İmam GAZÂLÎ Hz.  “TEVHİD ve LEDÜN”  Risâleleri’ nden Yansımalar

1. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Birinci  Bölüm:

Eserin  adı    : TEVHİD ve LEDÜN Risâlesi

Özgün adı     : Rasâletu’t-Tecrîdi fî Kelimeti’t Tevhîd

                      -er-Risaletü’l-Ledunniye

Müellifi          : İmam GAZÂLÎ (1058-1111)

Mütercimler   : Serkan ÖZBURUN

                       Yusuf Özkan ÖZBURUN

Yayınlayan     : FURKAN Basım-Yayın / İstanbul – 0216 341 08 65-310 71 61

Yansıtan         : Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

 

-Lâ ilâhe İllallah benim kalemdir. Bu kaleye giren kimse azabımdan kurtulur. (K.Hadis) (13)

Sadece dilinle “Lâ ilâhe İllallah” demen, sivrisinek kanadı ağırlığınca ve zerrece kıymete sahip değildir. (13)

-Bedeviler iman ettik dediler. De ki; siz iman etmediniz. Fakat İslâm’a girdik deyin. İman kalplerinize henüz yerleşmedi. Eğer Allah’a ve Resûlüne iman ederseniz Allah yaptığınız güzel amellerden hiçbirinin sevabını size eksik vermez. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. (Hucurat Sûresi-14) (14)

Nasıl ki; ateşi anmak dili yakmıyor, suyu anmak boğmuyor, ekmeği anmak doyurmuyor, kılıcı anmak kesmiyorsa… aynı şekilde Kelime-i Tevhid kalesini sadece dille anmak da kişiyi kötülüklerden (Allah’ın rızası dahilinde olamayan hallerden) alıkoymaz. (15)

Âlem-i fazl; kelime-i tevhidin hem sûretini, hem de manasını alıp, sûretiyle dışlarını, mânâsıyla içlerini süslediler.

Âlem-i adl ise; kelime-i tevhidin mânâsını değil, sûretini aldılar. Onlar dışlarını bu sözle süsleyip, içlerini küfre boyadılar. (16)

Fiiliyâtın yalanladığı her söz merduttur. (17) (Merdud: Reddolunmuş, kabul edilmemiş, kovulmuş.)

Kim Allah içinse, Allah da onun içindir. Kim O’na karşı huşû duyarsa Allah o kimseyi korur. (18)

Eğer kelime-i tevhidin mânâsı; kalbinde ise mümin, ruhunda ise âşık, “sırr”ında [kalbdeki vedia-yı ilahi ve lâtife] ise mükâşifsin.

Birinci nevi iman avama, ikinci havassa, üçüncü havas-ı havassa aittir. Bu itibarla, ilki mânâdan yoksun, mücerret bir haber-i sadıkın, ikincisi kalbin inşirahının (ferahlanmak, mesrur olmak) ve basiretin, üçüncüsü mükâşefe ve müşahedenin meyvesidir. (18)

Kelime-i Tevhid’in evveli küfür, âhiri imandır. Âlem-i adl sadece “Lâ ilâhe” diyerek  küfre düştüler. Oysa ki onlara: “Kapıda durmayın, içeri girin!..” denilmişti.  (19)

Lâ ilâhe” diyerek Âlem-i adl’dan sayılanların ilki lanetlenmiş ve kovulmuş şeytandır.

“İllallah” kelimesini telaffuz ederek iman bahçesine giren ve Âlem-i fazl sınıfına dahil olan ilk kimse ise Hz. Âdem’dir.

Bu nedenle âlem-i adl listesinin en başında şeytanın, âlem-i fazlınkinde ise Âdem as. ın ismi vardır. (20)

Allah, Davud as’a:

Ey Davud! Bana bir ev temizle de orada kalayım. Gökler ve yer beni içine almazken, mümin kulumun tertemiz kalbi beni içine aldı, buyurmuştur. (23)

Masivaya nazar edip kirlendiğin, ilim ve derece üstünlüğüne güvendiğin ve varlık âleminde Allah’tan başkasını gördüğün sürece “Lâ ilâhe” nefyi senin içindir. Ne zaman eşyayı her şeyin sahibi olan Allah’ın birliğine (Tevhid) delil kılıp, onlarda hakkı görürsen işte o an “Lâ” dan kurtulur “illâ” ya ulaşırsın.

-Allah de, sonra da onları bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.. (En’am-91) Bu âyette belirtildiği gibi sen ne zaman fânî şeyleri anmayı bırakır, bâkî olan Allah’ın zikriyle meşgul olursan kelimenin tam anlamıyla Allah demiş olur, masivadan yüz çevirirsin. (23)

(Masiva: Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir. Dünya ile alâkalı şeyler.)

(Nefy: Sürgün etmek, reddetmek, inkâr.)

Allah kelimesini oluşturan elif, lam ve ha harflerinden birisi olan “elif” ; Allah’ın kendi zatıyla kâim olduğuna, mahluklarla herhangi bir alakasının olmadığına işarettir.

“Lâm”; Cenab-ı Hakk’ın tüm mahlukatın gerçek sahibi olduğuna delalet eder.

“Ha” harfi ise; göklerde ve yerde olanların hepsinin Hâdi’sinin Allah olduğunu belirtir. 

Nitekim Kur’an’ı Kerîm’de: Allah göklerin ve yerin nûrudur… (Nur-35) buyurulmuştur.

Bunları şöyle anlamak da mümkündür: “Elif” Cenab-ı Hakk’ın kendi nimetini her tarafa yaymak sûretiyle  halkla ülfet ettiğine, “Lâm”; halkın Hak’tan yüz çevirdiğine, “Ha” ; Allah dostlarının aşk ve muhabbet içinde kaldıklarına işarettir. (24)

Allah-u Teala sizi ademiyet sırrından varlık sahasına getirmiş ve size kulluk vazifenizi yerine getirerek; Allah’ın bir/tek olduğunu anlamanızı emretmiştir. Sizlere Vücud verilmiş olması herhangi bir ihtiyaç sebebiyle veya ilahi sıfatların size muhtaç olduğundan ve vahdaniyet sıfatının sizin şahadetinize bağlı bulunduğundan dolayı değildir. Zira O’nun sıfatları hiçbir şahidin şahadetine bağlı değildir ve inkarcının inadı nedeniyle gizli, örtük bir hale gelmez. (25)

 

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 13.05.2008
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com