Großansicht des Bildes mit der
Bildunterschrift:
Bitkiler aptal mı, değil mi? Bilim
adamlarının üzerinde kafa yorduğu son
konulardan biri de bu. Almanya'nın Bonn
Üniversitesi botanik bilimi uzmanlarınca
yapılan araştırmalarsa bu belirsizliğe
ışık tutuyor.
Yaklaşık
iki yüzyıl önce bitkilerin üremesinin
nasıl gerçekleştiği, bitkilerde de erkek
ya da dişi sınıflandırılması yapılıp
yapılamayacağı tartışılıyordu. Yapılan
araştırmalar bitkilerin cinsel
kimlikleri olduğunu ve kendilerine özgü
cinsel yaşam sürdüklerini ortaya koydu.
Geçen yüzyıldaysa bitkilerin bir
bağışıklık sistemine sahip olup olmadığı
tartışıldı. Bu araştırmalar sonucunda da
bitkilerin bir bağışıklık sistemine
sahip olduğu, ancak insan ya da
hayvanlardakinden farklı işlediği
belirlendi. Bitki bilimi “botanik”
uzmanlarının üzerinde kafa yorduğu son
soruysa, bitkilerin bir sinir sistemine
sahip olup olmadığı…
Bildunterschrift:
Großansicht des Bildes mit der
Bildunterschrift: Bonn Üniversitesi
öğretim görevlisi Frantisek Baluska
Bitkiler de bizim gibi bir beyine ve
sinirlere sahip mi? Çoğu uzmanın bu
soruya yanıtı “hayır” iken, Almanya’da
yapılan son deneyler aksini ortaya
koyuyor…
Mısır kökünde beyin izleri...
“Evrim
Teorisi” ile bilim ve düşünce dünyasında
devrim yaratan İngiliz biyolog Charles
Darwin henüz 150 yıl önce bitkilerin çok
sayıda reaksiyon gösterme yeteneğine
sahip, komplike varlıklar olduğunu
ispatlamıştı. Ancak bilim adamlarının,
bitkisel sinir sistemi ya da botanik
nörobiyoloji kavramları hakkındaki
tartışmaları günümüze dek devam ediyor.
Son dönemde bilim adamlarını birbirine
düşüren başka bir tartışma konusu daha
ortaya çıktı. Zira Bonn
Üniversitesi’nden Frantisek Baluska
yaptığı araştırmalar sonucunda mısır
bitkisinin köklerinde bitkinin beyni
olarak kabul edilebilecek bazı yapılar
keşfetti. Frantisek Baluska,
“Floransa’daki bir araştırma grubuyla
yaptığımız ortak çalışmalar
çerçevesinde, bitkilerin köklerindeki
elektrik akımlarını ve bu yöndeki
faaliyetleri ortaya koyduk. Bu köklerde
hayvanların beyin dokusunu oluşturan
hücre yapısına benzer oluşumlara
rastladık.
Bildunterschrift:
Großansicht des Bildes mit der
Bildunterschrift: Gießen
Üniversitesi'nden botanik bilimci Hubert
FelleAncak
bu konudaki araştırmalar henüz başlangıç
safhasında olduğundan bitkiler için
‘beyin’ ifadesini kullanmıyoruz. Bunun
yerine ‘kumanda merkezi’ tanımlamasını
tercih ediyoruz.” diyor.
"Akıllı" kökler iş başında!
Frantisek Baluska, 90’lı yıllarda
Slovakya’dan Almanya’ya burslu olarak
gelmiş. Kendisi şu an Bonn ve Bratislava
üniversitelerinde öğretim üyesi olarak
görev yapıyor. Baluska, bitkiler
üzerinde yürüttüğü araştırmaları daha
anlaşılır kılmak için bilgisayarını
açıp, önündeki monitörü işaret ediyor.
Bilgisayar ekranında bitki köklerini
gösterir bir şema beliriyor. Frantisek
Baluska, önündeki şemadan bitki
köklerinin üst kısmında yer alan bölgeyi
göstererek ekliyor:
“Bilgilerin işlenip nakledilmesi görevi
gören bir bölge keşfettik. Bu bölge,
sinir hücrelerinin uzantıları olan ve bu
hücreler arasında bağlantıyı sağlayan
sinapslara benziyor. Hücre iskeletini
oluşturan bu incecik bağlar, küçücük
baloncukların, yani veziküllerin müthiş
bir hızla -kökün büyüme bölgesinde
olduğundan daha hızlı bir şekilde-
iletilmesini sağlıyor. Bu kısım
dışarıdan bakıldığında devre dışıymış,
büyümüyormuş izlenimi uyandırıyor. İşte
bu veziküllerin hızlı bir biçimde
oluşturulup iletilmesi işlemi
sinapsların çalışma prensibiyle birebir
örtüşüyor.”
Botanik bilimci Frantisek Baluska,
bitkilerdeki bilgi işlem sürecinin
öncelikle bitki köklerinde oluştuğunu
belirtiyor. Örneğin kökler ışığı ya da
zehri algılayabiliyor. Dışarıdan alınan
“ışık” veya “zehir” verisi, kök
uçlarındaki büyüme merkezine iletiliyor.
Buna göre kökler de ne yöne doğru
büyüyeceğini belirleyebiliyor.
Bildunterschrift: Bu görüntü, mısır
bitkisinin köklerinde bilgilerin işlenip
nakledilme şemasını gösteriyor
"İletişim
zeka gerektirmez!"
Baluska ve araştırma ekibindeki
uzmanların elde ettiği son veriler
bitkilerin de bir nevi sinir sistemine
sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ancak
araştırmanın ilk sonuçlarına mesafeyle
yaklaşan uzmanlar da yok değil. Uzun
yıllardan beri bitkilerin
elektrofizyolojisi üzerine araştırmalar
yapan Gießen Üniversitesi'nden botanik
bilimci Hubert Felle, bitkilerin
elektrik akımları sayesinde dış dünya
ile iletişim halinde olduğunu, ancak
bunu bir sinir sistemine benzetmemek
gerektiğini savunuyor. Felle, buna örnek
olarak bitkilerin baş düşmanlarından
yaprak biti ya da tırtıllarla olan
iletişimini gösteriyor. Hubert Felle,
“Bitkilerin bulundukları yerden başka
bir yere koşup kaçması mümkün değil.
Kaslara, bacaklara sahip değiller. Bu
yüzden dışarıdan gelebilecek olası
tehlikelere karşı başka bir savunma
sistemi kullanmak durumundalar. Bunu da
kısa bir süre içinde, düşmanının işini
bozarak yapıyorlar. Yani ilk saldırıdan
yarım ya da bir saat sonra birtakım
maddeler salgılıyorlar. Bu maddeler
bitkinin tadını kötüleştiriyor, hatta
düşmanı zehirleyebiliyor.” diyor.
Michael Lange / Meltem Karagöz
Kaynak;
http://www.dw-world.de/dw/article/0,,4257587,00.html |