Düşünmek güzeldir...

   

    

     Şimdi bana diyeceksiniz ki, nereden çıktı bu “düşünmek güzeldir” sözü. Şöyle cevaplandırabilirim ki, kalabalık veya yalnız bir ortamda, keyifli bir sohbet, muhabbet yapılırken, şuradan buradan konuşulurken, birden ağızlardan çıkan sözler insanı zor durumda bırakır.

     Sonrasında dargınlıklar, alınganlıklar gırla gider.

Kuşkusuz düşüncelerine sahip çıkan, beğenen bir toplumsal yapımız var. İyimidir kötümüdür, doğrumudur, yanlışmıdır, evrenselliğe aykırımıdır, denmeden düşüncelerimizi hemen başkalarına aktarmayı yeğleriz. Zararlı olabilir mi? demek pek akla gelmez. Ortaya yeni bir fikir atılırsa bu çoğu kimseyi ilgilendirir. Bunun altında insanı dar kalıplardan kurtarabilmesi, hayallere sürükleyebilmesi yatar.

     Genelde hiçbir şeyi kafamızda canlandıramadığımızdan ötürü, sonunu pek göremediğimiz bu düşünceleri döktüğümüzde, öyle tepkisel olaylarla karşılaşabiliriz ki, söylediğimize bin pişman oluruz. Son derece samimî hislere dayandığını kabul etmemize karşın, farklı yaklaşımlarla bu niyet bozulmuş, alâkası olmayan noktalara doğru sürüklenmiştir. Bu durum bizi oldukça mutsuz eder.
     Her şeyin tepetaklak gittiğini görünce kahroluruz. Hâlbuki ne gaye ile o düşünceyi yansıtmış, nasıl algılanmış ve hangi noktaya gelmiştir. Buna siz bile şaşırırsınız.

     İşin en ironik kısmı da burada yatar! Paylaşım yapma niyetiyle yola çıktığınızı kabul ederken, komik durumlara düşmüşsünüzdür. Bütün bunlar karşımızdaki insanı tam olarak tanıyamamaktan kaynaklanır. Onu hemen suçlamaya kalkmak doğru bir işlev değildir... Biz önce kendimizi tanımaya çalışalım. Kendimizi tam anlamıyla tanıyamamaktan ötürü bu çukurlara düşüyoruz. Bunu kabul edelim.

     Bu durum bizim farkında olmayarak, kilitlenmişlikle yaşadığımızı gösteriyor. Tabi sağlıklı düşünemiyor, tabiatımıza uygun gelen ve bize güzel gibi görünen fikirleri paylaşma ihtiyacını hissediyoruz. Ama size güzel anlamlı gelen bir düşünce, bir başkasına hoş gelmeyebilir. Buda işin bir başka yanı. O yüzden fikirlerinizi açmadan evvel, sıkı şekilde kontrol etmenizde yarar var.

     Sağlıklı düşünceler paylaşıldığında kabul görür. Toplumda o kişi saygın bir yer edinir. Bizi mutlu edebilen şeyler şayet karşımızdakini de rahatlatır, beyin yapısında bir işlerlik kazandırıyorsa söylenecek pek bir şey yok demektir. Bu halde kimse size körü körüne inanmayacaktır. Ancak ifade ettiğim gibi, kısır bir bilinç içinde yuvarlanıp gidiyorsanız ve bu zihni faaliyetleriniz, tam anlamıyla oturmadan fikirlerinizi bir başkasına açma ihtiyacını duyuyorsanız, oldukça berbat durumlara düşmeniz olasıdır.

     Tasavvufî boyutta diline hâkim olmayana sır verilmez. Sır verilmeyen bir insan ise “B” nin körlüğü içinde yaşar.       Dolayısıyla o kişi konum itibarîyle ismi Allah olana değil, tanrıya dayalı bir hayatı seçmek ve aptalca yaşamak zorundadır. Dili durmayanlar, görünenlerin, yaldızlı sözlerin kurbanı olur.

     Allah Rasulu (s.a.v) “Mümin’in niyeti amelinden hayırlıdır” diyerek tüm dikkatleri bu noktaya çekmiş, gelişi güzel her düşünceyi fiile dökmenin asla iyi bir sonuç vermeyeceğini bildirmiştir.

     Şayet güçlü bir insan olma, daha derin realitelere ulaşma niyetinde iseniz, düşüncelerinizi kendinize saklayın, ortalığa savurmayın derim. Bu şekilde varlık enerjinizi de israf etmemiş olursunuz.

     Günümüzde boş konuşmalar, kadınları pençesine aldığı gibi, erkekleri de büyük ölçüde etkisi altına almıştır. Bu husus, aydınlanmayı, evrenselleşmeyi engelleyen olumsuz bir yanımızdır. İnsanları alt üst etme niyetinde değilseniz, bu tür gayretler içinde olmayın.

     Düşüncenizi yutma alışkanlığını temin etmek iyidir. Bir kez daha anladım ki; İşin sırrına ermek, dilini tutmakla mümkün olabiliyor. Bu şekilde insan değişik, farklı ve özgür biçimde yaşayabiliyor.

     Her olumsuzluğun başında ise, asi bir ruh yatıyor ve bu enerji, insanı boş boş konuşturuyor. “Eğri oturalım, doğru konuşalım” şeklinde ki atasözü bu denilenleri teyit ediyor. Biz sadece düşüncelerimizi açıkladık diyebilirsiniz, “kusura bakmayın” demek ise maalesef yetmiyor.

     Paylaşımlar size zevk verebilir, ama onlar aynı zamanda başkalarına acı da verebilir .

 

Arkadaşına gönder 

 

 

Paylaş