Son
açıklamalar
ile
farklı
şekilde
algılanan
İslâm
dini'nin
yeni
profili
ilgiyle
izlenirken,
aynı
zamanda
bazı
sorunları
da
ortadan
kaldırdı.
Bu husus
gözle
görülür
derecede,
kolaylıkların
yaşanmasına
neden
oldu.
Bir
yandan
değişimi
oluşturan
istikrarı
pekiştirici
adımlar
atıldı,
öte
yandan
da
değişmez
bazı
kavramlarla
ilgili
bilgiler
peşi
sıra
geldi.
Hedefin
gerçekleşmesinde
bilgi
kaynağından
gelen
mesajların
pozitif
bilimle
örtüşmesine
çalışıldı.
İlk
etapta,
inanç
sahiplerinin
hurafe
anlayışından
kurtarılması,
sorunlarına
çare
bulunması
ve
bütünleştirici
bir
durum
oluşturulması
sağlandı.
Ve
böylece
mevcut
büyük
bir
boşluk
dolduruldu.
Bütün
bunlar
sadece
“özel
kişiler
için
değil”,
İslâm
âlemi
adına da
büyük
bir
kazanımdır.
İnsanlar
en çok
neyi
arar, en
çok
neyin
peşinde
koşar
dersiniz?
Herhalde
değişimin
içinde
olmanın!
Çünkü
aynı
şeyleri
tekrar
etmek
bıkkınlık
verir.
İşte bu
yeni
düzen,
yukarıda
da ifade
ettiğimiz
gibi son
derece
değerli.
Ne
sebeple
olursa
olsun
geçmişte
olduğu
gibi
içinden
geldiği
şekilde
hareket
eden,
etrafıyla,
sorunlarıyla
kavga
etmeyen,
lüzumsuz
şeylerle
uğraşmayan,
gelişme
sürecine
uygun ve
çevresine
faydalı
olan bir
zümre
var
ortada.
Bu durum
eski
bilgilerle
devam
etmenin
mümkün
olamayacağının
bir
göstergesidir.
Şimdi
biz, o
eksiklikleri
dolduran
bir
umutla
yaşıyoruz.
Söz
konusu
yapılanma,
insanın
sahip
olduğu
öz
değerleri,
etkisini
ve
gücünü
iyice
belirginleştiriyor.
Hemen
her şeyi
dışa
dayalı
bir güç
değil
bu;
özünden-kaynağından
geliyor.
Meleki-Cebrail’i
potansiyeli
taşıyor,
onunla
birlikte
“Kelime-i
şahadet”
çok
daha iyi
anlaşılıyor,
yaşanıyor
ve insan
şirkten
kurtuluyor.
Sadece
bu kadar
değil
tabi ki.
Yıllardır
büyük
bir
ezbercilikle
dillere
pelesenk
olan
“Peygamber”
kavramı
üzerinde
duralım.
“Peygamber”
Farsça
bir
kelime.
Bir
şekilde
İslâm
dinine
girmiş,
yer
edinmiş.
Ama
Kur’an’da
böyle
bir
kavram
yok.
Tam
aksine,
“Nebi
ve Rasul”
sözcükleri
ile
insanlara
sesleniliyor.
Uyarıların,
açıklamaların
tümü
onlardan
geliyor.
İki
niteliğin
görev
anlayışı
da
birbirinden
farklı.
Ve bütün
bu
mesajlar,
Allah
ehlinin
çözümü
kolaylaştırıcı,
algılamaları
hızlandırıcı,
köprü
kurucu
ve güven
verici
tespitleri
ile
neticeleniyor.
Dikkati
çeken
şey şu:
Geçmişte
olduğu
gibi,
şimdi de
bir şeyi
anlamasa
dahi
“Allah
ehline
gözü
kapalı”
şekilde
teslim
olanlar
var.
İlk
etapta
bu
şekilde
meyilli
olanlara
kuşku
ile
bakardım.
Ama
şimdi
büsbütün
haksız
olmadıkları
noktasına
gelmiş
bulunuyorum.
Zira
ortaya
konan
şeyler,
bugüne
değin
ele
alınmış
meseleler
gibi
görünmüyor.
Derin ve
kökten
geliyor.
Örneğin,
“Allah’ın
bu
âlemleri,
yaratmazdan
evvel
Ama’ da”
oluşunun
yanlış
aksettirildiği,
orijin
itibariye
“Rabbin
ama”
da
olması
gerektiği
vurgulandığında
büsbütün
şaşırıp
kalıyorsunuz.
Çünkü
algılama
değişiyor,
farklılaşıyor.
Hele “Ahadus
Samed”
kavramının
hiçlik
boyutuna
tekabül
etmesi,
ancak
“Allah
ismi ile
işaret
edilenin”,
hiçlikten
dahi
münezzeh
olduğu
açıklanışı
karşısında,
heyecanlanmamanız
işten
bile
değil.
Ayrıca
Allah’ın
ilminde
esma ve
sıfatını
meydana
getirmesi
hususu
ve bunun
“nokta”
olarak
tanımlanışı,
nokta
ile
bahsedilenin
“Hakikati
Muhammedi”
olmasının
kavranması,
varlık
bütünlüğü
yanı
sıra,
sistemin
oluşumunun
da
ciddiye
alınması
görüşünü
ortaya
çıkartıyor.
Tabi,
bahsedilenlerle
ilgili
olarak
bir
yığın
tespitler
yapılmalı.
Şayet
bunlar
gerçekleştirilemiyorsa;
kişinin
“pek çok
eksikliklerinin”
bulunduğu
gerçeği
çıkıyor
ortaya.
Bahsini
ettiğimiz
hususlar,
soyut
boyutlarla
ilgili.
Aksi
takdirde
insan
gerçeğe
ulaşamıyor.
Tam
anlamıyla
tanrı
anlayışı
ile
yaşıyor.
Değerli
dostlarım!
Bütün
bunları
şunun
için
yazdım:
İnsan
mistisizm
konusunda
duyarlı
olmalı,
detaylara-yeniliklere
dikkat
etmeli,
sorumluluğu
elden
bırakmayarak
bu yönlü
dini
profilin
üzerine
ısrarla
eğilmeli.
Yoksa
kendine
yazık
eder. |