"Karnımızdaki Beyni" Biliyor muydunuz?

 
 
 
Karın boşluğu, vücudun merkezinde, başlı başına bir evren. Araştırmacıların, uzun yıllar gerekli ilgiyi göstermediği bağırsaklar, ikinci beynimiz tarafından yönetiliyor.

Sindirim organımız, omurilikden çok daha fazla sinir hücresine sahiptir. Bu organımız, 100 milyon sinir hücresi ile çevrilidir.

Enterik(bağırsaklara ait) sinir sistemi olarak adlandırılan bu örgü, giderek daha çok bilim adamını heyecanlandırıyor. Birçok uzmana göre; karın bölgesi, kafatasında bulunan merkezin devamıdır.

KARNIMIZDAKİ BEYNİN SİNYALLERİ

Karnımızdaki beyin, serotonin gibi, ruh halimizi belirleyen nörotransmitterleri üretiyor ve psiko-aktif maddelere tepki veriyor. Karın, özerk çalışmaktadır. Karın beyninin, beyne gönderdiği sinyaller, beyinden alınandan daha fazladır. Karın, hastalanıp, kendine özgü nevrozlar geliştirebiliyor. Karın, hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor. Sezgisel kararlarımızı, bu içsesi dinleyerek alıyoruz..

Dünya üzerindeki tüm kültürlerde duyguların, bedenimizin merkezinde oluştuğu ifade edilmektedir. Bir zorluğu aşarken, göbek çatlatmak, sevinçten göbek atmak, sinirin mideye vurması, açlıktan karnın zil çalması ya da dünyayla göbek bağı vb. deyişler bu yüzden olsa gerektir.

İçsesimizin fısıltılarını, beynimizin kabullenmesi, karnın, beyne üstün gelmesi anlamına gelmiyor. En azından beynimizin dışında, başka bir merkezin olduğu söylenebilir. Karnın, ne kadar önemli olduğunu, bilim de doğrulamaya başladı. Bağırsaklar, gerçekten hayatın önemli sırlarını barındırıyor.

ZEKİCE İŞLEYEN SİNDİRİM SİSTEMİ

Bağırsaklar, zekice işleyen sindirim sistemiyle, sürekli hareket halindedir.

New York'taki Columbia Üniversitesi'nde görevli nörobilimci, anatomi ve hücre biyolojisi uzmanı Prof. Dr. Michael Gershon, 1998 yılında "The Second Brain" adlı kitabı yayımladı.

Yazarın çığır açan bu kitabına göre; karnımızda, ikinci bir beyin bulunuyor. İkinci beyin, asıl beynin bir kopyası. Hücre tipleri, etken maddeler ve reseptörleri aynı.

Karın bölgesinde, bu kadar çok sinir hücresinin bulunması, bilim adamlarını, bu organı araştırmaya yönlendirdi. Londra Üniversitesi'nden Emeritüs Prof. Dr. David Wingate, bu alanın öncülerden ve nörogastroenteroloji kavramını keşfedenlerden. Prof. Dr. David Wingate:

"Uzun zaman bağırsaklara, basit refleksleri olan bir organ gözüyle baktık. Kimsenin aklına, sinir liflerini saymak gelmedi" diyor.

Los Angeles'taki California Üniversitesi'nden, fizyoloji profesörü ve nörogastroenteroloji uzmanı Emeran Mayer ise, şöyle diyor:

"KARINDAKİ BEYİN": ŞAŞIRTICI

"Bundan birkaç yıl önce, psikolojik durum ve karındaki ikinci beyin arasındaki ilişkiden bahsetseydim, meslektaşlarım benimle alay ederdi."

Flinders Üniversitesi'nde görevli, Avustralyalı araştırmacı Marcello Costa, başta kendisinin de inanmadığını anlatıyor. Herkesin hemfikir olduğu konu ise şu:

"Beyin haricinde, en çok sinir hücresinin bulunduğu organ olan bağırsaklar; sindirim işleminden daha fazlasını yapıyor. Kaldı ki tek başına sindirim işlemi bile oldukça karmaşık bir iştir. İkinci beyin, hem vücut hem de ruhun hayatta kalmasını sağlıyor. Kendisi, psikolojimiz üzerinde belirleyici olan serotonin, dopamin, opiatlar gibi, psiko-aktif maddelerin kaynağı. Hatta, valium gibi etkili ilaçların, teskin edici özelliklerini kazandıran benzodiazepin gibi kimyasallar bile burada üretiliyor. Kısacası karın, beyni pek çok şekilde besliyor."

 

Kaynak: Hania Luczak, "Arzın Merkezinden Sinyaller", geodergi.com, Şubat 2008.

 
 

Please select a language

 
 

 

 
| More
İstanbul - 14.02.2010
http://sufizmveinsan.com