Vâridat Şerhi'nden Yansımalar:

3. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Kitabın adı: VÂRİDAT Şerhi.

Yazar       : Simavna Kadısı oğlu Şeyh BEDREDDİN (1358-1420)

Şerheden : Seyyid Muhammed Nur

Hazırlayanlar: Mahmut Sadettin Bilginer - H.Mustafa Varlı

Yayınevi   : Esma Yayınları-

Yansıtan   : Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Hz. İsâ as. ruhuyla diri, cesediyle (cesedi meydana getiren unsurlar itibariyle) ölüdür. Lakin kendisi “Ruhullah” olduğundan, onun ruhaniliği, cismaniliğine üstündür. Ölüm ise ancak cesetle ilişkili olduğundan Hz. İsâ as. “ölmedi” dediler. Onun cesedini meydana getiren unsurlar itibariyle, yani ceset maddesi yönünden ölmemesi ve diri kalması imkansızdır.

Bedrettin hazretleri devamla:

Hz. İsâ as. ruhuyla diridir, çünkü ruha ölüm ârız olmaz.. (106)

Yâ İsâ, ben seni öldüren ve kendime yükselten ve kafirlerin küfürlerinden pak eyleyen Zât’ım. (3/55) Bu âyetle Cenâb-ı Hak, unsurî tabiatlardan seni kurtarırım…. buyuruyor. (107)

…Kıyamet saltanatı, sıfatların yok olmasından ve zâtın zuhurundan ibarettir. (110)

Lâ Fâile İllallah: Allah’tan başka fâil, yani yapan, işleyen yoktur.

Lâ Mevsûfe İllallah: Allah’tan başka sıfatlanan yoktur.

Lâ Mevcûde İllallah:Allah’tan başka mevcut yoktur. (120,121)

 

(Hakkal Yakîn) Bu makamda artık ne kesret ve ne de vahdet ve ne de tâ-i hitap sabit olur. Bu makamın lisanı:

Mâ re’yallâhü illallah”, Allah Teâlâ kendi kendini görür…dür. (124)

Tevhid yoluna girecek kişi, önce İslâm dininin yüce Allah tarafından Hz. Muhammed Mustafa sav. efendimizle bildirilen şer’i hükümleri öğrenmeye ve tatbik etmeye çalışmalıdır. (125)

… Yapılan işlerin iyiliği ve fenalığı bize nispetledir. Hak’ka nispet olundukları zaman cümlesi hayırdır ve günah olarak isim almaktan münezzehtir.  Bu sebeple Ehlullah fiillerin cümlesini Hak’ka verir, yine de Allah kötü yaptı denilemez, zirâ kötü ismini icat eden nispettir. Eğer işin kula nispeti olmasa, o işin iyiliği ve fenalığı tayin olunmaz. (127)

(Cem Makamı)Bu makamda kişinin kuvvetlerinde Hak zahir olur, kendisi bâtın olur, yani Hak zâhir, halk bâtındır. Bu makamı bildiren Kur’ân-ı Kerîm’in: …Kullarında gören ancak Allah’tır… (40/44) âyetidir. (134,135)

(Mukarrebîn) Bunlar hakkında “Hasenât-ül Ebrar, seyyiât-ül mukarribin” buyuruldu. Çünkü bu makamdan aşağı makamda olanların hasenesi (iyilikleri) bunlara nispet olundukta seyyie (günahlar) oldu. (137)

Yetimin malına yaklaşılmaz…” (6/152)

Burada yetimin hakikatı Hz. Rasûlü  Ekrem sav. Efendimizdir ve O’nun malı “Ahadiyet” tir. (138)

Tasavvufun özü, Vahdeti Vücut dediğimiz varlığın birliği ve tek oluşu düşüncesine dayanır.

Tasavvufta “Hakk” diye anılan “ALLAH” gelmiş gelecek, olmuş olacak biricik tek varlıktır. Bu hususu Hz. Muhammed sav :

Allah vardır, Allah’tan başka bir şey yoktur ve halen de öyledir” şerefli hadisleriyle açıklamıştır. (140)

Şu halde dünya ve evren, salt varlığın yokluk aynasındaki bir yansımasından ibarettir. (141)

(Kıyametin alametlerinden)… Sarı renkli insanların çıkışı, insanlardaki hayvansal niteliklerin görünmesinden ibarettir. (143)

Mehdî çıkışı (Son İmâmın çıkışı) demek, Aklı kül ve Ruhu Azâm’ın zuhurundan ibarettir. (144)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 12.06.2007
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com