Kafamızda
taşıdığımız 1 kilo 350 gramlık koca bir
labirent, her gün tepemizde ve bizi o
yönetiyor veya bizi biz yapan odur. En
güzel duyguların da, şeytani emellerin
de planlayıcısı o... Günde yaklaşık
50.000 fikir geçiyor beynimizden. İyi
veya kötü, sırlarla dolu, kapalı ve
karanlık bir kutu gibidir beynimiz.
Birkaç dakika oksijensiz kalsa bu
dünyayla irtibatımız kesilebilir.
Çağın
hastalığı denilen stresin kaynağı ve
çözümüdür kendisi. Zira kanser olanların
birçoğunun stresten etkilendiği
belirlenmiştir. Bir de kanserden
kurtulanların, kendini telkin etme ve
pozitif düşünme tarzı tamamen beyinden
kaynaklanan tedavi yöntemleriyle
hayatlarını bir düzen içine koymaları
zaten herkesin malumudur.
Büyüklerimiz, insanoğlu uzayla bu kadar
çok zaman harcamak yerine beyinle
ilgilenseydi çok daha ilerleme
kaydedebilir, derlerdi. Beyin hakkında
çok daha artan bir şekilde çalışmalar
devam ediyor, ama yeterli mi bilemem. Bu
arada beyin hakkında henüz keşfedilmemiş
on sır hakkında kısa bir yolculuğa
çıkalım.
1. Bilgi
nöronlarda nasıl kodlanıyor?
Beynin en
karışık işlemlerinden bir tanesi,
bilginin kodlanması... Bu süreçte
beyindeki nöronlar, yani sinir
hücreleri, zarlarının dışında elektrik
akımı oluşturuyor. Bu elektrik akımları,
'akson' adı verilen uzantılara ulaşarak,
onlar vasıtasıyla gerekli olan kimyasal
sinyallerin açığa çıkmasını sağlıyor.
Dendritlerle ilişkiye geçerek de bu
sinyalleri aktarıyor.
Bu akımlar
sayesinde dünyayla, çevremizde olup
bitenle ilgili bilgiler beynimize
aktarılıyor. "Ne görüyorum?", "Aç
mıyım?", "Hangi sokağa sapayım?" gibi
sorulara yanıt işte böyle bulunuyor.
2. Anılar
beyinde nasıl saklanıyor ve nasıl tekrar
hatırlanıyor?
Bir
kişinin ismi gibi, yeni bir şey
öğrendiğinizde beynin yapısında birtakım
fiziksel değişiklikler meydana geliyor.
Ancak bu değişikliklerin hâlâ ne tür
değişiklikler olduğunu, nerelerde
meydana geldiğini, bilginin nasıl
depolandığını ya da yıllar sonra tekrar
hatırlanarak tekrar nasıl gündeme
getirildiğini anlayamıyoruz.
Beyinde
çeşit çeşit hatıralar var. Ancak beyin,
'kısa dönem anılarla' (yeni öğrenilen
bir telefon numarasını hatırlamak gibi),
'uzun dönem anıları' (geçen yıl doğum
gününüzde yaptıklarınız gibi)
birbirinden bir şekilde ayırıyor. Beyin
travması ya da beynin zarar görmesi ise
bu yetenekleri bozabiliyor.
3. Beyin,
geleceği nasıl öngörüyor?
Çoğu zaman
gelecekle ilgili birtakım planlarımız ve
öngörülerimiz olur. Geleceğin nasıl
şekilleneceğini düşünürüz. Beynimizde,
gelecekle ilgili bir şekil vardır. Ancak
beynin bu 'gelecek simülasyonunu' nasıl
yaptığı henüz anlaşılmış değil. Beyin,
dünyayla ilgili öngörülerde nasıl
bulunabiliyor? Bilim adamları hâlâ bunun
yanıtını arıyor.
4. 'Duygu'
ne demek?
Beyin,
sadece bilgi biriktiren bir organ değil;
aynı zamanda duygu, motivasyon, korku ve
umutları barındıran bir organ. Bütün
bunlar bilinçaltında olan şeyler
aslında...
Örneğin
beynin duygularla ilgili bölümü sinirli
yüzlere, o yüzleri görmeden de tepki
verebiliyor. Kültürler arasında da temel
duyguların dışa vurulması, aslında
birbirine benziyor. Hatta Darwin'in de
gözlemlediği gibi, temel duyguların
ifade edilmesi bütün memelilerde benzer.
Bilim adamları, insanların fiziksel
tepkilerinin sürüngenlerin ve kuşların
tepkilerine çok ciddi bir şekilde
benzediğine dikkat çekiyorlar.
5. Zekâ
nedir?
Zekâ
farklı şekillerde karşımıza çıkıyor.
Ancak 'biyolojik' açıdan zekânın ne
anlama geldiği henüz bilinmiyor.
Milyarlarca nöron, bilgiyi 'harekete
geçirmek' için nasıl birlikte çalışıyor?
Gereksiz bilgi beyinden nasıl siliniyor?
İki kavram 'birbirine uyunca' ve böylece
bir soruna çözüm bulduğunuzda, beyinde
neler oluyor? Zeki insanlar bilgiyi
beyinlerinde 'hatırlanması kolay', ayrı
bir bölgede mi muhafaza ediyorlar?
Beyin
fonksiyonlarının temel işleyişiyle ve
nöronlar arasındaki bağlantılarla
ilgili, bilim adamlarının elinde hâlâ
çok az bilgi var. Ancak zekânın, beynin
tek bir alanıyla değil, pek çok
bölgesiyle ilgili olduğu üzerinde
duruluyor. İnsan beyninin diğer
canlılardan farkı hâlâ araştırılıyor.
6. Beyin,
'zamanı' nasıl algılıyor?
