Astro-Güneş-1

     Astro - Güneş başlıklı bu yazıda, Güneş'in özelliklerinden, üzerinde pek fazla düşünmediğimiz etkileşimlerinden, astroloji+astronomi yönü yanı sıra, diğer değerlerinden söz etmek istiyorum.

     Başımızda bakır bir tepsi gibi duran Güneş dışında hiçbir yıldız Dünya'ya bir ışık noktasından daha büyük görünecek kadar yakın mesafede bulunmamaktadır. Bu nedenle Güneş'in incelenmesi, yapısı hakkında detaylara girilmesi Gök Bilim için büyük önem taşır.

     Gök Bilimciler Güneş'in yapısı konusunda kuramların büyük bir bölümünü ispatlayamamışlarsa da bileşimi hakkında oldukça önemli bilgileri vermişlerdir.

     Güneş'in tıpkı bir ateş gibi yandığını düşünmek yanlıştır.      Merkezde sıcaklığın 10 Milyon Santigrad olduğu tahmin edilmektedir.

     Buraya Güneş'in güç santralı adı verilir. Radyo aktif ölçümlere göre bu yıldızın en az 5 milyar yaşında olduğu tespit edilmiştir. Güneş enerjisinin kaynağı nükleer dönüşümlerdir.      Hidrojen temel yapı taşıdır. Isı ve basıncın son derece yüksek olduğu çekirdiğe yakın yerlerde nükleer füzyon yolu ile ikinci en hafif element olan Helyum oluşur. Helyum çekirdeğini oluşturmak için 4 hidrojen çekirdeği alır. Bu süreç esnasında az miktarda kütle, büyük bir enerjiye dönüşerek yok olur.

     Böylece açığa çıkan enerji, sürekli ışınmasını temin eder.      Güneş'te kütle kaybı saniyede 4 milyon tona ulaşır. Bu miktar onun toplam kütlesi yanında son derece küçük bir rakam olarak kalmaktadır.

     Hidrojen giderek tükenmeye başladığında Güneş'in yapısı, korkunç derecede değişecek ve bugünkü aydınlatma gücünün en az 100 katına erişeceği, bir dev yıldız aşamasından geçecek ve sonra küçük yoğun bir yıldız haline gelecektir. (Black Hole)

     Dünya’nın ömrü Güneş'in ömrü ile ortalama aynı yaşta olmaktadır. Zira Güneş büyüdüğünde Mars, Merkür, Venüs veDünya gezegenlerini içine alacaktır.

     Güneşin bugünkü hali ile en azından 5 milyar yıl daha ömrü bulunmaktadır. Bu nedenle erken gelen kıyamet kopma uyarılarının maalesef bilimsel bir yönü yoktur.

     Rene Descartes'ten Laplace'ye ve Immanuel Kant'a kadar uzanan çizgide bilim adamlarının ortaya koydukları kuramlar -ayrıntılardaki tartışmalar göz önünde bulundurulduğunda- Güneş'in maddesel bir kütleye sahip olmadığı, bulutsudan ve belirli bir sıkışma süreci sonunda meydana geldiğini göstermektedir.

     Hidrojen atomundan yoğunlaşmış bir enerji kütlesi olan bu yapı, yüksek ısısı dolayısıyla hidrojenini helyuma çevirirken sürekli bir enerji boşalımı meydana getirmektedir. Oluşumu gereği etrafa devamlı olarak radyasyon yayarken, Dünyamız da bu ışınlardan nasibini alır.

     Dünyaya ulaşan kozmik ışınlar, gündüzleri kısa dalgayı etkileyerek, radyolarda parazitlenmeye yol açar ve bu dalgadaki programları dinlememize engel olur. Buna karşın,   Dünya dönüp de bulunduğumuz yer, Güneşin arka planında kaldığında, yani geceleyin kısa dalga radyo kanallarını yakalamak kolaylaşır.

     Radyoyu parazitleyen Güneş ışınlarının bir bilgisayar gibi mikroçipleri olan beynimizi etkilemesi olası mıdır? Bu sorunun cevabı "evet" olmalıdır. Gündüz, Güneş'in manyetik alanından etkilendiği için, kozmik anlamları yeterince değerlendiremeyen beynimiz, gece olduğunda yani Dünya sırtını Güneş'e döndüğünde, daha verimli çalışmaya başlar ve iyi düşünebilir.

 

Devam edecek…

 

Arkadaşına gönder 

 

 

Paylaş