Hiç
bir yastığın ders verdiği görülmüş müdür demeyin. Hem de
öğretmenin yastığının. Hikâyeyi okuyun ve siz karar
verin.
Bir
zamanlar, yaşlı ve bilge bir öğretmenin kendisine
söylediği şeyleri, verdiği öğütleri hiç beğenmeyen bir
öğrencisi varmış. Bir gün, yaşlı öğretmenin sözleri
öğrencisini çok kızdırmış. Çünkü bütün söylediklerinde
haklıymış ve öğrencisinin kabul etmekte zorlandığı,
görmek istemediği tüm zayıf yönlerini göstermiş ona.
Öğretmenin amacı, diğer tüm öğrencilerine olduğu gibi
ona da doğru bilgileri aktarabilmek, yanlışlara
sapmasını biraz da olsa engelleyebilmek ve
tecrübeleriyle ona yardımcı olmakmış. Ama öğretmenin
sözleri, öğrencisine çok ağır gelmiş ve onu o kadar
kızdırmış ki, bu gerçekleri bir türlü hazmedemeyip
öğretmeninden intikam almaya yemin etmiş.
İlk
olarak, onun hiçbir şey bilmediğini, yaşlı bir bunak
olduğunu, onun yüzüne bakarak söylemiş. Daha sonra
hakkında atıp tutmaya başlamış. Gittiği her yerde
öğretmeni hakkında yalanlar söylüyor, çirkin hikâyeler
uyduruyormuş. Kötü konuşmaları ve dedikodularıyla
insanların öğretmene sırt çevirmesine neden olmuş ve
insanların ona saygısını kaybettirmek için çok uğraşmış.
Sonunda bir gün, kendi kardeşine okulda çok büyük bir
iftira atılmış. Doğru olmadığını bildiği bu gerçek
karşısında çok mutsuz olmuş. Öğretmeni için söylediği
bütün o yalanlar, iftiralar, dedikodular aklına gelmiş
ve yaptıklarından çok pişman olmuş.
En
sonunda gözyaşları içinde öğretmenin evine af dilemeye
gitmiş. "Hakkınızda birçok yalan söyledim, gerçekleri
çarpıttım. Herkesi size düşman ettim. Hatamı anladım ve
vicdan azabı çekiyorum. Lütfen beni affedin" demiş.
Öğretmen önce uzun süre ona cevap vermemiş. Derin derin
düşünmüş, sonunda "Evet seni affederim, fakat önce
benim için bir şey yapmalısın" demiş.
"Ne
yapmamı istiyorsunuz?" demiş öğrencisi biraz şaşırarak.
"Birlikte yukarı çatı katına çıkalım, orada sana
göstereceğim" demiş gözlerinin içine bakarak,
"Yalnız önce odamdan bir şey almam gerekiyor".
Öğretmen odasından döndüğünde, koltuğunun altında büyük
bir kuştüyü yastık varmış.
Zavallı öğrenci, gittikçe artan merakını saklamak,
yastığın ne işe yarayacağını ve çatıya neden
çıktıklarını sormamak için kendini güç tutuyormuş. Buna
rağmen sessiz kalmış.
Nefesleri kesilmiş halde sonunda en üst kata varmışlar.
Hafifçe rüzgâr esiyormuş. Çatı katından, şehrin ötesinde
uzaklara doğru yayılan uçsuz bucaksız araziyi
görebiliyorlarmış. Öğretmen birdenbire hiçbir şey
söylemeden, yastığın kılıfını yırtarak bütün tüylerini
boşaltmış.
Rüzgâr hafifçe esmiş, tüylerin hepsini dağıtmış ve
onları her tarafa taşımış. Diğer çatıların üstüne,
sokaklara, arabaların altına, ağaçların üstüne,
çocukların oynadığı arka bahçelere, hatta otoyola ve
durmadan daha uzaklara, kim bilir nerelere? Öğretmen ve
öğrencisi, tüylerin uçuşarak dağılmasını bir müddet
izlemişler. Nihayet öğretmen öğrencisine dönerek,
"Şimdi gidip bütün o tüyleri benim için toplamanı
istiyorum" demiş.
"Bütün tüyleri toplamak mı?" diye yutkunmuş öğrenci.
"Fakat bu imkânsız!"
"Evet, biliyorum,"
demiş öğretmen. "O tüyler aynı senin benim hakkımda
söylediğin yalanlar gibi. Bir kere başlatınca bir daha
durduramazsın, pişman olsan bile. Belki birkaç kişiye
benim hakkımda söylediklerinin yalan olduğunu
anlatabilirsin, fakat dedikodu rüzgârları artık onları
her yere taşıdı bir kere. Tek bir kibriti üfleyerek
söndürebilirsin, fakat tek bir kibritin başlattığı koca
bir orman yangınını bir üflemeyle söndüremezsin!"
Kıssadan hisse. Değerli okurlarım, olaylara çözüm
konusunda bir kısırdöngü (fasitdaire) yaşamayın.
Yaşamınız boyu hiç kimsenin arkasından konuşmayın. Doğru
olmayan şeylere, iftiralara, yalanlara, dolanlara hiç
tenezzül etmeyin. Çünkü aynı şeyler size de yapılabilir,
gün gelir tenkit ettiğiniz şeyleri, abuk sabuk
gördüğünüz davranışları ortaya koyabilirsiniz. Yetersiz
kaldığınızda sukût etmesini bilin. Mazlum-ezilen
insanlara şefkat gösterin. Her şeyden önemlisi, bir gün
insan olduğunuzu hatırlar, pişman olabilirsiniz
yaptıklarınızdan. Ama pişmanlık iyi bir şey değildir.
Sizi sizden ayırır. Böyle bir şeyin doğru olmadığını
ifade sadedinde Allah Rasulü Hz. Muhammed ‘keşke’
tabirinin hiç kullanılmamasını öğütler.
Sevgi ile kalın, Allah’a emanet olun. |