Çağdaş dünyada yaşıyoruz ama yine de bu nitelikle
bahsediliyor onlardan. Erkeklerin ayakları dibine
atılmak isteniyorlar. Kadını küçülten, aşağılayan,
aptallığını, budalalığını, beceriksizliğini, işe
yaramazlığını dile getiren ve onu sömüren bir anlayışın
ürünü bunlar. Aslında, bize çok şey anlatıyor.
Bu
kadarla kalsa iyi; “Şeytaniyet vasfı” onlara denk
düşürülmüş sanki. “Karnından sıpa, sırtından sopa
eksik olmamalı” denmiş. Sonra; “Kızını dövmeyen,
dizini döver”, “Kızın mı var, derdin var”
atasözü ile benzeri yaklaşımlar yapılmış.
Yüzyıllardır süregelen ve her toplumda hemen hemen aynı
söylentilerle devam eden bu rüzgâra, Kur’an-ı Kerîm,
erkek/kadın ayırımı yapmaksızın dur demeyi bilmiş ve
cinsi latifin de Allah’ın halifesi konumunda
bulunduğunu resmen açıklamıştır. Bu bakımdan İslâm,
iffetli hanımların toplumsal yaşamda yerini almasında
öncülük etmiştir diyebiliriz. Unutulmayacak bir gerçek
var. O da şudur: Kadınların verimli çalışmaları,
hizmetleri insanlık tarihinde asla göz ardı edilemez.
Diğer yandan, ayetlerin detaylandırıcısı/yorumlayıcısı
durumunda bulunan Allah Rasulü’ nün (s.a.v),
hanımlar hakkındaki sözlerine de dudak bükmek hiç doğru
değil. Bunların ayırımcılığı teşvik eden ve kadınları
rezil etmek için kullanılan tanımlamalar ile alakası
yok. Aksine, ikaz edici mahiyette olup onların yapısını
ilgilendiren konuları ele alır bu yönlendirmeler.
Kadınların hayatına İVME kazandırabilmek için
yapılan bu uyarılarda, biyolojik konumları, ruhsal
dengeleri ve bazı etmenler dikkâte alınmıştır. Bunun
aksini söylemek ve iddia etmek, Allah Resulü’nün
ahlakına uygun düşmez.
Nitekim, şu Hadis-i Şerif, tereddütlere açıklık
getirmektedir:
“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi:
1-Gözümün nuru Namaz 2- Güzel koku 3-Kadın.
Önemli olan bir nokta var: Kadına şiddet uygulayarak
hiçbir etkileşim sağlayamazsınız. Bu nedenle, onları
zorla örtmeğe kalkışmak, doğru ve akılcı bir yaklaşım
olamaz. Ancak, tesettüre özendirerek, sevdirerek bu
dogmayı yaygınlaştırmak isabetli olur. Siz dilediğiniz
kadar uygulama yapın, onlara zorla bir şey
yaptıramazsınız. Aksine, bir gün hiç ummadığınız,
beklemediğiniz bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Çünkü, kadınların fıtratı böyledir, onların basit
sayabileceğiniz bir olay karşısında serinkanlılıklarını
kaybedip karamsarlığa düşmeleri ve sonrasında
gözyaşlarına boğulmaları normaldir. Bu da her şeyi
berbat etmelerine yol açar. Hormonal yapıları, böylesine
durumlarda tetikçi rolünü üstlenir. Hele malûm
günlerinde bir başkalaşır, hırçın olurlar. Bunlar
bildiğiniz hususlar, ama ben yine de hatırlatmak
istedim. Önemli olan, onların bu kırılgan yapılarını
bilip beter bir hale gelmemeleri için inanç noktalarında
sabitleşecek değerleri veri tabanlarına yüklemelerinde
yardımcı olmaktır.
Sevgili okurlarım!
Buraya kadar yazdıklarımla, her an büyük skandallarla
çalkalanan magazin kadınları türünden
bahsetmedim. Onların dünyalarının İslam’a uygun
olmadığını, kendilerini yakından izleyenler iyi
biliyor. Konunun bu yönünü göz ardı etmemekte fayda
mülahaza ediyorum. Ayrıca, din dışı davranışlarla
hayatlarına olumsuzluk bulaştıran, onları baş tacı eden,
yanlarında olan feministler grubu da ilgi alanımda
bulunmuyor.
Yazdıklarım, ifade etmek istediklerim, iffetini koruyan
hanımlar içindir. Dileğim Cenab-ı Hakk’ın onlara
bir gün hidayet vermesidir.
Allah
muininiz olsun.
Bu yazı Akşam gazetesinde 28.09.2007 tarihinde
yayınlanmıştır. |