Neden bu konuya girdik? Yaz gelince
herkes aynı konuyu konuşuyor da ondan.
Oradan buradan, şuradan buradan herkes
zayıflama, yiyecek, içecek ve çeşitli
iksirler, antioksidan diye konu başlığı
olması yerine antiaging denen geç
yaşlanma muhabbetine gidip tıkanıyor. Ve
görülüyor ki bu tür konular artık
ticaret unsuru olarak yem olarak
sunuluyor. Haber kanalları bile bu
noktadan bakıyorlar olaya. Birilerinin
reklamını yapmak onlar için insanların
gerçekten sağlıklı beslenmelerinden daha
da önemli. Ama bizler de araştırmak
zorunda kalıyoruz. Biliyoruz ki
internette ne kadar çok kirli bilgi
varsa gerçek dünyada da çok kirli bilgi
var. İşte buna dikkat etmek gerekir. En
önemlisi de güçlü bir bağışıklık
sistemidir.
Sağlıklı bir vücut; karşılaştığı
hastalık etkenleriyle ve yabancı
maddelerle çoğunlukla biz farkında
olmadan baş eder. Mikroplarla baş
edemediğimiz durumlarda da "hasta"
oluruz.
Vücudumuzun içinde bağışıklık sistemi
adı verilen bir savunma mekanizması
vardır. Bağışıklık sistemi insanları
"mikrop" diye tanımlanan, enfeksiyona
yol açabilen virüs, bakteri, mantar ve
parazit gibi mikroorganizmaların zarar
verici etkilerine karşı korur.
Bağışıklık sisteminin görevi öncelikle
mikropların vücuda girmelerini
engellemek veya girerse vücuda
girdikleri yerde yutmak, yayılmalarını
engellemek ya da geciktirmektir.
Vücut, kendisine yabancı mikropların
yapısını tanımladıktan sonra bu yapıları
etkisiz hale getirebilecek savunma
cisimcikleri oluşturur. Bu savunma
cisimciklerine de antikor denir. Antikor
üretmek için bağışıklığımızın güçlü
olması gerekir. Bağışıklık sistemi bir
silahtır ve yediklerimiz de mermilerdir.
Güçlü bir bağışıklık sistemi, her şeyden
önce hastalıklara yakalanmamızı önler.
Bunun için yaşlı-genç herkesin özellikle
yediği besinlerle bağışıklık sistemini
güçlendirmesi gerekir. Brokoli, kivi,
enginar, yoğurt, domates, havuç gibi
besinler hem bağışıklık sistemini
güçlendirir hem de kendimizi sağlıklı ve
dinç hissetmemizi sağlar.
Nar
Kırmızı şarap ve yeşil çayda bulunandan
daha çok antioksidan içerir. Bu sebeple
araştırmalarda cilt, prostat ve akciğer
kanseri hücrelerini engeller. Nar suyu
beyin deformasyonunu önler ve
Alzheimer'a karşı koruyucudur. fareler
üzerinde yapılan araştırmalarda nar suyu
içenlerin labirent testini daha kolay
başardıkları belirlendi. Özellikle
diabet hastaları üzerinde yapılan
araştırmalarda, düzenli olarak nar suyu
içmek kötü kolesterolü önler. Damarları
güçlendirir.
Kivi
Bu meyveyi kabuğuna bakarak
değerlendirmeyin. Kahverengi kabuğunun
altında parlak yeşil antioksidan ve lif
deposu bir meyve bulunuyor. Kivi
radikallerin vereceği zararlardan vücudu
korur, içerdiği yüksek E vitamini
hücreleri yeniler, güçlendirir. Mısır
dışındaki diğer tüm sebze ve meyvelerden
daha yüksek E vitamini içerir. Ayda 2-3
kivi yemek pıhtılaşma riskini önler.
Kandaki yağ oranını azaltarak kalp krizi
riskini % 15 daha azaltır.
Arpa
Buğday, yulaf gibi arpa da yüksel lif
içerir. İşlenmiş unda da vardır. Bu tür
besinlerin kötü kolesterolü % 17.4
oranında düşürür. Beslenme listelerine
arpa eklenen kişilerde kandaki yağ
oranının azaldığı da biliniyor. Bunun
yanı sıra kandaki şeker ve insülin
oranını düşürür. Bu nedenle arpa Tip 2
diyabet hastalarına öneriliyor.
Kızılcık
Kızılcık oldukça yüksek antioksidan
içerir. Kanser türlerinden, idrar yolu
enfeksiyonundan korur, hatta dişetini
güçlendirir. Kızılcık suyu enfeksiyona
neden olan bakterileri, E.coli'yi yok
eder. Her gün kızılcık suyu içmek de,
çarpıntıyı önleyerek, damarların daha
esnek ve güçlü hale gelmesini sağlıyor.
Brokol
Haftada üç gün brokoli yemek en az 20
farklı rahatsızlığı önler. Vücutta
bulunan kanser hücrelerinin büyümesini
önler veya onları yok eder. Yarım kâse
brokoli yüksek kolesterolü düşürüyor,
kalbinizi korur. Gözün retina
hücrelerinin, güneşin UV ışınlarından
zarar görmesini önler.
Kefir
Bir çeşit bakterinin süte
karıştırılmasıyla hazırlanan kefir
yüksek seviyede kalsiyum içerir.
Araştırmalarda kefirin, yiyecek
alerjilerine karşı bağışıklığı
güçlendirdiği, 50 yaş üzeri kadınları
akciğer kanseri riskinden koruduğu ve
yüksek laktoz seviyesi sebebiyle laktoz
seviyesi düşük kişiler için de faydalı
olduğu belirtiliyor. |