KABLOSUZ AĞ SİSTEMLERİ

Volkan Tolga
 

Kablosuz ağ bağlantısı ilk olarak acil durumlarda iletişime olanak sağlayabilecek bir sistemin geliştirilmesi üzerine bulunmuştur. Daha sonra yaygınlaşarak oldukça fazla kullanım alanı bulmuştur. Çünkü kablosuz ağ sistemi şehirlerde oldukça ucuz maliyetlerle hiçbir altyapı ve kablo bağlantısı işlemlerine gerek duymadan kesintisiz internet bağlantısı sağlanabilmektedir. Özellikle hanımların dert ettiği “kablolar keşmekeşi” filmi artık evde oynamaz olmuştur. Tabi tam manasıyla kablosuzlaşılamamıştır amamasaüstü PC kullanmayanlar, yani notbook veya netbook kullananlar için evin her yerinde internete girme olanağını sunmuştur.

Kablolu bağlantı sistemlerinde belirli sayıda her PC’ye bir kablo gidecek şekilde bağlantı sağlanır fakat kablosuz ağ sistemlerinde birçok bağlantı noktası üzerinden çok geniş bir alanda ve çok daha fazla sayıda kullanıcı özgürce bağlanabilmektedir. Kablosuz ağ bağlantı noktaları diğer ağlarla iletişime geçecek şekilde programlanmıştır. A noktasından B noktasına giden bir bilgi, bağlantı noktalarının birinden diğerine geçerek ilerler. Bu esnada bağlantı noktası en hızlı ve güvenli yolu seçer. Buna dinamik yol gösterme(dynamic routing) denir.

Kablosuz ağ bağlantı noktaları aslında bildiğimiz router modemlerle aynı şekilde çalışırlar ve küçük radyo dalgaları üreten sistemlerdir. WiFi standartları çeşit ve özelliklerine göre 802.11a, b,g ve n olarak ayrılmışlardır. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı 802.11b’dir ve 2.4Ghz’lik yayılma aralığına sahiptir. Ancak 802.11b ile en fazla 11 Megabit’lik bağlantı kurabilmek mümkündür. Oysa 802.11g ile saniyede 54 Mbit, 802.11n ile 140 Mbit’lik hızlara ulaşmak mümkündür. Günümüzde dizüstü bilgisayarların tamamına yakını üzerlerinde entegre Wi-Fi alıcıları bulundururlar. Bulunmayanlar ise PCMCIA kartlarla bu özelliği kolayca kazanabilirler.

Kablosuz ağ sistemleri radyo frekansları ile çalışmaktadırlar. Radyo dalgaları ile haberleşme üç çeşit olabilmektedir. Bunlar alıcı(receiver), verici(transmitter) ve alıcı-verici(trans-receiver) olarak adlandırılırlar.

Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse;

Alıcılar

Adından da anlaşılabileceği üzere sadece radyo sinyallerini alabilen fakat gönderme özelliği barındırmayan aygıtlardır. Bunlara en basit örnek olarak FM radyoları ve televizyonları gösterebiliriz.

Vericiler

Sadece radyo sinyalleri gönderebilen ama alma yetileri olmayan elektronik devrelerdir. Bunlara örnek olarak radyo verici istasyonları, televizyon verici İstasyonları vb. sayılabilir.

Alıcı-Vericiler

Hem alma hem verme özellikleri olan aygıtlardır. Bunlara örnek olarak telsiz röleleri, cep telefonu baz istasyonları, cep telefonları ve benzerleri sayılabilir.

İletişim anlamında bilinmesi gereken bir diğer konu ise iletim yönüdür. İletim yönleri üçe ayrılır:

1. Tek Yönlü İletim(Simplex): Kurulan iletim sistemin de iletimin sadece bir yöne yapılabildiği zaman aldığı addır. Örnek olarak FM radyolar gösterilebilir.

2. Çift Yönlü Eş Zamansız İletişim(Yarı-Dupleks, Half-Duplex): Kurulan iletim sisteminde çift yönlü iletim yapılabildiği ancak eş zamanlı olarak sadece bir tarafın gönderim yapabildiği sistemlerdir. Örnek olarak Telsiz uygulamaları gösterilebilir. Bilgi sistemlerinde kullanılan radyo frekansı ile çalışan kablosuz iletişim sistemleri genelde bu tiptedir. Örneğin IEEE 802.11g standardı 54 Mbps’de Yarı-Dupleks iletim imkanı sunar.

