“Aklın yolu birdir”
derler. Günlük yaşamda en sık kullanılan sözlerden
biridir. Ne var ki, insanlar her zaman gerçeklerle
karşı karşıya kaldıklarında bu yetiyi pek
kullanmazlar. Zira,
bireyler ortak bir akılda buluşsa da akıl dışı eylemler
yine varlığını sürdürmekte devam eder.
Şimdi, en çok sözü edilen,
en popüler bir konuda varlık-sistem hususunda
aklın yolunun bir olup olmadığını beraberce görmeye
çalışalım.
Bu arada şu noktaya
değinmeden geçemeyeceğim: Her kim ki terazinin bir
kefesine sistemi, öteki kefesine varlığı koyar, sonra
birinin diğerinden ağır bastığını söylerse onun
evrenselliğinden, mekârimi ahlak sahibi olmasından kuşku
duyarım. Bu böyle bilinmeli.
Çünkü o kişi, sistem ve
özünde mevcut olanı karıştırıp bir tutamamış, eşitliği
sağlayamamıştır. Terazideki eşitliğin sağlanamamasının
nedenleri var. Bunlara yaklaşım için, sorularla
sürdürelim konuyu.
Sistem ya da varlık müşahedesi hususunda bir tercih
yapma durumunda kalırsanız sizin için önce hangisi esas
alınmalı?
Sistem mi?
Varlık mı?
Varlık olmasaydı sistemden bahsedebilmek mümkün müydü?
Eğer ‘evet’se, neden sistem?
Sistem, yapısal özellikleri nedeniyle, tanrı anlayışını
siler mi?
Şayet sadece ‘sistem’ diyorsanız, bu olgunun sizi gizli
şirke götüreceğinden haberiniz var mı?
Veya sadece varlık müşahedesi içindeyseniz sistemi pas
geçmeniz size ne kazandırır?
Soruları büsbütün uzatabiliriz. Ama, konu bir noktadan
sonra iç içe girecek, karmakarışık bir hal alacaktır.
Bu nedenle, farklı yanı ile analiz etmeye çalışalım.
Şüphesiz, tartıştığımız boyut, tasavvuf felsefesi. Bu
bakımdan, her iki kavramla ilgili bazı dokümanlara,
derin malumat sahiplerimizin verdiği, ışık tutan
bilgilere sahip olmak gerekiyor.
Varlık müşahedesi içinde
olan ile sistemci; görünüş, davranış,
beğeni olarak birbirinden farklıdır. Müşahede içinde
olan, genelde daha iyi eğitimli olup rafine beğenilere
sahiptir. Giyimi batılıdan farksızdır. Genel kültür
düzeyi, sistemci ile kıyaslanmayacak ölçüde başkadır.
Popüler kültürü benimser. Kendini ezik ve dışlanmış gibi
hissetmez. Görgü kurallarını çok iyi bilir. Görünüş ve
davranışa önem verir.
Ancak eğitim, görgü, rahatlık ve her renge bürünmeyi,
tanrıya yönlenmiş olan sistemcide göremezsiniz.
Dolayısıyla, kaba ve kırıcı olabilir.
Buna karşın, müşahedeci ile sistemci, din konusunda
ortak görüş birliği içindedir. Bu açıdan bakıldığında
aralarında şekle yönelik farklar ortadan kalkar,
bütünleşir.
Bu takdirde ortak akılla ve rahatlıkla şunu
söyleyebiliriz: Sisteme önem veren, varlık müşahedesini
algılamaya çalışırken tanrıdan ve şekilcilikten süratle
uzaklaşmalıdır. Zira, gözü karalık hiçbir şey ifade
etmeyecektir.
Varlık müşahedesi üzerine olan ise sistemin asla
değişmez olduğunu, hem zahiri hem de batını anlamıyla
bilerek yaşamalıdır.
Çünkü kendisi ne olursa olsun,
İlahi emirlere, dış etkenlere uyma zorunluluğundadır.
Tanrıya yönelmeyerek, handikaplara kapılmadan yaşamak,
terazinin iki kefesini eşit tutmak anlamına gelir ki
esasen, aklın yolu bu noktayı getirir.
Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun. |