Sardı altı yönden, çepeçevre
Parlak, kar beyazı, ilâhi
Mini mini nûr taneleri
Götürdü cümle varı nâ mekâna
Lâ zamana
Hüznün deli dolusuna
İdrâkin müntehâsına
Aklın acze düştüğü o yerde
Her şey safi nûr
Seven nûr, sevilen nûr
Sevginin aslı nûr'un âlâ nûr
Yaşayan mıyım, yaşatan mı
Orda burda, nârda-nûrda
Belli değil
Tam orta yerde mi muttasıl
Anlaşılmaz ebediyyen, anlatılmaz
Kim sûret kim asıl
Hay
hakk…
Yaşamın sabitesi
Sonsuzluk kadar çözümsüz
Akıla
Her şey görece
Her şey izâfi
Belli değil kim ölü kim diri
Diri
bilinen Hakk'tan bi haberler mi
Öldü bilinenler mi
Vasıtasız yüz yıllar ötesinden
Çağları kucaklayanlar mı
Peygamberler, âlimler, şehitler mi
Kurulmuş mahkeme-i Kübra
Ezelde verilmiş hüküm
İnfaz yapılıp durmada an be an
Diriler şahitler mi
Hor
görme hiçbir canı
Hiçbir zaman
Aman
Sakın, sakın
Farklı farklı her birinin yazgısı
Cebri hâl denizinde yüzmedeler
Cümlesi halinden bi haber
Ayaklar köstekli, eller kelepçeli
Acz içinde, makâm-ı cüzde her biri
Aç gönül gözünü gör, bak
Vahye süt kardeş her tecelli
Diz
bağları çözülmüş
Çökertilmiş dimağları
Niçin varsa onunla uğraşta eşya
Hara düşmüş can binaları
Akıllar sarhoş, gönüller sarhoş
Orda-burda, nârda-nûrda
Emânet kendilerine canları
Alınlar her hâlde secdede
Biteviye zikirde dilleri
Yürekler hâvf içinde benizler uçuk
Can, bedenlere dizili boncuk boncuk
Bütün zamanlar kahhar yaratanın yedinde
Cümle mekânlar teslimiyet hâlinde
Görüleni görüldüğü gibi anlatamam
Anlatsam okutamam
Kaygılanırım
İstimdât Ya Rasûlullah
Orda-burda, nârda-nûrda
Şefaâtin olmasa yargılanırım
Öyle
bire bin vermek âdetullah
Ben verebildiysem bire bir bâri
Ohh yeter
Dünyadan, ahiretten , sevgiden yana
Özrümü kabil etmezse, ay yüzlü sevgili
Ebediyyen vah bana ,vahlar bana |