Bağışıklık sistemi!
Volkan Tolga
 

Neden bu konuya girdik? Yaz gelince herkes aynı konuyu konuşuyor da ondan. Oradan buradan, şuradan buradan herkes zayıflama, yiyecek, içecek ve çeşitli iksirler, antioksidan diye konu başlığı olması yerine antiaging denen geç yaşlanma muhabbetine gidip tıkanıyor. Ve görülüyor ki bu tür konular artık ticaret unsuru olarak yem olarak sunuluyor. Haber kanalları bile bu noktadan bakıyorlar olaya. Birilerinin reklamını yapmak onlar için insanların gerçekten sağlıklı beslenmelerinden daha da önemli. Ama bizler de araştırmak zorunda kalıyoruz. Biliyoruz ki internette ne kadar çok kirli bilgi varsa gerçek dünyada da çok kirli bilgi var. İşte buna dikkat etmek gerekir. En önemlisi de güçlü bir bağışıklık sistemidir.

Sağlıklı bir vücut; karşılaştığı hastalık etkenleriyle ve yabancı maddelerle çoğunlukla biz farkında olmadan baş eder. Mikroplarla baş edemediğimiz durumlarda da "hasta" oluruz.
Vücudumuzun içinde bağışıklık sistemi adı verilen bir savunma mekanizması vardır. Bağışıklık sistemi insanları "mikrop" diye tanımlanan, enfeksiyona yol açabilen virüs, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların zarar verici etkilerine karşı korur. Bağışıklık sisteminin görevi öncelikle mikropların vücuda girmelerini engellemek veya girerse vücuda girdikleri yerde yutmak, yayılmalarını engellemek ya da geciktirmektir.
Vücut, kendisine yabancı mikropların yapısını tanımladıktan sonra bu yapıları etkisiz hale getirebilecek savunma cisimcikleri oluşturur. Bu savunma cisimciklerine de antikor denir. Antikor üretmek için bağışıklığımızın güçlü olması gerekir. Bağışıklık sistemi bir silahtır ve yediklerimiz de mermilerdir.

Güçlü bir bağışıklık sistemi, her şeyden önce hastalıklara yakalanmamızı önler. Bunun için yaşlı-genç herkesin özellikle yediği besinlerle bağışıklık sistemini güçlendirmesi gerekir. Brokoli, kivi, enginar, yoğurt, domates, havuç gibi besinler hem bağışıklık sistemini güçlendirir hem de kendimizi sağlıklı ve dinç hissetmemizi sağlar.

Nar

Kırmızı şarap ve yeşil çayda bulunandan daha çok antioksidan içerir. Bu sebeple araştırmalarda cilt, prostat ve akciğer kanseri hücrelerini engeller. Nar suyu beyin deformasyonunu önler ve Alzheimer'a karşı koruyucudur. fareler üzerinde yapılan araştırmalarda nar suyu içenlerin labirent testini daha kolay başardıkları belirlendi. Özellikle diabet hastaları üzerinde yapılan araştırmalarda, düzenli olarak nar suyu içmek kötü kolesterolü önler. Damarları güçlendirir.

Kivi

Bu meyveyi kabuğuna bakarak değerlendirmeyin. Kahverengi kabuğunun altında parlak yeşil antioksidan ve lif deposu bir meyve bulunuyor. Kivi radikallerin vereceği zararlardan vücudu korur, içerdiği yüksek E vitamini hücreleri yeniler, güçlendirir. Mısır dışındaki diğer tüm sebze ve meyvelerden daha yüksek E vitamini içerir. Ayda 2-3 kivi yemek pıhtılaşma riskini önler. Kandaki yağ oranını azaltarak kalp krizi riskini % 15 daha azaltır.

Arpa

Buğday, yulaf gibi arpa da yüksel lif içerir. İşlenmiş unda da vardır. Bu tür besinlerin kötü kolesterolü % 17.4 oranında düşürür. Beslenme listelerine arpa eklenen kişilerde kandaki yağ oranının azaldığı da biliniyor. Bunun yanı sıra kandaki şeker ve insülin oranını düşürür. Bu nedenle arpa Tip 2 diyabet hastalarına öneriliyor.

Kızılcık

Kızılcık oldukça yüksek antioksidan içerir. Kanser türlerinden, idrar yolu enfeksiyonundan korur, hatta dişetini güçlendirir. Kızılcık suyu enfeksiyona neden olan bakterileri, E.coli'yi yok eder. Her gün kızılcık suyu içmek de, çarpıntıyı önleyerek, damarların daha esnek ve güçlü hale gelmesini sağlıyor.

Brokol

Haftada üç gün brokoli yemek en az 20 farklı rahatsızlığı önler. Vücutta bulunan kanser hücrelerinin büyümesini önler veya onları yok eder. Yarım kâse brokoli yüksek kolesterolü düşürüyor, kalbinizi korur. Gözün retina hücrelerinin, güneşin UV ışınlarından zarar görmesini önler.

Kefir

Bir çeşit bakterinin süte karıştırılmasıyla hazırlanan kefir yüksek seviyede kalsiyum içerir. Araştırmalarda kefirin, yiyecek alerjilerine karşı bağışıklığı güçlendirdiği, 50 yaş üzeri kadınları akciğer kanseri riskinden koruduğu ve yüksek laktoz seviyesi sebebiyle laktoz seviyesi düşük kişiler için de faydalı olduğu belirtiliyor.

 

 

 
 
Volkan Tolga
İstanbul - 22.07.2009
volkantolga@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com