Kitabın Adı: KİTAB’UL VASÂYÂ
FUTÛHAT DERYASINDAN
VASİYETLER-I
Müellifi : Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn İbn’ül ARABÎ
(1165-1240)
Mütercim : Abdullah Tâhâ FERAİZOĞLU
Nâşir : Remzi GÖKNAR
Yayınevi : KİTSAN Yayınları – İstanbul – 0212 513 67 69
Yansıtan : Hamdi CENİK
www.sufizmveinsan.com
Allah kullarına günah işlemeyi istiğfar ve tevbe
etmeleri için takdir etmiştir.
…
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
Hayatımı kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim
ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, elbette Allah sizi
giderirdi de günah işleyip
(sonra) Allah’tan
bağışlanmayı dileyecek bir kavim getirip kendilerini
yarlıgardı.. (156)
Allah Resûlü Rabbine sıkıntılı zamanlarında:
El hamdü lillâhi alâ külli hâlin… (Her hâle karşılık
Allah’a hamd olsun) ,
Ferah zamanlarında da :
El hamdü lillâhi müni’mil müfdili… (Bütün nîmetleri
ihsan eden Allah’a hamd olsun)
diyerek hamd
etmekteydi. (158)
Kitap ve sünnette dayanağı olmayan bir şeyi, gücün
yettiği müddetçe icâd etme. (159)
Gizli şirk; kişinin zahiri sebeplere itimat etmesi ve
kalb ile o sebeplere meyl ederek onların varlığıyla
mutmain olması halidir.
…
..Gizli şirk, insanın Dinine isabet eden musibetlerin en
büyüğüdür. (163)
Bir
kısım insanların, Allah’ın varlığına olan îmanlarıyla
birlikte, o îmana kattıkları gizli ortağa itimat
etmeleri; Tevhid-i Ef’ale olan îmanlarına noksanlık
verdiğini gösteren gizli şirk anlaşılmaktadır…
Allah’ın Ulûhiyetini inkârları anlaşılmamaktadır. Çünkü,
Ulûhiyeti inkar etmek; açık şirk olan küfürdür. (164)
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Kulların Allah üzerine bunları yaptıkları zaman
haklarının ne olduğunu biliyor musunuz?
-Allah, onları azapla azaplandırmaz..
Ey
Aziz!.. Şimdi..
Allah Resûlü (s.a.v.) in: “Onları azapla
azaplandırmaz..” kavlinin manasına tefekkürle bak!..
-Niçin azap görmezler?..
Zira onlar, açık ve gizli şirkten beri olmakla
gönülleri; Allah’tan başka bir şeye bağlı değildir.
-Niçin kalpleri Allah’tan başkasına bağlı değildir?..
Zira, onların bir şey yapmaya yönelmeleri sadece
Allah’la olduğundan, onların hatırına başkası gelmez…
Onlar, İslâm’ın ruhunu öldüren açık şirkle veyahut
zahiri sebeplere güvenmek olan gizli şirkle
Allah’a ortak katsalar, hiç şüphesiz Allah’a ortak
koştukları şeylerden ötürü, Allah onlara azap verir.
Açık şirk, inkâr ve
küfürdür…
Ondan dolayı olan azap malûmdur… Gizli şirkten ötürü
olan azap, zahiri sebeplere itimat etmelerinden olan
azaptır…
…
Ancak bunlar, sebeplerin varlığına ve kaybına
iltifat etmeksizin, sebeplerle Allah’a ortak
katmazsalar, işte o zaman huzur ve rahat içinde
olurlar.. (165,166)
Allah, aile efradına bakman için çalışmanı emrediyor.
Öyle ise..” Onların rızkını, temine vesile olan
sebeplere yapışarak çalışmam lâzımdır..” diyerek
çalışman lâzım.
Bizim anlattıklarımızı bu kaideye muhalif görme. Çünkü
biz, onların nafakasının peyda edilmesine vesile olacak
sebepleri TERK ET!.. DEMİYORUZ.
Belki, kalben sadece o sebeplere itimat etmekten
seni nehy ediyoruz.. ve, o sebeplerle amel etme
de demiyoruz.
…
Ey
Aziz!.. Şimdi artık…
Kendin hakkında tefekkür et!..
Şayet, kalbin, sebepler tarafına meyl ediyorsa… Sen,
gizli şirk’ten halas olmayan îmanını yadırga.. Ve..
Muttakilerden olmadığını bil!.. (168)
Rızkın, sana hiç hayal etmediğin bir cihetten gelmesi,
senin muttakilerden olduğunu bildiren bir müjdedir.
(169)
..İlâhi murakabe ile
kendilerini gözetenler, bütün fiillerinde sadece
“Allah”a itimat ettikleri için; “ALLAH” onları sebeplere
güvenmekten korur.
(169)
Allah, seni topraktan yarattığı için, sana her hâlükârda
tevâzulu, acizlik ve inksarlı olman vaciptir.. [İnkısar:
Kısalma, kısa olma]
Öyle ise, yeryüzünde çalım satarak yürüme!.
Zira toprak senin anandır…
Dolayısıyla da her kim anasına kibirli davranırsa
muhakkak onu incitir. Halbuki ana ve babayı incitmek
haramdır.
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Allah’ın dünyada yücelttiği hiçbir şey yoktur ki,
alçaltmasın..
O
halde, o yüceltilen şey sen isen… Allah’ın seni
alçaltmasını da gözet ve kork..
Ben
bu vasıflı kimseyi, Allah’ın cehenneme indirmesinden
korkarım…
Bu
korkum, o yücelmeyi kendine nispet eden şahıslar
hakkındadır.
Yoksa…
Hak’tan korkanlar için,
böyle bir korku tasavvur edilemez.
(172)
..İnsan bulunduğu görevden azil edilirse o görevden
ötürü ona gösterilen hürmetten ve edilen hizmetten eser
kalmaz.
Allah, ona karşı yapılan hürmet ve hizmetleri onun
yerine getirdiği kimseye karşı yaptırır.
Öyle ise.. Bil ki!.
Yücelik ve rütbe, makama
aittir şahsın zatına ait değildir.
(173)
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Ben cennetin ortasındaki köşklere şu iki insan için
kefilim:
Birisi, haklı da olsa tartışmayı bırakan, diğeri ise,
şaka da olsa yalan söylemeyendir.
(178) |