Çikolata; özellikle çocukların yoğun ilgisini çekmekle birlikte, tüm yaş grupları tarafından beğeni ile tüketilen bir gıda maddesi. Özellikle kan şekerimiz düştüğünde yani acıktığımızda, hızla kana karışır ve emilir. Ancak hemen ardından negatif feed-back etki ile ilkinden daha fazla acıktığımızı hissederiz.
Açlıkta, özellikle kilo muhafaza problemi olanlarda bu tercih yapılmamalı, bunun yerine kana daha yavaş karışan meyveler ya da kurutulmuş kuruyemişler tercih edilmelidir.
Arada bir yapılan kaçamakları ağız tadınıza değecek şekilde değerlendirebilmeniz açısından işte size iyi çikolata tarifi :
İyi çikolata, kendini kokusu, rengi, parlaklığı ve kadifemsi dokusu ile belli eder. Sonra da mükemmel lezzeti ile.
Ne çok acı... Ne de çok tatlı...
Hatta çikolata imalat halinde iken biraz da tuz katılmalıdır diğer bileşenlerin de lezzetini ortaya çıkarmak için...
Kırıldığında kenarı düz olmalı, kırılma sesi duyulmalıdır.
Ağza götürüldüğünde kolayca erimeli ve dil çikolata ile ilgili hiç bir pürüz hissetmemelidir.
Çikolata kanın akışkanlığını çoğaltır, damarları açar, metabolizmanın ürettiği zararlı moleküllerle vücudun savaşma gücünü arttırır.
Bunlar, kalp hastalıklarına ve kansere yol açan moleküllerdir.
Çikolata yapımında kullanılan kakao tanelerinin sağlık için yararlı olduğu yeni araştırmalar ışığında geçerli ve inandırıcı görünmektedir.
California Üniversitesi, Beslenme Kürsüsü öğretim görevlilerinden Dr. Carl Keen, ''Çikolatanın yararlarına ilişkin bu pilot çalışma eski bulgularla örtüşüyor. Bu sonuçlar, daha başlangıç aşamasında. İleride yapılacak daha ayrıntılı çalışmalar, sağlıklı ve dengeli bir beslenme kapsamında çikolatanın yerini belirleyecek.'' demektedir.
Üniversite
tarafından düzenlenen bu araştırmada gönüllü deneklerden iki aşamada kan örnekleri alındı. Kan örneği, ilk aşamada aç karnına, ikinci aşamada kakao içtikten sonra alındı.
Kakao içtikten sonra alınan kan örneklerinde, kanın pıhtılaşmasında ve kalp hastalıklarının oluşumunda önemli bir rol oynayan trombositlerin etkinliğinin azaldığı görüldü.
Buenos Aires Üniversitesi'nden Dr.Cesar Fraga,
çikolatada bulunan flavonoid denilen bileşimin özelliklerini inceledi. Bunun için gönüllülere 80 gram siyah çikolata verildi.
İki veya altı saat sonra alınan kan örneklerinde anti-oksidan sayısının arttığı gözlendi.
Dr. Fraga,
çikolata yiyenlerin damarlarında serbest radikallerin yol açtığı zararların, yemeyenlere oranla daha az olduğunu belirtiyor.
California Üniversitesi Kalp Hastalıkları Departmanı'ndan Profesör Tissa Kappagoda'nın
hayvanlar üzerinde yürüttüğü bir üçüncü çalışma, çikolatanın içinde bulunan flavonoid bileşiminin damar kaslarını rahatlattığını ortaya koydu; dolayısıyla damarların daha fazla açıldığını tespit etti.
Öngörülen açıklamalar, damar sertliği denilen ve kalp hastalıklarına yol açan rahatsızlığın çikolata ile azalabileceğini göstermesi açısından bir hayli ilgi çekicidir.
Bütün bu sonuçları değerlendiren Nestle araştırma merkezi yetkililerinden Dr. Harold Schmitz ise ''Bu klinik bulgular, eski bulgularla birleştirildiği zaman ortaya çok umut verici bir tablo çıkıyor. Bu durumda çikolatanın kalp hastalıklarını önleyip önlemediğine ilişkin daha ayrıntılı çalışmaların yapılması gerekiyor.'' diyerek görüşlerini belirtiyor.
Netice olarak şunu söylemek mümkün: Araştırmaların belirli bir firma sponsorluğu ile yapılıyor olması daima göz önünde bulundurmalı ve her sahada olduğu gibi çikolata konusunda da aşırıya kaçmamalıyız, derim.
Sağlıklı beslenmenin koşullarından biri de budur.
|