| 
										 
										
										Uçakların kuşlardan; Wolkswagen, nam-ı 
										diğer tosbağa veya Vosvos arabalarının 
										tasarımlarında adı üzerinde 
										kaplumbağalardan esinlenildiği 
										söylentilerini hepiniz duymuşsunuzdur. 
										Yoksa uğur böceği miydi?!  
										
										
										Bunun yanında, arabaların veya uçakların 
										motor sistemlerine bakarsanız, insan 
										vücuduyla ilişkisini görürsünüz. 
										Dolaşım, sindirim, boşaltım, iskelet 
										sistemi gibi sistemler, adları farklı da 
										olsa araçlarda da mevcut. Peki, insan bu 
										tasarımları bulurken başka neye bakacak 
										ki? Tabi ki etraftaki canlılara ve bu 
										canlıların en gelişmişi olan insana… 
										
										
										Bilgisayarları da düşünürseniz, tıpkı 
										insana benzemektedir. Hatta diğer 
										araçlardan fazla olarak yapay bir zekâya 
										bile sahiptir. Yapay zekâ, derin ve 
										ilginç bir konudur, geleceğin konusudur, 
										ilgilenilmesini tavsiye ediyorum. 
										
										
										Tekrar bilgisayara dönerek parçaların 
										bazılarını kontrol edelim: 
										Hard Disk – Ana Bellek (Ana hafıza) 
										Ram – Ön Bellek (Kısa dönem hafıza) 
										
										
										Bunlar, zaten adlarını direkt olarak 
										benzetildiği sistemlerden alırlar. Kısa 
										dönem hafıza yani önbellek, gün 
										içinde kullandığımız verilerin muhafaza 
										edildiği; anlık değerlendirmelerin 
										yapılarak fiilleri ortaya çıkartan 
										bölüm. Ana hafıza da yani hard disk, 
										buradan geçerek artık bizim olan ve 
										kullanabileceğimiz bilgilerin muhafaza 
										edildiği bölgedir.  
										
										
										Örnek verecek olursak, tanışırken bize 
										ismini söylemiş olan birinin aradan 
										birkaç saat, hatta birkaç dakika, bazen 
										de birkaç saniye kadar kısa bir zaman 
										geçmiş olmasına rağmen ismini 
										hatırlayamıyorsak, bu kısa dönem 
										hafızanın bilgiyi ana belleğe atmadığı, 
										bu süreçte de yeni gelen bilgileri 
										aldığı için eskilerini, dolayısıyla o 
										kişinin ismini de sildiği bir gerçektir. 
										
										
										Bilgisayardakinde ise kurulu olan 
										programlar veya bu programları 
										kullanarak oluşturduğumuz dosyaların ana 
										bellekte olduğu bellidir. Fakat bir 
										program çalıştırırken örneğin, açık olan 
										bir word belgesi kaydedilmediği sürece, 
										kısa dönem hazıfada yani Ram (Random 
										Access Memory) de olacaktır. Eğer 
										bilgisayarımız resetlenirse, elektrikler 
										kesilirse veya bilgisayara aşırı 
										yüklenirsek internet tarayıcısının 
										kendini resetleyeceğinden bu belgenin 
										kaybolma ihtimali vardır (son yıllarda 
										çıkan Office programlarının bu 
										kaydedilmeyen belgeleri saklamak gibi 
										bir özelliği vardır. Konuyu 
										dağıtacağından oraya girmiyoruz.) İşte 
										burada da kısa dönem hafıza silinmiştir. 
										
										
										
										Bunların yanında, dış dünyayla iletişim 
										kurmamızı sağlayan ağız, göz, kulak, 
										eller-ayaklar gibi organlarımız vardır. 
										Bilgisayardaki iletişim ise yoğunlukla 
										Modem ile Fareyle (mouse), klavyeyle, 
										yazıcı ve USB girişler gibi çeşitli 
										giriş-çıkış (input-output) denilen veri 
										girdi-çıktısı sağlayan birimler ve 
										sistemlerle olur. 
										
