Köhne, Ahşap bir dükkan bulunmakta.
Cami avlusunun doğu tarafında
Yaşlı Çınar ağacının yanı başında
Türbe yeşili, renkteki kapıda,
Arapça yazıyordu “Sahaf Abdullah”

Durdum birden Çınarın altında
Hoş bir seda çalındı kulağıma,
Çekiyordu beni, doğruca dükkana
Ney’den üflenen bu neva
Geel,Geeeel diyordu buraya.

“Selamün Aleyküm” ile daldım dükkana,
Kimsecikler yoktu ortada,
Raftaki kitaplarla,
Soba da tıkırdayan,
Çaydanlıktan başka.

Raflar başladı sallanmaya,
Dikildi karşıma beyaz saçı ve sakalıyla
Gözlükleri burnunun üzerinde
İnceliyordu beni, baştan aşağıya.
Duyanlardan mısın dedi usulca.

Sesi beynimde, gözleri kalbimde
Fırtınalar koparıyordu benliğimde
Her zerrem olmuştu pür neşe
Ağzıma vurulmuştu kelepçe.
Eli yüzümde,seslendi gür bir ses ile
Duyuyorsun bee.. dilin nerede?

Çözüldü bedenim,dilim birden bire,
“Allah” diye çöktüm, olduğum yere.
Bir eli kolumda, bir eliyse yüzümde,
“Allah”yaaa.. diyerek, çekti bir tabure.
Tabure üzerinde kaldım nefes nefese.

Nefesi derin çekeceksin dedi içine,
Ardından vereceksin nefesi üç taksimde
Az geçmiştiki, geldim kendime
O da yanıma geldi,iki bardak çay ile
Adım A... elini kaldırdı gerek yok diye.

İsmin önemi yok,o yanlızca bu alemde,
Faillerinle tanınacaksın öte alemde.
Seslenirim neyimle,
Her gün herkese.
Duyabilenler icabet eder davetime.

Sen ne duydun dedi gülercesine,
Önce ney sedasını duydum,
Ardından beni çağırıyordu içeriye.
Ayağa kalktı kızarcasına bir eda ile
Girmeye hazırmısınki dedi içeriye.

Sen çağırdın dedim sen söyle,
Çağırtan O,çağıran O,çağrılan O,
Bu ne demektir dedi sence,
Dedim tüm faillerin sahibi Allah
Tebessüm ile dedi adım Abdullah.

Geldiğimden beri neler oluyor bana,
Sağırdın dedi şimdi başladın duymaya,
Al şu solundaki kitabı yanına,
Vakit buldukça çalış onu, okumaya.
Bitirince gelirsin, dedi haydi yoluna.

Çıktım dükkandan yanarcasına,
Kalbim dükkanda,Aklım kitapta
Ney tekrar başladı davet nevasına
Gelin.Geliiiiin diyordu Allah Aşkına.