) (31)

Hakkın zatî varlığına yakınlık, maddi varlıktan soyunup, fena alemine geçiş kadardır. Fenâ hali ne kadar artarsa, Hakka yakınlık o kadar artar.

Asıl velî, halinde tam yokluğa varan ve Hakkın varlığını müşahedeye dalandır.

Onun nefsinde, bir şeçme kudreti yoktur. Ve onun benliğinde Hakla beraber ikinci bir varlık, karar kılamaz.

O, birçok kerametle teyid edilmiş olmasına rağmen, hepsinden beridir. Hiç birisi ile ilgisi yoktur.

Orada hiç bir halin ifşası görülmez. Çünkü RUBUBİYET sırrının ifşası küfürdür. (32)

Bu âlemde, boynuna hangi hüküm asılmış ise, o hasıl olmaktadır.

-Biz, insanların yapacağı işin özetini boynuna taktık. (İsra-13) (34)

…Yapılan ibadetin, dünyada iken kârı gözetilmemelidir. (34)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Ders, bir harftir, tekrarı bindir.

Yani zâta has isim bir tane; ama, onun huyuna bürünen sayısız. (36)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Allah-ü Teâlâ Kur’ân’ı on bâtında inzal eyledi…  Her bâtın mânânın bir sonrası daha faydalı ve daha kârlıdır. Çünkü gerçeğe daha yakındır. (37)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Her kim kırk gününü ihlâs ile sabahlarsa, hikmet kaynakları kalbinden diline akar. (38)

Kudsî ruhun haline Allah-ü Teâlâdan başkası vakıf olamaz.

Bu ruhun kârı, mana yavrusunun zuhurudur. Müşahede ettiği ve gördüğü, Allah-ü Teâlânın vechidir. Hem celâl, hem de cemâl sıfatlarına bakar. Bakışı sır gözü iledir. (39)

Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

-Şeriat bir ağaçtır. Tarikat onun dalları, marifet yaprakları, hakikat ise meyvesidir. Kur’an’a gelince, gerek tevil, gerekse tefsir bakımından hepsini camidir. (41)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 26.02.2008
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com