										
										Bilgisayarlar bu durumda insanoğlunun şu 
										ana kadar kendine en çok benzetebildiği 
										aygıtlardır. Hatta o kadar benzetmiştir 
										ki, bir gün bu sistemlerin insanlığı 
										sona erdirebilecek zekâ ve kapasiteye 
										ulaşacağı senaryoları oldukça çokça 
										görülmüştür. 
										
										
										Son yıllarda bilim adamları, 
										elektromıknatıslar kullanarak, beyni 
										‘reset’leyen ya da ‘reboot’ eden yeni 
										uygulamalardan söz ediyor. Hatta bu 
										uygulamalar özellikle ağır depresyon 
										tedavisinde kullanılmaya başladı bile… 
										
										
										Beyninizin bir bölümünü reset'lemeye ne 
										dersiniz? Yaşadığınız acılardan ya da 
										unutmak istediğiniz, ama rüyalarınızda 
										bile peşinizi bırak mayan anılarınızdan 
										kurtulmanın bir yolu olsa, dener 
										miydiniz? Diyelim ki, bilgisayarınızda 
										olduğu gibi bir 'tık'la tüm zihninizi 
										boşaltıvereceksiniz. Ya da beyninizde 
										depresyona ne den olan kısmı 'restart' 
										ederek, tüm fonksiyonların normale 
										dönmesini sağlayacaksınız.  
										
										
										Bilgisayarlarda bu gibi arızalar 
										olduğunda resetlemek bir çare 
										olabiliyorsa bu olay insanda neden 
										yapılamasın? Tabi bu işlemi bir uzmanın 
										yapmasında fayda var. Maazallah, 
										beyninizi reset'lemeye çalışırken 
										konuşma, hareket etme gibi temel 
										bilgileri de yanlışlıkla silebilirsiniz. 
										
										
										
										Depresyon Tedavisinde Yeni Yöntem… 
										
										
										Yaklaşık on yıldır, bilim adamları beyni 
										reset'leyecek ya da düzensiz seyreden 
										beyin fonksiyonlarını yeniden 
										düzenleyecek yöntemleri araştırıyor. 
										Hatta son yıllarda Avrupa'da, Özellikle 
										ağır depresyon tedavisinde, beynin 
										işleyişini tamamıyla değiştiren bir 
										uygulama kullanılıyor: Transkraniyal 
										Manyetik Stimulasyon (TMS). Marmara 
										Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri 
										Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Hakan 
										Yöney, bu yöntemi kısaca, "Elektromanyetik 
										alanlar kullanarak, beyin 
										fonksiyonlarını araştırmak ve etkilemek 
										için kullanılan bir uygulama" olarak 
										açıklıyor. 
										
										
										Bu uygulamanın, gelecekte depresyon ve 
										diğer psikiyatrik rahatsızlıkların 
										tedavisinde, ilaç ve diğer yöntemlere 
										alternatif olabileceği iddia ediliyor.
										 
										
										
										Şimdiden bu uygulamanın olumlu 
										sonuçlarını görenler de yok değil, iki 
										çocuk annesi bir kadın, kronik 
										depresyonunu atlatabilmek için, 
										neredeyse başvurmadığı tedavi 
										kalmadığına inanmıştı. Ta ki geçen yıl, 
										depresyon tedavisiyle ilgili yeni bir 
										uygulama için gönüllüler arandığını 
										öğrenene kadar. Bir süre sonra da, 
										Colombia Üniversitesi'ndeki New York 
										Psikiyatri Enstitüsü'nde, kafatasının 
										üzerine yerleştirilen elektromanyetik 
										bobinin altında bir iskemlede otururken 
										buluyor kendini. Yani bu düşünce çoktan 
										uygulamaya geçmiş durumda. 
										
