Youtube ve Facebook hakkında
Volkan Tolga
 

Youtube’ da neler var? Aklıma gelenleri bir çırpıda sayıyorum ve ilginç olmasına da dikkat ediyorum. Bilardo dersleri, satranç maçları, eski dünya kupası maçları, çeşitli şakalar, arkadaşlara notlar, film fragmanları, yıllar önce izlediğiniz diziler ve filmler de dahil, hepsi Yuoutube’da dünyaya açılmış durumda.

Hatta yabancı kültürdeki insanlara kahve bile öğretiyorlar Youtube’ da. Kolbastı, zeybek, Ankara misket oyunları da keza öyle. Benim bildiğim University of California San Fransisco (UCSF) ve bilmediğim daha hangi üniversiteler, daha neler neler Youtube’da siteler açıp ders vermeye başladılar. Ve bütün bunlar Paris Hilton, Britmey Spears ve Madonna gibi isimleri uçuk kaçık videoların yanında yer alıyor.

Yani bu internet âlemi tam bir kargaşadan ibaret ve içinizde ne varsa oraya doğru uzanıp yol alırsınız. Aradığınızı da çok kolay bulursunuz.

Facebook için de söyleyecek iki çift lafım var!  Bu isim zikredildiğinde, ilk etapta sadece arkadaş resimlerini paylaşmak ve eski okul arkadaşlarını bulmak akla geliyor.

Oysa;

Facebook’ un ne kadar dev bir B’B ve B2C (çalışma dünyasını birbirine ve müşteriye) bağlayan bir şebekeye dönüşmüş olduğu bilinmiyor. 80 bin şirketin Facebook’ ta tanıtım yaptığı bilinmiyor. Kredi kartı kuruluşu Visa’ nın sırf bu sebeple Facebook’ta iş dünyasını bir araya getirecek bir platform yaratmak üzere olduğu bilinmiyor.

İkon niteliği kazanmış bazı uluslararası kültür kurumlarının burada sayfa açtığı bilinmiyor. Örneğin, dünyanın en önemli modern sanat müzesi New York’ taki Museum of Modern Art (MoMA) Facebook’ ta. Aynı şekilde, dünyanın en önemli doğa tarihi müzesi American Museum of Natural History de Facebook’ ta. Aklınıza dahi gelmeyecek kuruluşlar da orada. Birleşmiş Milletler, Amerikan Silahlı Kuvvetleri, Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası, The NewYork Times ve dahası, Facebook’ ta bulabilirsiniz.

Youtube ve Facebook’ un bizde sadece sosyal paylaşım sitesisayılmasının nedeni bilgi toplumu niteliğinden uzak oluşumuzdur...

Bilgiyi toplumunun kültürel, ekonomik ve sosyal refahına katkıda kullanabilen yerlerde ise Youtube ve Facebook; iş amaçlı etkileşim, eğitim, bilim ve teknoloji ortamına terfi ederek ‘sosyal medya’ olarak tanınıyor artık.  Buraya bilgi veya link koyan milyonlarca kişi bunu sırf sosyalleşmek veya duygularını tatmin etmek uğruna yapmaz. İçgüdüsel bir şekilde yaşam bunu getiriyor olabilir, ama değişmeye çalışmak bile güzel bir ilerleme çabasıdır. Eski çağlarda insanlar mal alıp satmak, haber almak vermek için Pazar yerine dolarlarmış. Şimdinin Pazar yeri de bu siteler olmuş durumda.

Bu gerçeğin arkasındaki sosyal oluşumu anlamayan toplumlarda ise sosyal medya siteleri birer tehdit unsuru olarak görülüyor. Çünkü nasıl pazar yerinde ahlaklı ve ahlaksız satıcılar-alıcılar varsa, sosyal medya da aynı şekilde var. Sadece ahlaksız satıcılar yüzünden tüm pazar yerini kapatmak nasıl anlamsızsa 21. yüzyılın sosyal medya gerçeğini de kabul edip, bu siteleri kapatmak yerine daha farklı denetlemek ve kamuoyunu zararlılardan korumak gene 21. yüzyılın raconuyla olmalıdır. Bunun yerine dünyadaki olumsuzluklara kulaklarımızı ve gözlerimizi kapamak, çözümün parçası olamıyorsak sorunun bir parçasıyızdır anlamına gelir ki bu ahlak da bizi yüzlerce yıl geriden gelen bir zihniyete odaklandırır.

 

 

 
 
Volkan Tolga
İstanbul - 06.01.2010
volkantolga@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com