Başarı Sanatı
Ahmet F. Yüksel
 

Beşeri değer yargıları, şartlanmalar ve buna bağlı yorumlar kültüründen bir refleks olarak sıyrılan, farklı olan, başkalaşan insanlar başarılıdır.

Fakat bu atak, bazen toplumda tepkiyi de beraberinde getirir. Hele bu kopma mutlak/belirginleşmiş-kati bir başarı ile birlikte gelmişse, karşı olanlarda hasede dönüşmesi kaçınılmaz olur.

Ayrıca beklenmedik “bir ihanet” olarak dahi algılanabilir. Başarılı olana duyulan öfke diğerlerine benzemez, uzun vadeli ve içtendir. Çünkü parametrenin dışına çıkılması hiç de hoş karşılanmaz.

“Her ilim sahibinin üstünde bir ilim sahibi vardır” hükmünden yola çıkarsak, şu soruları kendimize yönlendirmemiz kaçınılmaz olacaktır:

“Neye göre başarı, kime göre başarı, hangi koşullarda kazanılmış bir başarı?”.

Bu şekilde ki tartışmaların yapılması, yine konunun amaç dışına çıkmasına neden olabilir.

Hal böyle olunca kişi, kendi başarısızlığını kendinde aramak yerine, karşısındakinin başarısının yetmezliği ile uğraşıp durur.

Kirli oyunlar, komplolar, satılmışlıklar, “dedikodu ve nifak tohumu” serpmeler ve benzeri kara çalmalarla uğraşır.

Böyleleri, toplum ve din dışı hareketlere tevessül ederken, kendilerini rahatlatacaklarını düşünürler, ama yanılırlar.

Çünkü onların gerçek bilgilere ihtiyacı yoktur. Bu tür olaylara yaklaşım nedenleri, daha ziyade, bozuk olan kişiliklerini rahatlatmak, sakinleştirmek, parazitlerini geçiştirmektir.

Bu açıkça bir kimlik zaafıdır. Tasavvuf, böyle kimliklere itibar etmez.

Kimlik tanımına meşruiyet kazandırmak için çaba gösterilmesi de sakıncalıdır. Böyle bir yaklaşım, ispat makamını oluşturur ki, kişinin yazıda bahsi geçen gözü kararmış insanlardan pek farkı kalmaz.

Başarıyı engelleyen en önemli faktör, kıskançlıktır. Bildiğimiz kadarı ile Habil ile Kabil arasında başlayan gerginlik, bir kardeşin diğerini öldürmesine kadar uzanmış, söz konusu olay, genler kanalı ile günümüze kadar devam etmiştir. Hatta kıyamete değin süreceği ortadadır.

Kişisellik batağına dalındığında bu ve benzeri olayları yaşamak olasıdır.

Başarının fiziki ve ruhi olanı mevcuttur. Örneğin; bir kurulda, toplumda bir nedenle baş olarak seçilmek, zengin olmak, bir müsabakayı kazanmak şeklinde ifade edilse de bunlar dar kapsamlı ve maddeye dönük başarıyı teşkil eder.

Asıl başarı Ruhta, manevi alanlarda görülendir.

İlim sahibi olmak, tevazu ile bakmak, paylaşmak, hatta farklı bakış açılarına dahi hak vermek bir başarıdır. Bu açıdan olaya bakılırsa ‘başarılı’ olmak, bireylerin varacağı bir olgu haline gelebilir.

Oysa, başarı kazanarak bulunduğu gruptan kopma düşüncesiyle yaşayanlar, belki bazı şeyleri hak edebilirler, ama kayıpları kazançlarından çok daha fazla olur.

Oysa başarılı olan, bünyesindeki kıskançlığı eritir. İçindeki beşeri ateşi bitirir. Çünkü söz konusu atılım, ileriye yönlenmenin “kendin olmanın” bir işareti olmaktadır.

Yazımı Allah Rasulü’nün söylediği bir hadisle noktalamak istiyorum:

"İki günü birbirine eşit olan zarardadır."

Herhalde kişisellikten uzak, aktif olmayı öngören bundan daha güzel bir söz olmasa gerek.

 

 
 
İstanbul - 26.01.2009
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com