										
										New York Psikiyatri Enstitüsü, TMS uygu 
										lamaları konusunda araştırma yapan 
										dünyanın sayılı bilim kurumlarından 
										birisi. Amaç, bobin deki güçlü 
										mıknatısların oluşturduğu dalgalar la, 
										beynin ilgili kısmındaki depresyona 
										neden olan düzensizliği reset'lemek.
										 
										
										
										Tedavi haftada bir, birer saatlik 
										seanslarla altı hafta devam ediyor. 
										Kadın üçüncü haftadan sonra, 
										değişiklikleri hissetmeye başlıyor. 
										Lezzetli yemeklerden, güneş ışığından 
										yeniden keyif almaya başlıyor. Üstelik 
										uzmanlar, bunun bir tesadüf olmadığını 
										söylüyor. ABD Ulusal Beyin Sağlığı 
										Enstitüsü denetiminde 240 depresyon 
										hastasıyla gerçekleştirilen uygulamalar 
										da aynı başarıyı işaret ediyor. Çalışma 
										ekibinden Dr. Saran Lisanby, gelecek 
										yıllarda TMS'nin, depresyonda en etkili 
										ve yan etkisiz tedavi olarak 
										benimseneceğini belirtiyor. 
										
										
										
										Çökerse, Sistemi Yeniden Yükle… 
										
										
										Söz konusu bobinler, elektromanyetik 
										dalgalar olunca, aklımıza hemen 
										elektroşok yöntemi ve Matrix filmi 
										geliyor. Biliyorsunuz filmde beynin 
										içine sokulan bir tür iğneyle 
										elektroşoklarla bilgisayar sistemine 
										bağlanılıyordu. 
										
										
										
										Manyetik stimülasyon, hiçbir elektrik 
										bağlantısı olmadan, beyin işleyişini 
										düzenleyen bir uygulama. 
										
										Üstelik elektroşok gibi kasılmalara 
										neden olmadığı için, anestezi ya da kas 
										gevşetici gibi önlemlere de gerek 
										kalmıyor. Bu yöntem, ülkemizde de 
										şiddetli depresyon tedavisi için 
										uygulanıyor. Elektroşok, depresyon 
										tedavileri arasında en etkili yöntem 
										olarak görülüyor. Hatta boğazını keserek 
										intihara teşebbüs eden hastalar bile, bu 
										tedaviyle kısa sürede yeniden şarkı 
										söyleyip gülmeye başlıyor.  
										
										
										Ne var ki, vücuda elektrik verildiği 
										için, yanlış bir uygulama çok ciddi 
										sonuçlara yol açabiliyor. "Oysa 
										elektromıknatıslar sadece 2 cm' ye etki 
										eder. Yani uzman beynin hangi bölgesini 
										hedefliyorsa, sadece o kısımda 
										değişiklik olur. Dolayısıyla hiç bir 
										tehlikesi bulunmaz. MR gibi bu yöntem da 
										hamilelerde dahi kullanılabilir. 
										
										
										Peki, beyne gönderilen elektrodalgalar 
										ne işe yarıyor? Beyin hem elektrik hem 
										de kimyasallarla ilgili bir organdır. 
										Yani ilaçlar nasıl beynin salgıladığı 
										hormon ve diğer kimyasalları 
										etkiliyorsa, bu yöntemle de kortekste 
										gerçekleşen elektrik akımı 
										yönlendiriliyor. TMS yoluyla beyne 
										gönderilen akım vuruşlarıyla, beyin 
										sinirlerinin birbiriyle olan iletişimi 
										düzenleniyor.  
										
										
										Vuruş frekansı ve şiddeti ayarlanarak, 
										ilgili kısımdaki işleyiş hızlandırılıyor 
										ya da yavaşlatılıyor. Beynin gelişmiş 
										bir bilgisayar olduğu düşünülürse, 
										işlemi şöyle açıklamak mümkün: Network 
										reset'lenerek, bilgisayar uzmanlarının 
										sık kullandığı terimle beyin reboot 
										ediliyor, yani sistem yeniden 
										yükleniyor.  
										
