Bir ormanda iki kişi ağaç
kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor,
ağaç kesmeye başlıyormuş. Kestiği bir ağaç tam
devrilirken hemen bir diğerine geçiyormuş. Gün boyunca,
ne dinleniyor ne de öğle yemeğini yemek için kendine
vakit ayırıyormuş. Akşam olunca da arkadaşından birkaç
saat sonra ağaç kesmeyi bırakıp evine dönüyormuş.
İkinci adam ise arada bir
dinleniyor ve hava kararmaya başladığında evinin yolunu
tutuyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan
sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
Sonuçta, ikinci adamın çok
daha fazla ağaç kestiğine şahit olmuşlar.
Birinci, çok öfkelenmiş: “Bu nasıl olabilir? Ben daha
çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım ve daha geç
paydos ettim. Ama sen benden daha fazla ağaç kestin. Bu
nasıl olabilir, bu işin sırrı ne?"İkinci adam
tebessümle cevap vermiş: "Ortada sır diye bir şey yok.
Sen her gün hiç durmaksızın çalışırken, ben arada bir
dinlenip baltamı biliyordum. Sen de çok iyi bilirsin,
keskin baltayla, daha az çaba harcayıp daha çok ağaç
kesilir."
Kıssadan hisse:Kendimize zaman ayırıp geliştirmek,
yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmek,
yapılacak işlerin başında gelmelidir. Zayıf bulduğumuz
alanlarımızı güçlendirmek için yoğun çaba gösterelim.
Böylesi aktif hareketler, zihnimizin, ruhumuzun,
karakterimizin gelişmesi için bir gereksinim/ön koşuldur.
Bizler bazen en basit bir olayda sevinir, kimi zaman da
üzülürüz. Bu durum, süreklilik kazanıyorsa, yani yaşam
biçimimizi etkileyecek hale dönüşüyorsa tehlike çanları
iyiden iyiye çalıyordur. Bu bağlamda yapılacak yegane
şey, kendimizi sorgulamak ve bir an önce bu kısır
döngüden çıkmaktır. Unutulmaması gereken bir önemli
ayrıntı da şu; Çalışmak ile üretim yapmak.
İkiside birbirinden ayrı kavramlardır. Çalışabilmek her
şeyin üstündedir, toplum ve birey olarak da çalışma
biçimine odaklanmalıyız.
Ancak, üretebilmek
farklıdır. Hemen herkesin üstesinden geleceği bir şey
değildir. Çalışmak ve üretmek… Bunu başardığımız
zaman verimli oluyoruz demektir. Zira bu iki kavram
tümüyle birbirinden kopuk, birbiriyle “uyumsuz
öğelerden yapılmış” sentetik bir alaşım değildir.
Günümüzde kendimizi savunabilmek ve hayatta kalabilmek
için bence hikaye örneğinde olduğu gibi baltalarımızın
bilenmiş olmasına dikkât etmek ve Kant’ın ifade
ettiği gibi çalışmayı ‘amaçsız bir amaç’ şeklinde
tanımlamanın dışına çıkartmak gerekiyor.
İşte o zaman üretim başlıyordur.
Başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, kendimize
de zaman ayırmayı unutmamalıyız.
Değerli okurlar bu arada bütün İslam aleminin hac
bayramını kutlar, hayırlara vesile olması dilerim. |