Allah gibi düşünmek, beşeri fikir yürütmekle asla
kıyaslanamaz. Epeyce zor olan bir kazanımın,
soyutlanmanın getirisi olarak kabul edilir. Beşeri
düşünceler ise sosyal yaşamın, varsayımlara kafa
yormanın, sınırlandırmaların, dayatmaların sonucu
oluşur.
Allah gibi eylem yapabilmek; evrendeki yaşam boyutunu
yorumlamanın belirtisi, düzendeki yasaları duygusallığa
kaçmadan okumanın bir ifadesidir. Belirlenimleri
kavramak, olanakları yaşam boyutuna geçirmekle
birliktelik taşır ve öylece yürür.
İnsanın Ontik yapısında Epistemik (epistomological)
yetenekleri vardır. (fıtratında kendini bilme,
kendini bulma arayışı) Bu felsefeyle hayata
bakıldığında, kişinin çevresine tutsak olamayacağı
görülür.
Önceleri avını arama, yeni yerler keşfetme, aletler icat
etme, ateşi bularak
ısınma/ısıtma yetilerine sahip olurken,
ilerleyen süreçte sorgular, sınar, gözler, düşünür,
sorular yönlendirir, kendini bulmaya gayret eder hale
gelir.
Muhafazakâr/dindar sosyal çevre edinme arzusu, güç,
saygınlık, itibar, dikkate alınma, namus, iffet ve iman
gibi anlam taşıyan başlıklar titizlikle kabullenilmek
durumundadır.
Ne var ki bu saydığımız meziyetler onu evrensel
ahlaka/Allaha gibi düşünebilme boyutlarına götüremez.
Peki, beşeri vasıflarla damgalanan insanlar ne yapmak
zorundadır?
Onları damgalanmış, kapalı ve tecrit edilmiş kişiler
olarak tanımak hatalı olur.
Önemli olan, beşeri yaşamda ters gibi gelen bu bakış
açılarına karşı geliştirecekleri tutumlarıdır. Şayet
yasaklandıkları şeylere itaat etmek yerine bunların
aksini gerçekleştirebilirlerse, istenilen ahlâk modeline
artık adım atmaya başlamışlardır.
Ahlaki ilerleyişle özündeki gücün varlığını hissederler.
Bireyin teorik fiziğe dalması, ilginç sonuçlarla
karşılaşması bunun bir göstergesidir.
Kuantum teorisinin bahsi geçen sistemlere hiç uymaması
ve gerçekten daha tam olarak belirlenememiş bir
varsayımın (hipotezin), stringlerin varlığının
Allah ehlince tespiti ve nihayet üzerinde (içinde demek
daha makul olacak) 11 boyutlu evrenin dahi gerçek
olmayıp bir hayal ürünü olduğunun anlaşılması, onu
hayatın bir bilim kurgu gibi var olduğunu düşünme
aşamasına getirir.
Kur'an'da ayet-i kerime ile bahsedilen 'Bu dünya
hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir' uyarısı,
gerçek manada bu nokta ile ilintilidir.
Ancak, dindarlık köylerde ve kasabalarda yaşayan
insanların bir özelliği olarak kaldığı sürece, bu
teorilerle ideolojik olarak baş etmek zordur. Köyden
kente, modernleşme merkezlerine geçişte, bahsi geçen
faktörlerin yeni bir dönemi başlatacağı da kesindir.
Ancak, bugünü dikkate almadan, bugünle yüzleşmeden,
yarına ulaşmanın da imkânsız olduğunu görmek zorundayız.
Şayet yolumuzu açacak bir üretim elde edemezsek yarına
ulaşmamız da mümkün olmayacaktır.
Gelinen son aşamada bu verili modernleşme projesinden
sapma ise artık imkânsızlaşır.
İnsanın önünü, ufkunu açan gelişmeler ancak böylesi
durumlarla ortaya çıkar.
Allah' a ulaşmanın açık adresi böyle gerçekleşir |