16.
yüzyılda, Anne Boleyn isimli bir genç kız, 1522 yılında
düzenlenen bir maskeli baloda İngiliz sarayına ilk
girişini yapar. VIII. Henry'le tanışır, onu kendine âşık
eder, peşinden koşturur ve kralı Hıristiyan dinini
Vatikan'dan idare eden Papalığa karşı isyana çağırır.
Kilisenin insanların Tanrı'yla olan bağlarını
kopardığını söyleyen Protestan reformcuların
tavsiyelerini izlemek İngiltere'yi çok daha iyi yerlere
getirecektir. Henry büyük bir heyecanla bu tavsiyeleri
kabul eder, Britanya Krallığı'yla Vatikan yollarını
ayırır ve İngiltere kendi kilisesini kurar. En önde
gelen düşünürlerinden Thomas More da, bu evliliğe karşı
çıkıp bir devletin böyle aniden din değiştiremeyeceğini
söylediği için idam edilir.
Bu hikayenin kahramanı Anne Boleyn, muhtemelen İngiliz
tarihinin en etkili kadınlarının başında geliyordu ve
Kraliçe Elizabeth'in de annesiydi. Ancak bu kadar etkili
olabilmesinin ardında acımasızca önüne çıkan herkesi,
akrabalarını dahi bir kalemde silebilmesi vardı. Ezip
geçtiği kişilerden biri de, kız kardeşi Mary'di. Mary,
henüz 13 yaşındayken VIII'inci Henry'nin ilgisini
çekmiş, ailesinin baskısı sonucunda kendisiyle yatmak
isteyen kralın isteğine boyun eğmiş ve bir süre sonra
Henry'den hamile de kalmıştı. George ve Anne isimli
çocuklar, Mary'le Henry evli olmadıkları için 'piç'
kabul edilmiş ve hiçbir zaman resmi olarak sarayda
kendilerine yer bulamamışlardı. Mary henüz hamileyken,
bir süre önce saraya ilk girişini yapmış olan kız
kardeşi Anne, kralı baştan çıkarmıştı. Şimdi Henry,
zamanını iki kız kardeş arasında bölüştürüyor, sabahları
Anne'le flört ederken geceleri Mary'le yatıyordu.
Tarihçiler, Boleyn Kızı (The Other Boleyn Girl) filminde
Scarlett Johansson'un canlandırdığı Mary'nin Natalie
Portman'ın oynadığı Anne'den çok daha güzel olduğu
konusunda birleşiyorlar. Ama onda eksik olan bir şey
vardı ve bu, iktidara ulaşmak için hayati bir öneme
sahipti.
Anne, kız kardeşinden çok daha hırslı ve acımasızdı.
Henry'i Mary'nin elinden almakla kalmamış, Mary'nin
kocası öldüğünde kardeşini hiç teselli etmemişti. Mary
daha sonra bir hizmetçiye âşık olup onunla evlendiğinde,
Anne 'alt tabakaya' mensup biriyle birlikte olduğu için
kız kardeşini saraydan attırdı. Bu esnada Anne, daha
sonra İngiltere'nin en tanınmış iki kraliçesinden biri
olacak olan (diğeri Viktorya) Elizabeth isimli bir kız
çocuğu doğurur. Ama tek bir çocukla yetinmeyip
iktidarını sağlamlaştırmak için Anne yine çocuk
doğurmaya çalışır. Henry'nin iktidarsız olduğu
söylentileri sarayda yayılırken, Anne, söylentilere
göre, ağabeyi George'la yatmaya başlar ve ensest
ilişkinin sonunda dünyaya getirdiği çocuk korkunç
biçimde deforme haldedir. Ensest ilişkinin ortaya
çıkması neticesinde, 1536 yılının 19 Mayıs günü Anne ve
George idam edilir. Anne'in son sözleri şunlardır: "Yüce
Tanrım, bana acı, ruhumu sana teslim ediyorum..." Bu
idamla birlikte, aslında son gülen de, iktidar hırsının
etkisi altında ağabeyiyle yatacak kadar ileri giden Anne
değil, ondan çok daha cesur bir biçimde davranarak bir
hizmetçiyle evlenen Mary olmuş oldu. |