Beyin yıkamak

     Bir konuyu anlatılan biçimde değil, kendi anlayışı ile evirip çevirerek, deyim yerindeyse didikleyerek ele almak ve bu seviye ile karşısındakinin düşünce boyutuna hâkim olmaya çaba göstermek, kelimenin tam anlamıyla “beyin yıkamaktan” başka bir şey değildir.

     Bu fiilin dayandığı temel nokta, kasti bir hareket olmasa da insanın, muhatap kabul ettiği kişiyi tümüyle egemenliği altına almak istemesidir.

     Sonuçta, bir bakıma ezberci tutuma dayanır.

     Hakikatin bütünlüğünü içselleştirmek, “ilmi damla damla kişinin kalbine akıtmak varken”, insanı sürüncemede, kayıt altında bırakacak, içi boş kavramlarla kafa şişirmenin başkaca bir tarifi olamaz.

     Böylesi yeteneksiz/yetersiz insanların eline düşmek ise en büyük acıdır.

     Çok iyi bilinmeli ki, insanlar “kendilerine her aktarılanın, güçlü, potansiyel oluşumlara imkân verecek bütün koşulları içinde barındırdığına” inanmamalı.

     Çünkü talepleri karşılayacak bilgi demetini oluşturmadığı içindir ki, beyinlerde asla bir hareket/canlılık oluşturmaz.

     Dolayısıyla özüne dönüş veya değişim adına hiçbir yol kat edilemez.

     Tam tersine kafaları karıştırır, kilitlenme yapar.

     Bizler şayet “beyin yıkamayan birini arıyorsak” bu, gerçekten ilim sahibi biri olmalıdır.

     Çok enteresandır; kimileri uzun zaman sonra, aktarılanların, kendilerine katkıda bulunacağı umudunun bir hayalden ibaret olduğunun farkına varıyor.

     Beynini adeta bombardımana tutan fikirlerin, gerçeklerle bağlantı noktalarını karşı karşıya getirmeye gayret ettiğinde bu hususu tespit edebiliyor.

     Ne var ki iş işten geçiyor. Beyin bir çöplüğe dönüyor.

     Büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor. Çünkü kafası karışmış, beyni yıkanmış oluyor.

     Bunu görüyor.

     Öncelikle şu örneği vermek gerekir:

     Bilindiği üzere, su ile yağı birbirine karıştırmak imkânsızdır. Buna istinaden, gerçek bilgi ile şişirme olanı az da olsa tanıma şartına sahip olmazsanız, karşınızdakine bilinçsizce teslim olmak zorunda kalabilirsiniz.

     Ama sonuç hüsran olur.

     Bahsini ettiğim bu durum, birtakım kuralları içeren “sistemin varlığını reddetmek anlamına” gelmemeli. Hatta bir dereceye kadar bunlar, arzu edilen şeyler olabilir. Fakat bazı kurallar da uyanık olmak üzerine kurulmalıdır.

     Hali hazırdaki hiçbir şeye karşı çıkmamak, onu aynen kabul etmek, bir risk taşımak anlamına gelir.

     Bu risk de sizi, bahsettiğimiz noktalara sürükler. Orada kördüğüm eder.

     Sadece ”ilmin ve ibadet adı verilen çalışmaların” insana bildirilmesi, söylenilenlerin yani kafa ütülemenin dışında kalır.

     Beyin yıkamak, basit, sıradan bir iş değildir.

     Bu sorunun cevabını bulup açığa çıkardığımızda, ilk etapta fark edemediğimiz birçok olayın içyüzünü de ortaya çıkarmış oluruz.

     Neden insanoğlu, durduk yerde böylesine hareketlere girişir ve kendisini töhmet altında bırakacak bir olayın parçası haline getirir?

     Sizce de biraz tuhaf değil mi?

     Sonuçta, insanın kendini tüketmesi, içinin çökmesi, kısır döngü ile bazı şeylerin ağır gelişi, bunu taşımakta zorlanması, bireyselliğin cazibesine kapılıp onu yakın bulduğu kişilerle paylaşması, beyin yıkama denilen olayı getiriyor.

     Bir insanı yok edecek bu durumun en can alıcı noktası, yıkadığı beyinleri bir yerde mahvetmesi oluyor.

     Artık, kendi içine kapanmış, ezilmiş büzülmüş bireylerin varlığına tanık olabilirsiniz.

     Beyin yıkayan şunu anlamalı:

     İnsanın size göre bir “dünya yapmasının” imkânı yok! Herkes görüşlerinizi paylaşacak değil. O halde böylesi bir girişimin ne anlamı var?

     Yapılması gereken, doğru bilgiyi aktarmaktır. Duygulara hitap eden yanlış, yarım yamalak şeylerin benimsenmesinin ve bunların aktarımının yapılmasının birçok mahzuru var.

     Bu hususları görmezden gelerek yol bulmaya çalışmak, doğru olmayanı savunmak anlamına gelir.

     Kabul edilmesi gereken bir diğer durum da şu; İnsan kolaylıkla bir kalıbın içine giremez. Ancak bunda bir şekilde muvaffak olunursa, bir robot yaratılması işten bile değildir.

     Şayet istikamet üzere hayat sürüyorsanız, ilahi hükümlere ve Kur’an ruhuna aykırı olan fikirleri savunmaz, yanlış yola başvurmazsınız.

 
 
 

 

 
 
İstanbul - 01.08.2010
sufizmveinsan@gmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com