Kitabın Adı: KİTAB’UL VASÂYÂ
FUTÛHAT DERYASINDAN
VASİYETLER-I
Müellifi : Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn İbn’ül ARABÎ
(1165-1240)
Mütercim : Abdullah Tâhâ FERAİZOĞLU
Nâşir : Remzi GÖKNAR
Yayınevi : KİTSAN Yayınları – İstanbul – 0212 513 67 69
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Allah’ın kullarından birisi, senden yiyecek veyahut
içecek bir şey istediğinde; istediği şey, gücünün
yettiği bir şeyse ona yedir ve içir.
Zira senin hiçbir şeref makamın olmasa da, yemek ve
içecek talep eden şahsın, senden yemek ve içecek
istemesiyle, seni kullarını yediren ve içiren Hakk’ın
menziline çıkarması, senin için büyük bir makam
ve şereftir.
…
Allah, dilencinin sesini
de sen, onun isteklerini işitip ihtiyaçlarını gidermen
için yükseltmiştir..
Öyle ise, dilenci böyle
yalvarmakla seni “Rezzak” ismiyle isimlendirmiş ve
Allah’a ilticâ etmesi gibi sana iltica etmiştir..
Binaenaleyh sana lâyık olan, seni
Mevlâsının makamına çıkaran kimseyi mahrum etmemen ve
ona istediği şeyi vermekte gayret göstermendir. (101)
Bütün zamanlarında, Allah’ı anan ve daima huzur-u
ilâhide olduğunu idrak eden kul, Hakk’ı kendisinden
yiyecek ve içecek talep ettiğini müşahede eder ve
istenilenleri yerine getirir. (103)
İnsan, Allah’ın verdiği
nimetlerden ihtiyacından fazlasını infak etmezse…
Kıyamet gününde, nimetler husûsunda suale tabi tutulur.
(105)
Âyette: “Sâile gelince; (onu) da azarlayıp
kovma. “ [Duha-93/10] buyurulmaktadır.
Zikr olunan âyette istenilen şeyler yalnız maddi
nesnelere tahsis edilmemiştir. Çünkü “sâil”,
ihtiyaç sahibi olan zattır.
Öyle ise, ilmi isteyenler de maddi faydaları talep
edenler gibi âyetteki “Sâil” taifesine dahildir.
(110)
İsteklerini Rabbine arz
etmeyenlerden olma!!!...
Zira…
“O”ndan bir şey
istemeyen kimse, hâşâ “O” na cimrilik nisbet etmiş olur.
Bu tavsiyem her kes için
geçerlidir.
(113,114)
Âlimi ilminden ötürü sevmen, Allah’ın “ALÎM”
yani, ilim sıfatına olan muhabbetini arttırır.. Tâ ki,
sadece Allah’ın ilmine muhabbetin kalır. (119)
Allah’ın sevdiği şeylerden birisi; Allah için güzel
giyinmek ve temiz olmaktır. Böyle davranmak, başlıca
müstakil bir ibâdettir. Özellikle namazlarda..
Allah Teâlâ:
-Ey Ademoğlu, her mescit huzurunda
(Namaz ve tavaf
vakitlerinde) zînetinizi alın (giyin), buyuruyor.
[A’raf-7/31](120)
Allah için olan zînet ile, dünyalık (nefsi) zînet
arasındaki fark; ancak niyetle belli olur.
Zira zînet, zînet olması itibariyle tek şeydir. Ancak,
ayrı ayrı olması niyetle mümkündür…
Öyle ise…
Niyet bütün yapılan
şeylerin ruhudur.
Herkes için, ancak neye niyet ettiği vardır. (121)
Ashabdan biri: Ey Allah’ın Rasûlü, ben ayakkabılarımın
ve elbiselerimin güzel olmasını seviyorum,dedi.
Allah Rasûlü (s.a.v.) ona şöyle dedi:
-Allah
güzeldir, güzeli sever..
...
Allah Teâlâ, çoğunlukla Cibril-i Emin’i Dihye-i Kulebî
suretinde Resûlü Ekrem’e gönderirdi… Zira Dihye,
zamanın insanlarının en güzellerinden idi… öyle Cemâl
mertebesinin sahibi idi ki, o Medine’ye geldiğinde
insanlar onu karşılarlar ve hamile kadınlardan kimileri
de onun güzelliğini görünce hamlini düşürürlerdi. (122,
123)
Yalnız “ALLAH” için zînet edinilmeli..
Övünmek, başkalarına çalım satmak, kibirlenmek ve
mücerred süs olması için süslenmemek gerekir.
Allah’ın sevdiği şeylerden biri de fitne zamanında
kulun, Allah’a tevbe ederek dönmesidir.
Rasûlullah a.s.
-Her fitneye müptelâ olup tevbe edeni Allah sever…
buyurmuşlardır. (124)
İmtihanın en büyüğü; kadın, mal, evlâd ve mevki
fitnesidir.
…
Şükür, verilen bütün nimetlerin Allah’tan olduğunu
bilmektir. (125)
Hak, İnsan-ı Kâmil’in
sûretini kendine ayna kılmıştır.
Zira bir şey ona bakana
ayna olursa, ona temaşa eden kendinden başka bir şey
görmez.
Dolayısıyla kişi kadına olan şiddetli muhabbet ve
meylinden dolayı, kendisini onda görürse kendi sûretini
görmüş olur.. (128)
Muhabbetle benzerin bir şahsı seversen ve o şahsın
sevgisinden Allah sevgisini müşahede edersen, sen
Allah’ın sevdiği kimselerden olursun.
Böylece de bir imtihanın hakikatte senin için bir fitne
olmayıp, bizzat hidâyet olduğunu görürsün.
Kadınların sevgisinden Allah sevgisine yönelmeye vesile
olacak bir başka tarz şudur:
Dişiler her türlü emsal ve ayanların zuhura gelmesi için
infial ve oluşum yerleridir. (129)
İnsan-ı Kâmil mutlak
sevgi ile kayıtlı sevgiyi bir arada cem edendir.
Mutlak sevgiye misal, Allah Rasûlü’nün şu hadisidir:
-Dünyanızdan
bana üç şey sevdirildi. Bunlardan biri kadınlardır.
(133)
Zikir ettiğimiz dört fitneden ikincisi, riyâset diye
tabir edilen, mevkî sevgisidir. (134)
Riyâsetin mânası hükümleri infaz etmektir.
O’nun emri, bir şeyi dilediği zaman, ona ancak “OL”
demesinden ibarettir… O da oluverir.
[Yâsin- 36/82] (137) |