İbn-i Arabî Hz. VASİYETLER–1’den Yansımalar:

5. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

Kitabın Adı:   KİTAB’UL VASÂYÂ

                    FUTÛHAT DERYASINDAN

                    VASİYETLER-I

Müellifi    : Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn İbn’ül ARABÎ (1165-1240)

Mütercim : Abdullah Tâhâ FERAİZOĞLU

Nâşir       : Remzi GÖKNAR

Yayınevi  : KİTSAN Yayınları – İstanbul – 0212 513 67 69

Yansıtan  : Hamdi CENİK

www.sufizmveinsan.com

Allah kullarına günah işlemeyi istiğfar ve tevbe etmeleri için takdir etmiştir.

Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

Hayatımı kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, elbette Allah sizi giderirdi de günah işleyip (sonra) Allah’tan bağışlanmayı dileyecek bir kavim getirip kendilerini yarlıgardı.. (156)

Allah Resûlü Rabbine sıkıntılı zamanlarında:

El hamdü lillâhi alâ külli hâlin… (Her hâle karşılık Allah’a hamd olsun) ,

Ferah zamanlarında da :

El hamdü lillâhi müni’mil müfdili… (Bütün nîmetleri ihsan eden Allah’a hamd olsun)  diyerek hamd etmekteydi. (158)

Kitap ve sünnette dayanağı olmayan bir şeyi, gücün yettiği müddetçe icâd etme. (159)

Gizli şirk; kişinin zahiri sebeplere itimat etmesi ve kalb ile o sebeplere meyl ederek onların varlığıyla mutmain olması halidir.

..Gizli şirk, insanın Dinine isabet eden musibetlerin en büyüğüdür. (163)

Bir kısım insanların, Allah’ın varlığına olan îmanlarıyla birlikte, o îmana kattıkları gizli ortağa itimat etmeleri; Tevhid-i Ef’ale olan îmanlarına  noksanlık verdiğini gösteren gizli şirk anlaşılmaktadır…

Allah’ın Ulûhiyetini inkârları anlaşılmamaktadır. Çünkü, Ulûhiyeti inkar etmek; açık şirk olan küfürdür. (164)

Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

-Kulların Allah üzerine bunları yaptıkları zaman haklarının ne olduğunu biliyor musunuz?

-Allah, onları azapla azaplandırmaz..

Ey Aziz!.. Şimdi..

Allah Resûlü (s.a.v.) in: “Onları azapla azaplandırmaz..” kavlinin manasına tefekkürle bak!..

-Niçin azap görmezler?..

Zira onlar, açık ve gizli şirkten beri olmakla gönülleri; Allah’tan başka bir şeye bağlı değildir.

-Niçin kalpleri Allah’tan başkasına bağlı değildir?..

Zira, onların bir şey yapmaya yönelmeleri sadece Allah’la olduğundan, onların hatırına başkası gelmez…

Onlar, İslâm’ın ruhunu öldüren açık şirkle veyahut zahiri sebeplere güvenmek olan gizli şirkle Allah’a ortak katsalar, hiç şüphesiz Allah’a ortak koştukları şeylerden ötürü, Allah onlara azap verir.

Açık şirk, inkâr ve küfürdür… Ondan dolayı olan azap malûmdur… Gizli şirkten ötürü olan azap, zahiri sebeplere itimat etmelerinden olan azaptır…

Ancak bunlar, sebeplerin varlığına ve kaybına iltifat etmeksizin, sebeplerle Allah’a ortak katmazsalar, işte o zaman huzur ve rahat içinde olurlar.. (165,166)

Allah, aile efradına bakman için çalışmanı emrediyor.

Öyle ise..” Onların rızkını, temine vesile olan sebeplere yapışarak çalışmam lâzımdır..” diyerek çalışman lâzım.

Bizim anlattıklarımızı bu kaideye muhalif görme. Çünkü biz, onların nafakasının peyda edilmesine vesile olacak sebepleri TERK ET!.. DEMİYORUZ.

Belki, kalben sadece o sebeplere itimat etmekten seni nehy ediyoruz.. ve, o sebeplerle amel etme de demiyoruz.

Ey Aziz!.. Şimdi artık…

Kendin hakkında tefekkür et!..

Şayet, kalbin, sebepler tarafına meyl ediyorsa… Sen, gizli şirk’ten halas olmayan îmanını yadırga.. Ve.. Muttakilerden olmadığını bil!.. (168)

Rızkın, sana hiç hayal etmediğin bir cihetten gelmesi, senin muttakilerden olduğunu bildiren bir müjdedir. (169)

..İlâhi murakabe ile kendilerini gözetenler, bütün fiillerinde sadece “Allah”a itimat ettikleri için; “ALLAH” onları sebeplere güvenmekten korur. (169)

Allah, seni topraktan yarattığı için, sana her hâlükârda tevâzulu, acizlik ve inksarlı olman vaciptir.. [İnkısar: Kısalma, kısa olma]

Öyle ise, yeryüzünde çalım satarak yürüme!.

Zira toprak senin anandır…

Dolayısıyla da her kim anasına kibirli davranırsa muhakkak onu incitir. Halbuki ana ve babayı incitmek haramdır.

Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

-Allah’ın dünyada yücelttiği hiçbir şey yoktur ki, alçaltmasın..

O halde, o yüceltilen şey sen isen… Allah’ın seni alçaltmasını da gözet ve kork..

Ben bu vasıflı kimseyi, Allah’ın cehenneme indirmesinden korkarım…

Bu korkum, o yücelmeyi kendine nispet eden şahıslar hakkındadır.

Yoksa…

Hak’tan korkanlar için, böyle bir korku tasavvur edilemez. (172)

..İnsan bulunduğu görevden azil edilirse o görevden ötürü ona gösterilen hürmetten ve edilen hizmetten eser kalmaz.

Allah, ona karşı yapılan hürmet ve hizmetleri onun yerine getirdiği kimseye karşı yaptırır.

Öyle ise.. Bil ki!.

Yücelik ve rütbe, makama aittir şahsın zatına ait değildir. (173)

Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

-Ben cennetin ortasındaki köşklere şu iki insan için kefilim:

Birisi, haklı da olsa tartışmayı bırakan, diğeri ise, şaka da olsa yalan söylemeyendir. (178)

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 25.09.2008
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com