Merak:
insanlarda ve hayvanlarda gözlenen araştırma ve
öğrenmeye yönelik bir davranış biçimidir. Ayrıca merak
bu davranışa yol açan duygunun adıdır. Merak insanlık
tarihinde bilim ve teknolojinin gelişmesine yol açan en
önemli niteliktir. Cansız maddelerde bulunmayan, üstelik
canlıların yalnızca bir bölümünde görülen bir
özelliktir. Bu yüzden, yaşayıp da "merak duymayan"
yaratıklara "canlı" demeye kolay kolay dili varmaz
insanın...
Merak
insanlarda bebeklik yaşından yaşlılığa kadar her yaşta
gözlenen bir davranıştır. Ayrıca memeli hayvanlar,
balıklar, sürüngenler ve böcekler dâhil bütün
hayvanlarda kolayca gözlenebilir.
İnsanlık
tarihindeki bütün önemli icatlar ve keşifler merak
duygusunun sonucudur. Kristof Kolomb’ un Amerika’yı
keşfetmesi, Thomas Alva Edison’un ampul ve fonoğrafı
icat etmesi hep merak duygusundan kaynaklanmıştır.
Merak etme
olgusu bir insanın neden, niçin, nasıl sorularına cevap
arayışı şeklinde süregiden çok güzel bir eylemdir.
Bundan sonra da keşif, buluş – icat gibi kavramlar ufak
farklarla merak konusunun detayına giderken, insanlar
kendine buralarda bir yol seçer.
Buluş
ya da icat, daha önce bulunmayan bir şeyin insan
çabasıyla geliştirilmesidir; oysa keşif ise daha
önce var olmakla birlikte bilinmeyen bir şeyin
öğrenilmesidir. Bu iki hususun kökeni ise meraktır.
Her icat
düşünmekle başlar. Aniden ortaya çıkan icatların sayısı
çok azdır; icatların çoğu, daha önce var olan
teknolojilerin yeni ve benzersiz biçimde bir araya
getirilmesinin sonucudur. Bu yeni ürünü, belirli bir
insan gereksinmesini karşılama çabası sonucunda,
mucidin bir işi daha çabuk ya da daha verimli yapma
isteği sonucunda, hatta bazen rastlantıyla ortaya
çıkabilir; bireysel çalışmanın sonucu olabileceği gibi,
ekip çalışmasıyla da gerçekleştirilmiş olabilir.
Bir
belgeselde sanatçıların neden kadınların ilgisini
çektiği sorusuna cevap aranmış, fakat tam da bir cevap
bulunamamıştı. Lakin hiçbir şeyi ve başka hiçbir
özelliği olmayan sanatçıların “yaratıcılığının”
kadınların ilgisini çekmiş, merakını cezbetmiş
olabileceği konusuyla son nokta konmuştu.
Macera da
dünyada böyle atak yaptı. Macerayla birlikte de merak da
büyüdü. Kıyasıya, acımasızca sürdürülen besin avında
çekingenlik gösterenler, macerayı göze alamayanlar,
doğayla ve çevreleriyle ilişkilerinde tutucu olanlar
yaya kaldılar, ya da sönüp gittiler. Kısacası, çevreye,
çevrede olup bitenlere "merak duyma" varoluşun
kaçınılmaz bedeli olup çıktı. Bu meraklıların bazıları
da keşif süresinde canlarından bile oldular.
“Maymun
iştahlı” sözü boşuna söylenmemiştir. Sağı solu
kurcalayan, her şeye burnunu sokan, olur-olmaz şeyleri
en az bir kere deneyenler için kullanılır bu deyim...
Adı üstünde maymunlar aynen böyledir, meraklı bir
yaratıktır. Merak duymuş olmak için merak duyar. Yani
kökeni duygularını tatmin etmek için duyulan bir
meraktır, beynini doyurmak için değil. Bu açıdan
bakıldığında, insan, süper maymundan gayrisi değildir.
Belki de bu
şekilde bir merak beşeriyetin en saf hallerinden biri
sayılabilir. Birinin çantasında ne taşıdığını,
mektubunda ne yazdığını ve benzeri konuları merak etmek
toplumda da nahoş karşılanan olaylardandır, mistikler de
bu konuya çokça dikkat çekmişlerdir.
Eski Yunan’
da bir efsane vardır. Kısaca, “ilk kadın” olarak
nitelendirilen “Pandora” ya açılması yasak bir
kutu verilmiş. O da merakına yenilip oracıkta açmış ve
kutunun içinden hastalık, açlık, nefret gibi akla
gelebilecek her türlü kötülük çıkmış ve bir daha da
girmemiş. O kutu “Pandoranın Kutusu” adıyla hemen
herkesçe bilinir.
Diğer
mistik alanlarda da bu konu işlenir. Usta öğrencisine
bir mektup, çuval, kutu benzeri bir şey verir ve
açmamasını ister. Fakat bunu sıkı sınavı öğrencilerin
çoğu başaramaz. Çünkü onlar beşeri duygularına yenik
düşerler.
Bu olgu iyi
kullanıldığı durumda insana hayli yararlı olan bir
nitelik taşır. Meraklı öğrenciler okullarda,
işyerlerinde tanınır ve seçilir. Yerinde duramaz ve
merakını sadece gelişmek için kullanır hale gelmiştir.
Meraksız insan ise tembeldir ve kimsenin ilgisini
çekmez. Bu durumda meraksız olmak ve çok meraklı olmak
aynı derecede yararsız istek ve eylemler olarak
karşımıza çıkıyor.
Merak
olgusunun aslında iki türü vardır esasında; insana
yararı olan ve olmayan şeklinde. Umarım kimseye hiçbir
yararı dokunmayan merak duygusu bizlere ulaşmaz. Ya da
eğitimle bu duygunun üstesinden gelinilir. Pozitif merak
diye nitelendirebileceğim merak ise daha yukarıda da
bahsettiğimiz gibi, bilimle, ilimle, araştırmayla
ilintili olan “neden, niçin, nasıl?” üçlemesinin
insanda açacağı yeni ufuklarla her zaman bizimle olsun. |