										
										Tersten bakarak söyleyelim. Beyin 
										gelişmiş bir bilgisayardır. İçinde 
										140–150 milyar kablonun bulunduğu çok 
										karmaşık bir bilgisayar. Beyni bir şehre 
										benzetip bu kabloları da birer ev olarak 
										düşünelim. Her ev içinde de 8 bin 
										telefon olsun, işte, beynin çalışması, 
										tüm bu telefonların bir biriyle bağlantı 
										kurmasına benzer. 
										
										
										
										Kişilik Değişebilir mi? 
										
										
										Son yıllarda Kanada ve Avrupa'da 
										şiddetli depresyon tedavilerinde 
										kullanılan TMS yöntemi, ABD'de sadece 
										araştırma amaçlı uygulanıyor. Ülkemizde 
										ise iki  yıldır psikiyatrik 
										rahatsızlıklara yönelik bu uygulama, 
										daha önceleri de kas sorunlarının 
										tedavisinde kullanılıyordu. Yöntemin 
										şizofreni, obsesif kompülsif 
										bozukluklar, travma sonrası stres 
										bozukluğu ve parkinson tedavisinde de 
										kullanılabileceği yolunda çalışmalar 
										devam ediyor. 
										
										
										Time'da yayımlanan haberin başlık 
										sorusu, kafatası üzerinde dolaştırılan 
										mıknatıslarla, insan kişiliğinin ya da 
										özelliklerinin değiştirilip 
										değiştirilemeyeceği. Dr. Oğuz Tan, 
										gelişmelerin bu yolda olduğunu dile 
										getiriyor: 
										
										
										"Örneğin beyin de bulunan Amigdala adlı 
										organ, insanın korku faaliyetlerini 
										kontrol ediyor. Fareler üzerinde yapılan 
										deneylerde, bu organ alındığında, 
										farelerin hiçbir şeyden korkmadıkları 
										gözlemlendi. Belki gelecekte, insan 
										Amigdala'sını etkileyerek, gereksiz 
										korkulardan kurtulmak mümkün olacak." 
										
										
										Yakında kötü anıları hafızadan silmek 
										için de bir nöropsikiyatri merkezine 
										gitmek yeterli olacak. Çünkü şu sıra 
										bilim adamları, her iki şakağın 
										arkasında bulunan hipocampüs' ler 
										üzerinde çalışıyor. Bu bölgelerin asli 
										görevi, hafızayla ilgili faaliyetleri 
										yönetmektir. 
										
										
										Beyin üzerindeki araştırmalar, beyni 
										reset'lemeye kadar vardığına göre, Öyle 
										görünüyor ki önümüzdeki yıllarda 
										istenilen davranış biçimlerinin ve 
										kişilik özelliklerinin hard disk'e 
										yüklenmesini mümkün olacak. 
										
										
										Bazı bilim adamlarına göre yakında kötü 
										anıları hafızadan silmek için bir 
										nöropsikiyatri merkezine gitmek yeterli 
										olacak. Beynin sırlan keşfedildikçe, 
										gelecekte belki de istenilen davranış 
										biçimleri ve kişilik özellikleri de hard 
										disk'e yüklenebilecek.  
										
										
										İnsanların bunu aklını tezkiye etme 
										çalışmalarıyla, psikiyatrik tedavilerle, 
										Amerika’ da olduğunu bildiğimiz grup 
										seanslarıyla yaptığını düşünürsek, 
										sonuçta bunlar da insanlar arasındaki 
										elektromanyetik dalga aktarımlarıyla 
										veya kendi kendine yapılan beyin 
										dalgalarını düzeltici çalışmalarla 
										yapabildiğini biliriz. Ve buna da bir 
										nevi “yükleme” yöntemi diyebiliriz. 
										İleride bunun bilgisayarlarla sağlanması 
										çok da şaşırtıcı olmaz galiba. 
										
										
										Kaynaklar: 
										Aktüel Dergisi 
										Nisan 2005 
										
										
										
										www.mcaturk.com  |