Şerefe Kapısı Kıbleye Açılmayan Minare!...
Abdullah Furkan
 

Ocak ayının 31'inde Eskişehir'e doğru yola çıktık. Yolda sömestrde İstanbul dışına çıkmanın sevinci ile doluydum. Bu seyahatin bir bölümünde Eskişehir çevresindeki manevi ve tarihi mekanları gezdik. "Seyyid Battal Gazi" türbesine ve Yazılıkaya (Midas Antik Kenti)'ne gittik. Yol uzundu ve nasıl bir yer olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

Bir gün öğleden sonra ani kararla yola çıktık. Saat 14.00 gibi Seyitgazi ilçesine geldik. İlçe, adını bulundurduğu türbeden alıyordu. Battal Gazi bir nevi Osmanlının manevi  kurucusu.

Oraya vardığımızda normal bir ilçe gibi duran Seyitgazi, henüz bize güzelliklerini göstermemişti. İlçeye girdiğimizde birkaç kubbe gördüm. Bu medrese, aşevi, türbe gibi bölümlerden oluşan cami gibi binalar vardı. Sıradan bir camiyi zaten andırmıyordu. Yamaç bir yoldan sonra tepeye çıktık. Restorasyon çalışması vardı. Fakat yarıda bırakılmış ve ben bu yüzden utanç duydum. Tam anlamıyla bize yakışmayacak bir durumdaydı. Eğer orada bir zatın kabri olmasa, bu yaşımla oranın sorumlusuna bağırır çağırırdım.

İçeride dik merdivenler vardı. Her şeyi en ufak ayrıntısına kadar incelememe rağmen koskoca Battal Gazi'nin ayak izini göremedim. O kadar büyüktü ki bir insana ait olduğunu, ayak izinin Battal Gazi'nin ayak izi olduğunu bilen anlardı.

Duvara tam olarak yan basılmıştı. Yerde duran ayak izini duvara koymuş olmalıydı. Çok güzel bir yerdi. Bir ara orayı daha detaylı gezmek için kendi başıma dolaştım. Kırık, düzenli- düzensiz tuğlalar oraya yığılıp bırakılmıştı. Bir kez daha utanç duydum. Oradaki ayak izi hem mucahid hem derviş bir velinin kalıcı ayak iziydi. Oranın harika görüntüsüne bir kez daha bakarak oradan uzaklaştım.

Çıkarken rehber amca bir şey dedi.

-       BAK MINAREYE!

Ne var dedim…. Şöyle anlattı:

-       DÜNYADA TÜM  CAMİ MİNARELERİNİN ŞEREFE KAPISI KIBLEYE BAKAR… BURADA FARKLI…. BIZIM CAMIIN MINARESİ GÜNEYE DEĞİL KUZEY BATIYA BAKIYOR…

Niçin dedim… Şaşırdım tabii… Dedi ki;

-       MIMAR MUEZZİNİN SIRTI BATTAL GAZI SULATANA DÖNUK OLMASIN….ÖNCE ONU SELAMLAYIP ÖYLE EZANA BAŞLASIN İSTEMIŞ VE ÖYLE YAPMIŞ…

Veliye hürmetin bu derecesi!... Şaşırdım ve bu ayrıntıyı not aldım…

***

Yazılıkaya (Midas Antik Kenti)'ya doğru yola çıktık. Orası Frigyalıların eski yaşadığı kentiydi. Oradaki taşlar o kadar güzel oyulmuştu ki.Şimdi ki teknoloji ile aynısı yapılamazdı. Oranın büyüsü başka idi.Yazılıkaya bulundurduğu kayalardan ismini alıyordu.

O zaman yüksek bölgelerde kar vardı. Karda bazen ayakkabımız kara batıyor ve sırıl sıklam oluyordu. Orada bir kütüphane vardı. Kütüphane ya tamamen kapatılmıştı, ya da kışın kapalıydı. Bir rehber bulsaydık çok iyi olacaktı. Yerde duran tabeladan biraz bilgi aldık. Her kayanın ve oymanın bir anlamı vardı. Anlayamadığımız yazılar gördük. Kar ve soğuk nedeniyle çok gezemedik. Yazın bir daha gideceğiz inşallah. Kapı gibi bir oyma gördük. Kalmış tek düzgün oymaydı bu. Hepimiz burayla ilgili yorumlar yapıyor birbirimize belli etmeden bir şeyler keşfetmeye çalışıyorduk.

Aslında hepimiz bir birimize içimizden gülüyorduk. Birinin bir şeyler deyip hepimizin kahkahaya boğulmasını bekliyorduk belki de.

Yazılıkaya ve Seyitgazi gezilmesi gereken yerler. Tekrar gelip orayı gezip görmek istiyorum. Çok değerli bilgiler edindim. Sevgi ve dua ile…

 

 

 
 
Abdullah Furkan
abdullah.furkan@yahoo.com
İstanbul - 11.02.2009
http://sufizmveinsan.com