Alkışladığınızda ya da parmağınızı
'şıklattığınızda' sesi mi daha önce
duyarsınız, hareketi mi daha önce
görürsünüz?
Her ne
kadar duyma yeteneği, görme yeteneğinden
daha hızlı çalışsa da, parmakların
görüntüsüyle, çıkarılan ses aynı anda
gerçekleşiyormuş hissi doğuyor. Yani
beyin pek çok olayın aynı anda
gerçekleştiği 'hissi' yaratarak aslında
bizi 'kandırıyor'. Beynin zamanla
'oynadığını' aslında çok kolay
anlayabilirsiniz.
Aynanın
karşısında sol gözünüze bakın. Daha
sonra bakışınızı sağ gözünüze kaydırın.
Gözlerinizi diğer tarafa çevirmek bir
zaman alıyor elbette. Ancak siz
gözlerinizin hareket ettiğini
görmüyorsunuz. Gözlerinizi
kırpıştırdığınızda da aslında gözleriniz
çok kısa süreliğine de olsa karanlıkta
kalıyor. Ancak bu karanlığı da
görmüyorsunuz.
7. Nasıl
uyuyor ve rüya görüyoruz?
Zamanımızın üçte birini uyuyarak
geçiriyoruz. Araştırmalara göre, az
uyumak sinir sisteminde bozukluğa yol
açıyor. Canlılar uyuduklarında beynin
bir bölümü de uyuyor, ama uykunun
mekanizması, işleyişi hâlâ bilinmiyor.
Uykuda
nöronların aşırı derecede hareket
halinde oldukları biliniyor.
Ayrıca
önemli bir sorunu çözmeden önce
uyumanın, o sorunu çözebilmek açısından
yararlı olduğu da düşünülüyor. Düzenli
uykunun, öğrenme kapasitesini de
artırdığı söyleniyor. Özetle, uyku
sayesinde beyin bir şekilde gerekli
bilgileri depoluyor, gereksizleri ise
ekarte edebiliyor.
8. Beynin
ayrı ayrı olan sistemleri, birbirleriyle
nasıl bütünleşiyor?
Gözle
bakıldığında, aslında beynin her bölgesi
aynı görünüyor. Ancak aktivitelerini,
işlevlerini ölçtüğümüzde, her nöron
bölgesinde farklı bilgilerin kayıtlı
olduğunu görüyoruz.
Örneğin
görme yeteneğini ilgilendiren bölgenin
içindeki alanlarda hareketler, yüzler,
köşeler ve renklerle ilgili çeşit çeşit
bilgiler bulunuyor. Yetişkin bir insanın
beynini, çeşitli ülkelerin bulunduğu bir
dünya haritasına benzetebiliriz. Beynin
içinde koku, açlık, acı, hedef koyma,
sıcaklık, öngörü ve daha pek çok şeyle
ilgili 'beyin ağları' var. Farklı
işlevlerine rağmen bu sistemler
birbirleriyle bir şekilde bütünleşerek
çok iyi bir işbirliğine giriyorlar.
9.
'Bilinç' nedir?
İlk
öpücüğünüzü düşünün. Bu, hafızanızdan
hiç çıkmaz. Peki, bu hafıza, bu deneyimi
yaşamadan, bu deneyimin bilincinde
olmadan önce neredeydi?
Modern bilimde, 'bilinç' çözülememiş
olan en önemli sırlardan biri. Bilinç,
tek bir fenomen değil. Peki ne? Bilinç,
beyindeki hangi sistemlerle ilgili?
Bilim adamlarının bu konuda da hiçbir
fikri yok...
Şimdiye kadar yapılan araştırmalara
göre, bilinç konusunda, büyük bir
ihtimalle yine bir grup aktif nöron
iletişim içinde.
Bilincin
altında yatan mekanizmanın moleküllerle
ya da hücrelerle ilgili olabileceği
üzerinde de duruluyor. Belki de
mekanizma, bu sistemlerin
etkileşimleriyle oluşuyor. Bilim
adamları bu sıralar bilincin, beynin
hangi bölgeleriyle ilgili olduğunu
araştırıyorlar.
10.
Bilgisayara karşı beyin...
Beyindeki
elektrik akımlarının hızının,
bilgisayarlardaki sinyal hızından 100
milyon kat daha fazla olduğunu biliyor
muydunuz?
Bir insan,
arkadaşını hemen tanırken, bir
bilgisayarın bir yüzü tanıması
genellikle çok zor oluyor. Beynin pek
çok işlemi aynı anda yaptığını söyleyen
bilim adamları, beynin bütün
bölgelerinden gelen bilgilerin tek bir
bölgede birleşmediğini, ancak bu farklı
bölgelerin kendi aralarında güzel bir
'işbirliğine' girdiklerini ve bir ağ,
yani 'network' oluşturduklarını
belirtiyorlar. Bizim de dünyaya olan
bakış açımız işte bu karmaşık network
sayesinde oluşuyor.
Bu
sorulara çeşitli cevaplar verebilirsiniz
belki de ama bilim adamları soyuttan
somuta dönüşen bölgeyi arıyorlar. Bu
sorular da o yönde sorulmuştur. Örneğin,
hafızanın, ‘ruhtan kayıtlı bilgiyi
çağırmak’ şeklinde
cevaplandırabilirsiniz. Aranılan cevap
ise bunun nerede ve nasıl olduğudur.
Tabi
soruları çeşitlendirmek ve çoğaltmak da
mümkündür. Hiçbir zaman unutulmaması
gereken şey ise, asla tatmin olma her
zaman yeni cevaplar aramak olmalıdır.
Belki de beynin sırlarını böylelikle
biraz aralamak mümkün olabilir.
Kaynak:
http://www.haber7.com |