Hayatımız internette
Volkan Tolga
 

İnternet olmadığı zamanları hatırlayalım desem aranızdan bazıları ve tabi ki gençler o ne ki! Diye bir soru soracaklardır belki de… Cep telefonsuz ve internetsiz bir dünya düşünemezler onlar. Ama bilenler de var tabi ki. Bunlar iki kısma ayrılıyorlar, bazen de ortak paydaları oluyor elbette.

Kimi, o zamanlar daha rahattık, bilgisayarlar sürekli bozulmuyordu, teknolojiye bu kadar bağlı değildik, işlerimiz gene yürüyordu hem de daha az başımız ağrıyordu diyor. Kimi de telefon etmek veya faks çekmek için sıraya adını yazdırıp iki gün beklediklerini, yurtdışı işleri için telefon faturalarıyla gelen tonlarca parayı ödediklerini veya başka şehirde okuyan çocuklarını görmek ve konuşmak için zaman, para ve o kadar enerji harcadıklarını anlatırlar. Herkesin kendine göre haklı yönleri var tabi ki. Nasreddin Hoca gibi davranmaktan başka çaremiz yok tabi ki, sen de haklısın, sen de haklısın…

Bu ilerlemeler de kendi içinde evrimleşme geçirmiştir, tıpkı big bang ile başlayan evrenin evrimleşmesi, ve tek hücreli varlıklardan başlayıp varlığa dönüşen bilginin-mananın- iradenin evrimleşmesi veya vücuda gelmesi gibi…

İnternetin ilk zamanlarını hatırlayın, ilk etapta bedava idi denemek için, sonra paralı oldu ve dial-Up denilen bir bağlantı türüyle dakikalarca, bazen de saatlerce bağlanmak için numara çevirir dururduk. Koparsa yeniden idmana devam… O zamanlar internette yapılacaklar, internetin hızı ve yapılabilirliği ile doğru orantılı olarak temayüz etmekteydi. Şimdi de öyle ama o zamanlar başka idi. Sadece web sitelerinde gezinebilirdiniz ve portallar yeni oluşmaktaydı.

Yapabileceğiniz en iyi şey en iyi portalı bulup onunla vakit geçirmekti. Okey, tavla gibi küçük çaplı oyunlar da sonradan devreye girdi, ilk başta internetten bilgi takibi önemliydi. Sonra programlar kendini göstermeye başladı, chat programları peydah oldu. ICQ ilk aklıma gelenlerden. Papucu dama atıldı şimdilerde ama biz zamanlar çok ünlüydü ICQ. Sonra ADSL ile beraber hızımız arttı ve internetin kalitesi de arttı. Derken messenger’ lar kameralar, görüntülü konuşmalar, flash’ lı siteler, mesajlaşma siteleri ve arkadaşlık siteleri de son yıllardaki fenomenlerden.

Şu an en işe yarar ve ünlü olanı facebook’ tur. En büyük özelliği de yıllardır birbirini göremeyen, birbirinden haber alamayan eski arkadaşların birbirini bulmasıdır. Bu sayede çoğu insan çalışmaktan bile kaytarır durumda…

İngiliz The Economist dergisi, son sayısında Facebook, Myspace, Twitter vb. sosyalleşme siteleriyle ilgili kapsamlı bir dosya yayınladı. Dosyada Amerika’da sosyal iletişim ağı sektörü gelirlerinin 1.2 milyar dolara ulaşarak son bir senede yüzde 4 büyüdüğü belirtildi.

Dosyada yer verilen Nielsen araştırma şirketinin verilerine göre, sosyalleşme sitelerinde günde ortalama geçirilen saate göre, Avustralyalılar 7 saatle birinci oldu. Bu arada, İngilizler 6.5 saat, İtalyanlar ve ABD’liler 6 saatle, Kuzey Koreliler 5.5 saatle listenin ilk sıralarında yer aldılar. Bir boş işte daha Türkiye’ nin sıralamada üst sırada olmadığını görmüş olduk.

Sosyal iletişim ağlarındaki bedava oyunların hem eğlence sağlayıp hem de arkadaşlık ilişkilerini güçlendirirken sitelerin popülerliklerini artıran bir unsur olduğu kaydediliyor. Bu tür oyunların büyük bir endüstri haline geldiği belirtilirken 2012’de Amerika’da sosyal oyunlardan 2.2 milyar dolarlık gelir beklendiğine dikkat çekiliyor.

Öte yandan bilgi teknolojisi şirketi Morse’a göre, çalışma sırasında sosyalleşme sitelerinin kullanımı İngiltere’ye yıllık 1.4 milyar Euro kayba neden oldu.

Her zaman böyle zaman kaybına yol açan internet ürünler vardı. Bunlara çeşitli düzenlemeler getiriyorlar artık bazı firmalar. Engellemek zorunda bile kalabiliyorlar bu program veya sitelerin kişisel amaçla gereğinden çok kullanılması yüzünden.

Yarın, bakalım hangi durum internette bizi böylesine etkileyip ele geçirecek duruma gelebilecek.

 

 

 
 
Volkan Tolga
İstanbul - 09.02.2010
volkantolga@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com