3. Çift Yönlü Eş Zamanlı İletişim (Tam-Dupleks,Full-Duplex): Hem alıcı hem vericinin eşzamanlı iletim yapabildiği zaman aldığı isimdir. Örnek olarak cep telefonları, telsiz telefonlar gösterilebilir.

Şehrin üzerinde bağlantı noktaları arasında kusursuz bir ağ oluşturulur. Bu sayede trende, arabada, parkta, cafelerde, restaurantlarda vb. birçok yerde özgürce internete bağlanabilmek mümkündür. Şehirlerde belirli aralıklarla yerleştirilmiş bağlantı noktaları ile kesintisiz sürekli bir bağlantı sağlanılır. Bunun için genellikle saniyede 11 Mbit(1.35MB/s) hıza olanak sağlayan ve 2.4 Ghz’lik yayılma aralığına sahip 802.11b sistemi kullanılır.

Bu sistem hem fazla güç tüketmediklerinden hem 2.4 Ghz gibi birçok yerde kullanılan(modemler, oyun kumandaları vs.) standart bir yayılma aralığına sahip olduklarından ve insanlara zarar vermediği ifade edilen radyo frekansı ile haberleştiğinden şehir kullanımında tercih edilmektedir. Fakat şahsi görüşüm olarak bu frekansların her türlüsünün insanları etkilediğini ve aynı TV, radyo, cep telefonu frekanslarında olduğu gibi uzun vadede insanlara zararlı olacağını düşünüyorum. O nedenledir ki dizüstü bilgisayarımı biraz zorluk çıkarsa da kablolu modem ile kullanmaktayım.

Günümüzde adından bahsedilen yeni kablosuz ağ teknolojisi ise WiMAX’tir. Çalışma prensibi standart kablosuz ağ sistemleriyle aynıdır fakat çok güçlü mikrodalga iletimiyle sinyalleri daha uzak mesafelere taşıyabilmek mümkündür. Bu sayede birim metrekarelik alan için gereken kablosuz ağ noktası maliyeti düşmekle beraber sinyal kalitesi de arttırılmış olmaktadır. Tabi sinyal kuvveti arttıkça bunun insanlara daha da fazla zararlı olacağı gerçeği hiç düşünülüyor mu gerçekten merak ediyorum. Baz istasyonlarının sağlığımızı ve hatta hayatımızı büyük ölçüde tehdit ettiğini düşünürsek, buna kablosuz modem, oyun kumandaları, klavye, mouse, bluetooth cihazları gibi aygıtlar da eklenince oluşan manyetik kirlenmenin boyutlarını düşünmek bile kifayetsiz kalır.

Teknolojinin insan sağlığını destekleyici şekilde örneğin CRT’lerden LCD monitörlere geçişte olduğu gibi ilerlemesi gerekirken, gün geçtikçe manyetik kirlenmeye çanak tutulması insanları endişelendiriyor. Bunun en son örneği ise, elektriğin e-kablosuz olarak iletilmeye başlanması. Tam bir manyetik alan kaynağı olan elektrik enerjisinin dağıtımı bu şekilde desteklenir ve yaygınlaşırsa, çok daha vahim durumlarla karşılaşılacağı ve toplu beyin ölümlerinin gerçekleşebileceği aşikâr. İnsan beyninin de nöronlar yani sinir hücreleri üzerinden elektriksel olarak çalıştığını biliyoruz. Manyetik alan kaynakları beynin kendi manyetik alanını bozarak beyin ısısını arttırmakta ve hücreleri yavaş yavaş öldürerek ciddi hasarlar vermekte. Bölünme ile bir daha yerine gelemeyen beyin hücrelerinin ölümünden kaynaklı ciddi dolaşım bozuklukları ve ilerleyen safhalarda buna bağlı vücut iflası ve beyin ölümleri görülebilir. Tabi buna en son, bilirkişilerin test edip onay vermesiyle olabilir.

Teknolojinin daha bilinçli kullanılması gerektiğinin farkına varılması dileğiyle… Umarım bir dizi felaket olmadan teknolojilerimizi sağlıklı ve rahatça kullanırız.

 

 

 
 
Volkan Tolga
İstanbul - 07.04.2010
volkantolga@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com