Uyan!
Aklımda kaybetmeye yüz tutmuş aşklar
Yoluma taş koymuş hasımlar serde aşk var
Başta akıl ne gezer ayaklar altında
Eski yaralar esti yine dokunma yarama
Bilmezsin!
Yalnızlık eski düşmanımdır fırsat kollar
Dayan!
Bitmese de sağanakların yürekte aşk var
Dağlar saklar çığlıkları yıkılsın feryatlar
Gözlerinin kaçkınıyım sokak firarlarında
Duvarlara yazılar yazan boyacı küpüyüm kimi zaman
Fırça kayılmış akşamların yüz akıyım
Haklıyım sevdasından muzdarip mülteciler kadar
Ölmekse en çok mülteciye yakışırdı, peşinde umutlar
Ziyan!
Aklım firar bilirsin doğru yol seni bilir
Yolcular ziyanlık mertebesinde zebile ramak var
Yâr aşkı yamacında akşamın serde ayrılıklar
Nerede diye sakın sorma korkularım senden kalma
Miadını kaybetmiş bütün şiirler hatıralar ve fotoğraflar
Güller arasından Mecnun’un gözlerinden sesleniyorum
Leyla olsan kaç yazar aşkın son durağında sana
yanıyorum…
Yalan!
Sevilerin sarkacında yer küre buz tutmuş
Ocak ayının tezatlığı bu bize
Bilirsin ocak ağustos gibi yanmalıdır
Ve çoğu zaman ocağımıza incir ağacı dikilir
Gölgesinde ben seni düşünürüm, inanma
Seni kandırmak gökten yıldız kaydırmak gibidir
Sen iste galaksiyi kaydırayım ayaklarına
Dileklerin sağanağında aklım gölgeli haziranda
Senden ayrı ne kaldıysa hepsi hatıra
İnandın mı, sevdiğim kıyamam sana…
Serde şairlik var imgeler takayım saçlarına…
Kalan!
Kurulu düşlerim var uykularımdan
Korkularım mevsimlik değil
On üçüncü aydır senin adın sığmazsın on iki aya
Elde kalan birkaç yalan biraz dolan
Kim söylemişse sana “ güzelsin “ diye
Aklına şaşarım bugünkü güzelliğin faydası kime?
Gitmek korkmaksa korkuyorum güzelliğinden… |