İnternet olmadığı zamanları hatırlayalım
desem aranızdan bazıları ve tabi ki
gençler o ne ki! Diye bir soru
soracaklardır belki de… Cep telefonsuz
ve internetsiz bir dünya düşünemezler
onlar. Ama bilenler de var tabi ki.
Bunlar iki kısma ayrılıyorlar, bazen de
ortak paydaları oluyor elbette.
Kimi, o zamanlar daha rahattık,
bilgisayarlar sürekli bozulmuyordu,
teknolojiye bu kadar bağlı değildik,
işlerimiz gene yürüyordu hem de daha az
başımız ağrıyordu diyor. Kimi de telefon
etmek veya faks çekmek için sıraya adını
yazdırıp iki gün beklediklerini,
yurtdışı işleri için telefon
faturalarıyla gelen tonlarca parayı
ödediklerini veya başka şehirde okuyan
çocuklarını görmek ve konuşmak için
zaman, para ve o kadar enerji
harcadıklarını anlatırlar. Herkesin
kendine göre haklı yönleri var tabi ki.
Nasreddin Hoca gibi davranmaktan başka
çaremiz yok tabi ki, sen de haklısın,
sen de haklısın…
Bu ilerlemeler de kendi içinde
evrimleşme geçirmiştir, tıpkı big bang
ile başlayan evrenin evrimleşmesi, ve
tek hücreli varlıklardan başlayıp
varlığa dönüşen bilginin-mananın-
iradenin evrimleşmesi veya vücuda
gelmesi gibi…
İnternetin ilk zamanlarını hatırlayın,
ilk etapta bedava idi denemek için,
sonra paralı oldu ve dial-Up denilen bir
bağlantı türüyle dakikalarca, bazen de
saatlerce bağlanmak için numara çevirir
dururduk. Koparsa yeniden idmana devam…
O zamanlar internette yapılacaklar,
internetin hızı ve yapılabilirliği ile
doğru orantılı olarak temayüz
etmekteydi. Şimdi de öyle ama o zamanlar
başka idi. Sadece web sitelerinde
gezinebilirdiniz ve portallar yeni
oluşmaktaydı.
Yapabileceğiniz en iyi şey en iyi
portalı bulup onunla vakit geçirmekti.
Okey, tavla gibi küçük çaplı oyunlar da
sonradan devreye girdi, ilk başta
internetten bilgi takibi önemliydi.
Sonra programlar kendini göstermeye
başladı, chat programları peydah oldu.
ICQ ilk aklıma gelenlerden. Papucu dama
atıldı şimdilerde ama biz zamanlar çok
ünlüydü ICQ. Sonra ADSL ile beraber
hızımız arttı ve internetin kalitesi de
arttı. Derken messenger’ lar kameralar,
görüntülü konuşmalar, flash’ lı siteler,
mesajlaşma siteleri ve arkadaşlık
siteleri de son yıllardaki
fenomenlerden.
Şu an en işe yarar ve ünlü olanı
facebook’ tur. En büyük özelliği de
yıllardır birbirini göremeyen,
birbirinden haber alamayan eski
arkadaşların birbirini bulmasıdır. Bu
sayede çoğu insan çalışmaktan bile
kaytarır durumda…
İngiliz The Economist dergisi, son
sayısında Facebook, Myspace, Twitter vb.
sosyalleşme siteleriyle ilgili kapsamlı
bir dosya yayınladı. Dosyada Amerika’da
sosyal iletişim ağı sektörü gelirlerinin
1.2 milyar dolara ulaşarak son bir
senede yüzde 4 büyüdüğü belirtildi.
Dosyada yer verilen Nielsen araştırma
şirketinin verilerine göre, sosyalleşme
sitelerinde günde ortalama geçirilen
saate göre, Avustralyalılar 7 saatle
birinci oldu. Bu arada, İngilizler 6.5
saat, İtalyanlar ve ABD’liler 6 saatle,
Kuzey Koreliler 5.5 saatle listenin ilk
sıralarında yer aldılar. Bir boş işte
daha Türkiye’ nin sıralamada üst sırada
olmadığını görmüş olduk.
Sosyal iletişim ağlarındaki bedava
oyunların hem eğlence sağlayıp hem de
arkadaşlık ilişkilerini güçlendirirken
sitelerin popülerliklerini artıran bir
unsur olduğu kaydediliyor. Bu tür
oyunların büyük bir endüstri haline
geldiği belirtilirken 2012’de Amerika’da
sosyal oyunlardan 2.2 milyar dolarlık
gelir beklendiğine dikkat çekiliyor.
Öte yandan bilgi teknolojisi şirketi
Morse’a göre, çalışma sırasında
sosyalleşme sitelerinin kullanımı
İngiltere’ye yıllık 1.4 milyar Euro
kayba neden oldu.
Her zaman böyle zaman kaybına yol açan
internet ürünler vardı. Bunlara çeşitli
düzenlemeler getiriyorlar artık bazı
firmalar. Engellemek zorunda bile
kalabiliyorlar bu program veya sitelerin
kişisel amaçla gereğinden çok
kullanılması yüzünden.
Yarın, bakalım hangi durum internette
bizi böylesine etkileyip ele geçirecek
duruma gelebilecek. |