Aslına bakacak olursak...
Ahmet F. Yüksel
 

Toplumun yeterince gelişmemesinin temelinde toplumsal değerlerin varlığı yatıyor desek, herhalde doğru olur. Bu noktada, yanlış bilgilendirmeyi de (to disinform, disinformation) ilave edebiliriz. Bireylerin ve toplumun değer yargılarında/şartlanmalarında (value judgements and conditionings) ciddi değişiklik olmadan tasavvufi konuları anlamaları mümkün değil. Çünkü bu durum, olası birtakım yanlışlıklara sebebiyet veriyor. Ezbercilikle de konuların çözülmesi mümkün görünmüyor. Bunun zararı çok kesindir ve boyutlarını ifade etmek zor olur.

Böyle olunca, Kuran ayetlerini ve Hadisleri de irdelemek mümkün değil. Halen bu alanda belirgin bir vurdumduymazlık devam ediyor. İşin ilginç yanı, değer yargılarından ve şartlanmalarından taviz vermeye yanaşmayan, sayıları hiç de az olmayan kişiler, sağdan soldan duydukları ve hiçbir temele dayanmayan bilgi birikimleri ile kendilerini bir şey sanıp boşluktan yararlanarak ahkâm kesmeye bayılıyorlar.

Kendilerine ve yakınlarına imkân sağlayacak eylemlerine büyük bir hızla devam edip duruyorlar. Sonuçta vicdanlarını yaralayan durumlar ortaya çıkıyor. Kısacası, kendilerine yazık ediyorlar.

Şurası muhakkak ki, Allah, insanoğluna tefrik kabiliyeti vermiştir. Bu niteliğini kendi ölçüsü ve bilgisi teamülünde değil, yol göstericilerin doğrultusunda kullanırsa gerçeği bulma imkânına kavuşur. Ancak, durum böyle devam ettiği sürece inanın, bu alanda ciddi bir düzelme beklemek hayal olacaktır.

Aslına bakacak olursak, siz de bunun farkındasınız. Çünkü bu konu, her şeyin başında geliyor. Ama bu faktörün ivme kazanabilmesi için, öncelikle bireyin kabiliyet ve istidadının tam olması şarttır.

Piyasaya yeni sürülen ‘Holistik Evren Tasarımı’ adlı kitabıyla büyük sükse yapan ve Holografik Evren (Holographic Universe) anlayışını günümüze inanılmaz güzellikte yansıtan Aydın Arıtan da bu hususa yakın planda temas ederek şunları söylüyor:

‘Gördüklerin gerçek değil, düşündüklerin gerçek değil, algıladığın zaman ve mekân gerçek değil! Ya da bunların hepsi geçici bir suret ve ancak sana “göre” böyle. Senin organize olduğun üç boyutlu dünya planına “göre” ve sadece o dar kesitte geçerli. Öncelikle bunları kavramak gerekiyor. Yani bildiklerinin kökten yıkılması ve büyük bir hayal kırıklığı yaşaması şart insanlığın’.

Mesela genç bir kız, aile baskısından dolayı giyemediği kıyafet yüzünden bunalıma giriyor. Ailenin düştüğü saplantı, tümüyle değer yargıları ile ilgili. Böyle çok örnek var.   

Belki anımsarsınız, Mevlâna Hazretlerinin de ilk etapta maddeden yana hiç şansı olmayan mana ehline yaptığı uyarı, ‘Beş duyudan geç’ olmuştur. Geç ki, varlık batağından, uçurumun kenarından dön. Yani bir anlamda, Allah ehlinin bakış açısı geleneksel ilişkilerle uyuşmuyor diyebiliriz.

Bu bulgulardan hareket ederek, insanların kendilerini ifade etmeden önce, her şeye rağmen, toplumsallığın ortak alanı gibi kabul edilen değer yargılarından, ayrıca onların getirisi olan yorumlardan ve şartlanmalardan süratle sıyrılmaları gerekir diye düşünüyorum.

 

 
 
İstanbul - 23.04.2008
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com