Abdülkâdir
Geylâni
Hazretleri’nden
Yansıyanlar:
Kitabın Özgün Adı:
Adab’s-Süluk ve’t-Tevasul ila Menazili’l Mülk
Müellifi :
Abdülkâdir GEYLÂNÎ
(1078-1167)
Mütercim : Doç. Dr.
Abdülvehhab ÖZTÜRK
Yayınevi : Sultan YAYINEVİ - 0212 528 28 80
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Üçüncü
Bölüm:
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Eğer
Allah sana bir zarar vermek isterse onu kendisinden
başkası def edemez. Eğer sana bir hayır vermek isterse,
O’nun lûtfunu kimse geri çeviremez. Bunu kullarından
dilediğinin başına getirir. O bağışlayan ve merhamet
edendir.” (Yunus
Sûresi[10]/107) (66)
Nebî (s.a.v):
“Allah
kullarına ananın çocuğuna olan şefkatinden daha çok
şefkatlidir.”
buyurmuştur. (66)
Yine Nebî (s.a.v):
“Bir
günlük sıtma bir yıllık günahlara kefarettir.”
buyurmuştur. (68)
Resûlün belası nebiden daha büyüktür. Çünkü onun imanı
daha büyüktür.
Nebinin belası ebdalın belasından daha büyüktür.
Ebdalın belası velinin belasından daha büyüktür.
Herkesin belası kendi imanı ve yakînine göredir. (72)
Allah Teâlâ bu sadat-ı kirama ( bu muhterem efendi
insanlara) devamlı bela verir ki devamlı Allah’ın
huzurunda olsunlar. Gaflete düşüp de uymasınlar. Çünkü
onları sever. Onlar sevgi insanlarıdır. Hakk’ı sevdiler.
Seven de hiçbir zaman sevgilisinden başkasına bakmaz.
Öyleyse belâ kalp hırsızıdır, nefis bağıdır. Onları
maksatlarından başkalarına meyletmekten ve yaratandan
başkasında huzur aramaktan alıkor. (72)
Beş
vakit namazdan, bütün günahları terkten daha büyük, daha
şerefli, Allah katında daha sevimli bir amel yoktur.
O’nun katında O’nu bu zikrettiklerimden dah çok razı
edecek bir ibadet yoktur. (77)
Yusuf as. ın halini gözünün önünde şöyle bir canlandır.
Hani Mısır kralı, Mısır’ın büyüğü ve Firavun’u ona böyle
hitap etmişti. Kralın lisanı onun bu halini ifade
ediyordu. Esas hitap eden marifet diliyle Allah’tı. Sen
bu zahir, görünen mülkü Allah’a teslim et. O kralın
mülkü, nefsin mülkü, marifet, ilim yakınlık, gözdelik ve
Allah katındaki yüce makam mülküdür. Allah Teâlâ kralın
mülkü hakkında şöyle diyor:
“Böylece
Yusuf’u Mısır toprağına iyice yerleştirdik. Orada
istediği gibi hareket eder.”
(Yusuf Sûresi[12]/52)
Allah Teâlâ nefis mülkü hakkında da şöyle diyor:
“İşte
böylece biz; kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için
Yusuf’a delilimizi gösterdik.”
(Yusuf Sûresi[12]/24)
Allah Teâlâ marifet ve Yusuf’u tanıma mülkü hakkında da
şöyle diyor:
“ Bu,
Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüphesiz ben, Allah’a
inanmayan bir kavmin dininden uzaklaştım. Onlar ahreti
inkâr edenlerin ta kendileridir.
(Yusuf Sûresi[12]/37)
(82)
Hayır da şer de aziz ve celil olan Allah’ın işidir.
Onları yaratan ve yürüten Allah Teâlâ’dır.
Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ:
-Siz de
yaptıklarınızı da yaratan Allah’tır.”
Buyuruyor. (Saffat
Sûresi[37]/96]
Nebi (s.a.v):
Kasabı da boğazladığını da yaratan Allah’tır. Buyuruyor.
Demek ki kulların fiillerini de Allah yaratmıştır.
Yapması ise kullara aittir. Allah Teâlâ:
“Yaptığınız ameller sayesinde cennete girin.”
Buyurmuştur. (Nahl
Sûresi[16]/32)
Zatını tenzih ederiz. O ne kadar keremli ve
merhametlidir ki ameli kullara nispet etmiş, cennete
girmeyi de amelleriyle hak etmişlerdir, demiştir.
Hâlbuki bu O’nun tevfiki, dünya ve ahretteki rahmeti
sayesinde olmaktadır. Nebi (s.a.v):
“Hiç
kimse cennete ameliyle giremez.”
buyurdu. Kendisine:
“Sen de
mi Yâ Rasûlullah?..”
dediler. O da:
“Ben de”,
dedi ve ilave etti:
“Meğer
ki Allah Teâlâ beni rahmet deryasına batıra!...”
Ve elini başının üzerine koydu. (84)
“Eğer
şükrederseniz ve inanırsanız Allah size niçin azap
etsin?..”
(Nisa Sûresi[4]/147)
(85)
Heva ve tabiata meyl, nefsin şehvet ve zevklerine
eğilim, halka yaklaşmak onlarda huzur ve sükûn bulmanın,
onlarla sevinip, neşelenmenin pisliğini temizlemek için
mutlaka bela lazımdır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Allah
hiç kimsenin göğüs kafesine iki kalp koymamıştır.”
(Ahzab Sûresi[33]/4)
(85)
Bir
âyete de şöyle demiştir:
“Krallar
bir kente girerlerse orasını harap eder ve aziz halkını
hor ederler.”
(Neml Sûresi[27]/34)
(86)
Nebi (s.a.v):
“Allah’ı
en çok tanıyan ve O’ndan en çok korkanınız benim.”
demiştir.
Kim
sultana daha çok yaklaşırsa tehlikesi de riski de o
nispette artar. Çünkü o sultanın gözü önündedir. Hiçbir
hareket ve davranışı onun gözünden kaçmaz. (86)
|